internet ve avm öncesi gençlik

rene
internet öncesi dönemde bilgisayarlar ve bilgisayar oyunlar yine vardı. Her evde olmasa da vardı, o zamanlar çocuğun kendisini geliştirmesi için eve bilgisayar almak gibi bir şey yeni moda olmuştu. Bizde o şanslılardandık. sokakta oyun oynanılan daha küçük olduğumuz yıllardan sonra, bilgisayarlar eve girdi ve kardeşlerle sırayla bilgisayarı paylaşıp oyun oynama dönemi başladı. iki kişilik oyunları beraber oynamalar, simülatörler, mortal kombat'lar. Jetonlu makinalarda bu oyunları oynamış benim gibi çocuklar için evdeki bilgisayarda bu oyunları görmenin verdiği mutluluğu bir hayal edin. E ondan önceki yıllarda televizyonlara bağlanan atariler vardı kasetli. Kaset takası dönemleri.

O yılların güzel tarafı şu ki sokaktan ve birlikte yapılan aktivitelerden kopuk değildiniz, oyunlar ve internet hayatınıza renk katıyordu ama sizi robotlaştırmıyordu. Milenyum çocukları ile daha eski dönemin gençlerini ayıran en önemli fark bu aslında. Her an bir sosyalleşme alanıydı o zamanlar, evden okula gitmek, okul çevresi insanları, satıcılar, mahalledeki çocuklar, farklı farklı sosyal alanların arasında gidip geliyordunuz. günümüz çocukları evden servisle alınıyor, Kantinci ve okul kazansın çocuklar dışarı çıkmasın diye ve güvenlik açısından tellerle çevrili, yarı kapalı cezaevi modunda okullarda okuyorlar. Okul alanından çıkar çıkmaz yine servis alıyor ve eve getirip bırakıyor. Fanusta büyüyorlar yani bir nevi. İnternetin sunduğu olanaklar ve git gide kompakt bir hal alması sayesinde sosyalleşme ihtiyaçlarını çaba harcamadan göt cebindeki telefonla halledebilecek durumdalar. Bu da insanları yalnızlaştırıyor, daha narsist kendi içinde yaşayan bireyler yapıyor. Aslında bu toplumların kaderi. Gelecekte git gide daha bireyselleşmiş toplumlar haline geleceğiz. Önemli olan bu dönüşümde bir şeyleri yitirmemeyi başarmak.