house md

turuncu gemi
ergenliğimden iyi bir sinema izleyicisiyimdir. normal insanlar bir filmi izledikten sonra yatar uyurlar yahut işlerine güçlerine bakarlar. benim ise en büyük hobilerimden biri o film hakkında yayınlanmış ne kadar külliyat varsa okumaktır. daha sonrasında kendimi filmin oyuncularının ve yönetmenin yedi sülalesini tanımış halde bulurum.

iyi bir sinema izleyicisi olarak dizi izleyenlere hep tepeden bakmıştım. taa ki house md'yi izleyene kadar.
hayata ve insana dair çok sağlam cümleleri olan bir dizidir. bunu kaba bir biçimde yapmaz. dramanın içinde güzel bir sanat yoğunluğuyla yedirir.
house başkan allahsızdır. din ve hakikat arasında çelişkiyi çok iyi çözmüştür. ama bunu sıradan insana anlatacak mecali yoktur. hayat felsefesinin ana temeli ''gerçek kutsal olmayanda saklıdır'' olmuştur.
yıllar evvel yaşar nuri öztürk'ün ''en büyük günah riyadır'' başlıklı bir makalesini okumuştum. hoca güzel anlatıyordu. kafasında bir duvarı aşamadan öldü gitti yazık. o da din duvarıydı.

hakikatin kutsal olmayanda saklı olduğu gerçeği hepimizi bütün yaşam riyakarlıklarından kurtacak tek felsefedir. bunu salt teolojik manada söylememekteyim. aşk ve insan ilişkilerimizi de pembe diziler saçmalığı gibi yaşamamızdan kurtaracak bir sırdır bu anlayış.

yayınlanan sekiz sezonu 3 defa baştan izledim bu dizinin. şimdi her hangi bir rektör'ün kapısına varıp bunu söylesem bana da bir tıp fakültesi diploması vereceğinden eminim. vermese de az israr ederim öyle verir.
depresyonuma da iyi gelmişti bu dizi.

amaaannn, sen yoksan house md dizisinin izlenecek sekiz sezonu var.
turuncu gemi
house başkan bir bölümde "babaların yüzde otuzu kendisinin olmayan çocukları büyütüyor" der. bence herkes bu önerme üzerinden astsoy üstsoy, göçmenlik möçmenlik mevzuularını fazla kafasına takmasın.