aşk

keskin nisanci
insanoğlunun dünya sahnesine çıktığı günden beri gizemini hep korumuş, ne olduğunu çözebilmek için binlerce kitap yazılmış, filmler çekilmiş, sayamayacak kadar şiir yazılmış ama gizeminin bir türlü çözülemediği bir olgudur aşk.

hayata dair her şeyi içinde barındıran aynı gün içinde insani duyguların hepsini aşığa yaptıran belki biraz mazoşist, belki bir sadist bir olgunun neden bu kadar cazip olduğu hep tartışıldı. bazen aşık olunan kişiyi kendimizden çok sevecek kadar etkili, bazen sevgili için hayatından vazgeçecek aşıklar yaratacak kadar güçlü.

ama eski aşklar, aşıklar geride kaldı sözleri dolaşmakta dudaklarda. eski aşkların daha gerçekçi ve daha samimi olduğu söylenmekte. neyi yanlış yapıyoruz da bizim aşklarımız değerlerini yitirdi. belki biz de sevdiğimizi kendimizi unutacak kadar çok sevebiliriz.

ama söylediklerinde haklılıklar yok değil. sisteme, zamana, paraya yenik düşen aşklar gördük. birbirimizi deli gibi seviyoruz deyip gün ışığını görmeden biten aşklar gördük ve artık aşka inancımızı kaybetmek üzereyiz. çünkü aşklar yalanlar üzerine kurulmakta. değil sevdiğimiz için çöller aşmak, dağları delmek, karşılık görmeyeceğizi anladığımız anda sevdiğimiz için bir bardak su vermek bile çok geldi bize.

aşk eski bir yalan, bize anlatılan. anlatılan aşklar ve aşıklar gerçek değil. eğer onlar gerçekse bizim yaşadığımız aşk değil. sadece eski günlerin aslına benzemeyen çok kötü bir kopyası.
bu başlıktaki tüm entryleri gör