ayasofya kilisesi

turuncu gemi
6. yüzyılda bizans imparatorluğunun kasası parayla taşmaktadır. dönemin imparatorunun kafasında bu parayla kostantinopolis'i yenilemek fikri vardır. lakin şehir zaten yenidir.
tam bu sırada dönemin imparatoruna başarısız bir 15 temmuz darbesi yetişir. vandallar şehri yakarlar. imparator bu isyanı bastırır, muhalifleri temizler. şehri de yep yeni bir hale getirerek adını tarihe yazdırır. anlayacağınız dönemin imparatoru için bu ayaklanma dört dörtlük bir allahın lutfu olur.
aslında neron döneminde roma'nın yanması da aynı hikayedir. şehri neron'un bizzat kendisinin yaktırdığı daha sonra ortaya çıkmıştır.
ayasofya klisesi o dönem yapılmış bir ibadethanedir.

gerçekler her zaman devrimcidir. ayasofya klisesi tartışmasında ise gerçekler gün gibi açıktır. bu yapı hristiyan kardeşlerimizin ibadethanesidir. kimsenin malına çökmek onuru olan kimseye yakışmaz, hele ki müslüman dostlarımıza hiç yakışmaz.
bu yapıyla ilgili gerginlikleri azaltacak en doğru çözümü cumhuriyet hükümeti bulmuştur.
bu çağda, müslümanların yeteri kadar ibadethanesi varken, popülist hezeyanlarla eski yaraları kaşımanın manâsı yoktur.
miyesmikcih
meşhur incil masallarına konu olan aya sophia (ayasofya) aslında bitişik yazılmaz ya neyse. karada kalan ayasofya ise şekilden şekile dokularak bu tarihi kilisenin 2 metrekarelik alanı hrıstiyanlara kilise diye bırakılmış, diğer büyük bölümü camiye çevrilmiştir.
bir şeylerin intikamı alınıyor mesajı verilir gibi. yoksa çandarlı parkındaki dev cami cuma günleri bile dolmuyor.
vermek istediklleri mesaj " iznik'te bizans eserlerine tahammülümüz yok." yahu islamda figürlerin, fresklerin olduğu yapıda ibadet haram değil midir?
istanbul'daki ayasofya'yı turuncu zaten güzelce anlatmış.
frante
oldu olacak istanbul'u komple verelim? valla "buyaşı kilişediy" diye zırlayanlar başta esir verilecekse ben ona varım.

olaya bak. hristiyanların defalarca yağmaladığı, yaktığı, talan ettiği ayasofya; başta mimar sinan olmak üzere osmanlı dönemi ve müslümanlar tarafından adam edildi. eski ev sahiplerinin içine sıçtığı yer; tarihi dokusu korunarak istanbul'un sembollerinden biri oldu.

iyi ki bu "kiliseciler" kurtuluş savaşı döneminde çoğunluk değilmiş. komple topukları götlerine vura vura teslim ederlerdi istanbul'u. "buyrun sizin hakkınız ehe" bile diyemeden kaçarlardı.