29 kasım 2017 reza zarrab'ın tanık ifadesi

yeni nesil
Tamamı aşağıdadır:

Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada suçunu kabul eden ve savcılıkla iş birliğine giden Reza Zarrab jüri karşısına çıktı. Zarrab, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a 45-50 milyon euro ve 7 milyon dolar rüşvet verdiğini söyledi. Savcı'nın "Halkbank'tan ne kadar para çektin?" sorusuna "Birkaç milyar" cevabını veren Zarrab, hangi para birimi olduğuna ilişkin soruyu ise, "Euro" şeklinde yanıtladı. Zarrab'ın Ebru Gündeş hakkında söyledikleri dikkat çekti.
30 Kasım 2017 07:39

PaylaşTweetlePaylaşPaylaşGönder
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'nin İran yaptırımlarının ihlal edilmesiyle suçlandığı davada tanık olmayı kabul eden işadamı Reza Zarrab'ın New York'taki duruşmada olay yaratacak iddialarda bulundu.

Amerikan gizli servisi FBI'ın tercümanı Bülent Bulut'un dinlenmesinin ardından yargıç Richard Berman 2 dakika ara verdi. Bu sırada jüri yan odaya alındı. Reza Zarrab ayakları kelepçeli ve hapishane giysisiyle bu sırada içeri alınıp

tanık koltuğuna oturtuldu. Hakkındaki suçlamaları kabul edip savcılıkla işbirliği yapmayı kabul eden Reza Zarrab önce savcılar, sonra da eski Halkbank yöneticisi Hakan Atilla'nın avukatları tarafından sorgulandı.

New York'taki duruşmayı takip eden Law360 muhabiri Pete Brush'un duruşma salonundan aktardıklarına göre, Zarrab'ın ifadeleri şöyle:

Savcılığa karşı üç yükümlülüğüm var, gerçekleri söylemek, ABD hükümetiyle işbirliği yapmak ve bundan sonra asla suç işlememek.

Mart 2016'da tutuklandığımda FBI'ya doğruları söylemedim. Neyle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. Uzun bir yolculuktan sonra şoka girmiştim. Doğru yanıtları veremedim. Çok korkmuştum.

ABD hükümeti bana hiçbir af sözü vermedi. Cezama hakim karar verecek. Savcılıkla işbirliği, sorumluluğumu kabul edip hapisten çıkmanın en hızlı yoluydu.

Otelde falan kalmıyorum. Kesinlikle hareket özgürlüğüm yok. FBI gözetimindeyim.
Türkiye'ye iade edilmem için avukatlar tuttum. Olmayınca suçumu itiraf etmeye karar verdim. İranlılar petrol ve doğalgaz satışından elde ettikleri paraları kullanamıyordu yaptırımlar yüzünden. Uluslararası ödemelerini yapamıyorlardı. Mehmet Hakan Atilla Halkbank'ta yaptırımlar konusundaki en bilgili adamdı.
Aktif Bank bana İran'la iş yapacak müşterilerin hesap açmak için özel bir izin almam gerektiğini söyledi. (Eski AB Bakanı) Egemen Bağış Aktif Bank'ta hesap açmam için bana yardım etti. 2010 ve 2011 yıllarında İran Merkez Bankası Başkanı Mahmud Bahmani ile görüşmeler yaptım. İran Merkez Bankası'nafinansal hizmet konusunda anlaşmaya vardık. Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım. Hesap 5-10 milyon Euro ile başladı (günlük işlem hacmi).

İran Merkez Bankası ile yaptığımız anlaşmanın bozulmasından sonra aralarında Hüseyin Necefizade'nin de bulunduğu Bank Mellat yetkilileriyle görüşüp Amerikan yaptırımlarını delmeye başladık. (Aktifbank gelirinin önemli bir kısmını karşılıyor muydu? sorusuna) Kesinlikle evet. Halkbank ile ilişkim 2012 yılında başladı fakat bağlantılarım daha eskiye dayanıyordu.

Eşim (Ebru Gündeş) Türkiye'de ünlü bir sanatçı olduğu için hep göz önünde olan bir kişiydim. Bu yüzden (Halkbank eski Genel Müdürü) Süleyman Aslan ile çalışmak için fazla görünürde olan biriydim. Aslan bu nedenle benimle çalışmak istemedi. ('Aslan sizi geri çevirdikten sonra neden Zafer Çağlayan ile iletişime geçtiniz?' sorusuna cevaben) İletişime geçtim çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin Ekonomi Bakanıydı.​ Çağlayan'a 45 ila 50 milyon euro arasında bir rüşvet ödedim.​ Öteki para cinsleri bu meblağın dışında. Çağlayan, İran ile yapılan işlerden yüzde 50 kar payı istedi. Zarrab ayrıca, Çağlayan'a 45-50 milyon euroya ek olarak 7 milyon dolar ve 2.465 milyon Türk Lirası olarak da rüşvet verdiği ifadesinde bulundu.
Zarrab duruşmaya verilen aranın ardından tanık olarak mahkeme salonuna geri döndü. Duruşmanın ilk kısmında Zarrab'ın ayaklarında yer alan zincirlerin çıkarıldığı aktarıldı. Duruşmanın ikinci oturumunda Zarrab'ın ifadesinden satırbaşları, duruşmayı izleyen gazeteci Adam Klasfeld'in aktarımına göre şöyle:

Çağlayan ödemeleri nakit olarak, kıymetli eşyalarla ve havale yoluyla aldı.
Savcı kanıt olarak Çağlayan'ın kardeşine yapıldığı ileri sürülen 2.4 milyon liralık bir ödemenin banka dekontunu İran ticareti dosyasına eklemek istedi, savunma avukatları itiraz etti. Hakim Berman dekontun kanıt dosyasına eklenmesine izin verdi.
Zarrab, tanık sandalyesinden kalkarak altın ticaretinin nasıl işlediğini çizerek anlatması için mahkeme salonuna getirilen tahtanın başına geçti. Savcının Zarrab tarafından çizilen şemayı kanıt olarak dosyaya sunduğu, bu nedenle söz konusu şemanın ileriki süreçte kamuoyuyla paylaşılabileceği belirtildi.

​ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Twitter adresinden duruşma ile ilgili ilginç bir yorumda bulundu. Klasfeld, şu ifadeleri kullandı: "Zarrab, jüri için şema çizerken rahatlamış ve otoriter gözüküyor. Eğer ABD'nin federal mahkemesinde, mahkum kıyafeti giyiyor olmasaydı, bir şirketin toplantısını yönetiyor gibi görülebilirdi.
Zarrab'ın oldukça kompleks bir şekilde çizdiği şema dava dosyasına kanıt olarak eklendi. Zarrab, altın ticaretini şema üzerinden şöyle anlattı: "Ticaret önce İran'ın Türkiye'ye ham petrol ve gaz satmasıyla başlıyor. İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) petrolün satışını Tüpraş'a, gazınkini Botaş'a yapardı. Onlar da NIOC'ye para borçlu olurdu. İran, dış borçlarını Türkiye ve Dubai üzerinden en az 10 işlemle ödüyordu."

Şemayla yaptığı anlatımın ardından Zarrab, tekrar tanık sandalyesine geçti.

Duruşmaya verilen 5 dakikalık aranın ardından, Süleyman Aslan'ın sekreteriyle olan telefon görüşmesine ilişkin ses kaydı mahkemeye delil olarak sunuldu. Süleyman Aslan'a ait olduğu belirtilen telefon görüşmesi dökümünde, Aslan'ın Zarrab'a İran petrol şirketinden aracı firmaya gönderilmesi gereken 70 milyon Dolar'ın yanlışlıkla doğrudan Zarrab'ın hesabına yatırıldığını söylediği aktarıldı.

Telefon konuşması dökümünde Aslan'ın, bu transferin Hakan Atilla'nın onayıyla yapıldığını belirttiği ileri sürülüyor.
Zarrab, İran Ulusal Petrol Şirketi'ne gitmesi gereken bir paranın kendi hesabına gelmesinden ötürü Halkbank yetkililerine sinirlendiğini ifade etti. Ayrıca Halkbank'ın eski genel müdürü Aslan'ın ve Halkbank'ın yaptırımların ne olduğunu ve hangi işlemlerin yaptırımları deleceğini bildiğini belirtti.
Zarrab ifadesine şöyle devam etti:

Süleyman Aslan ve Atilla, altının son durağı olarak nereyi yazmam gerektiğini söyledi. Halkbank, gümrük beyannamesine altınların İran ile yapıldığını yazmamı istedi. (Savcının 'İran'a altın gönderdin mi?' sorusuna cevaben,) Hayır göndermedim. Altınlar İran destinasyonluydu ancak İran yerine Dubai'ye gönderildi. Bu bize bağlı değildi, bizim tercihimiz değildi. Halkbank'ın kendi kuralları nedeniyle bunu yapmak zorundaydık.
Savcı'nın "Halkbank'tan ne kadar para çektin?" sorusuna "Birkaç milyar" cevabını veren Zarrab, hangi para birimi olduğuna ilişkin soruyu ise, "Euro" şeklinde yanıtladı. ​"Birkaç milyar altın alımı için miydi" sorusuna ise Zarrab, "Birkaç milyar Euro, İranlılardan aldığımız ve altın ticareti olarak gizlediğimiz uluslararası ödeme talimatlarını gerçekleştirmek için kullanıldı. Bunu Süleyman Aslan ve diğerleriyle de görüşmüştük" şeklinde yanıt verdi.

Duruşma TSİ 00:30'da sona erdi. Zarrab, bugünkü duruşmada TSİ 17:15'te tanık olarak ifade vermeye devam edecek.
Öte yandan, duruşmanın sona ermesinin ardından Savcı Sid Kamaraju, tanık Zarrab'ın hapishane üniformaları yerine sivil kıyafetle duruşmaya katılmayı isteyip istemediğinin sorulacağını kaydederken, Yargıç Berman'ın ise Zarrab'a sivil kıyafetle katılabilmesine olanak tanıyan bir talimat yazabileceği yönünde öneride bulunduğu ifade edildi.

Duruşmayı yarına erteleyen yargıç Berman, "Zarrab için bir gömlek ve bir kıravat getirilmesi için gerekli talimatı vermeye hazırım. Cezaevinde kalmak zaten zor, bunu daha da zorlaştırmanın gereği yok" ifadelerini kullandı. Buna göre, Zarrab'ın yarınki duruşmaya sivil kıyafetle katılabileceği belirtiliyor.
singur
Uçuk paralar, oyunlar, şemalar falan bu paraları rahat rahat yerler mi o belli değil asıl mesele bu işten çıkan pisliği temizlemek yine halkın sırtına mı kalacak ben onu merak ediyorum. Bu iş için adı geçen insanların gözü parayı görmeyecek, o paralar nerden çıkacak o merak konusu.