feda

ihtiras limani
bir amaç uğruna vazgeçilen şey, maddi veya manevi.

Toplumun çıkar ortaklığı sonucu ortaya çıkan bir bütün olduğunu düşünürsek vazgeçilemez ve yegane çıkar insanın canı oluyor aslında. En başta bir araya gelme sebebi bu çünkü. İyi olanın insanın sadece kendisi için iyi olan değil, yani kısa vadede iyi olan değil tüm toplum etkileşimi içinde doğruyu gerçekleştirmek sonucu ortaya çıkan şey olduğu düşüncesi, bireycilikten çok toplumcu bir bakışı getiriyor ama onun da ucu ülkeyi koruması için evlenmesi, mal mülk edinmesi, ikinci bir zanaatle uğraşması yasak asker sınıfının yetiştirildiği bir devlet anlayışına kadar gidiyor. Bir nevi bir hücreye benzeyen insanın kendi yaşamını sürdürmek için var ettiği vücutta farklı bir hücre olarak özelleşip yeri geldiğinde çok kısa ömürlü olması gibi. Akyuvarlar, alyuvarlar, sinir hücreleri.. veya deri hücresi olmak gibi.

Alman ordusu bir bataklığa denk gelir ve ordunun bataklığı geçebilmesi için alman tankçılar tanklarını bataklığa sürer, kendini feda eder. Alman ordusu ise onların üzerinden bataklığı geçer. Devlet veya millet içi kişinin kendini feda edebilmesi fikrinin uç noktalarından biri bunlar, intihar bombacıları, feda eylemleri.. veya bunun başka bir versiyonu olarak mesele vatansa gerisi teferruattır fikrinden yola çıkılarak devlet veya Millet için feda edilen milyonlar, binler, yüzler.. askerler, siviller, çocuklar…

Temel meselem, insan yaşamını sürdürülebilir kılmak için bir araya gelen ve sonradan kendilerine kutsallar atfeden toplumların hiçbir ortak çıkarının tek bir insanın hayat hakkının üstüne geçemeyeceği.
Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir diyen bir dine mensup insanların, kardeş katlini, kendini feda etmeleri haklı ve güzel bulmaları garipliği de öylece duruyor. Diğer yandan, üzerindeki bombaları patlatıp birçok kişiyi öldüren intihar bombacısını kınarız da sen kaç ben onları oyalarım kahramanını överken ikisinin de yaptığı şeyin en nihayetinde arkadaşlarını kurtarmak ve düşmana daha fazla zarar vermek olduğunu atlarız.
Said nursi “ bir fert umumun selameti için dahi feda edilmez. Toplumun selameti için ferdin hakkı ve hayatı feda edilemez. Hem bir masumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilemez” diyor.

Onun kitaplarını basma yetkisini diyanete vererek ne kadar sahip çıktığını gösterip risale-i nur cemaatini sahiplenen iktidar ise hayrettin karaman dan aldığı “ devletin zararı için içinde masumlar da olsa cemaatlerin ve grupların zararı göze alınır” fetvasıyla açıkça hak yiyebiliyor. Tıpkı hakkını yedikleri cemaatin bir zamanlar, biz nasıl olsa buralara devletin milletin iyiliği için geliyoruz diye başka insanların geleceğini, onurunu, hakkını gasp etmesi, çalması gibi.