#ekonomi

kriz yok kimse iş beğenmiyor

esdemirei
halk tv'nin haberine göre AKP Konya İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Halil Etyemez'in artan işsizlikle ilgili kullandığı bir ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Bu ülkede 17 yıldır iktidarda bulunan partiyiz. Bugüne kadar ekonomik kriz yaşamamış bir ülkeyiz. Sadece kısa bir dönem ekonomik daralma yaşadık. Bu da dışarıdan bize yapılan müdahalelerle ilgiliydi. Bu ekonomik daralmadan bir an önce toparlanmaya geçişimizin sebebi güçlü başkanlık sistemidir. Suriye krizi yaşanmadan önce Konya'da iş adamlarımızla yaptığımız toplantılarda kimsenin iş beğenmediğini belirtip, eleman bulmakta zorluk çektiklerini anlatmışlardı. Buna da şahidiz.”

futbolculara ağır vergi geliyor

esdemirei
fatih altaylı'nın 23 ekim 2019 tarihli yazısına konu olan vergi kanunu'ndaki değişikliklerle ilgili kullandığı ifade. İfadelerin tam hâli şu şekildedir:

“Şaka bir yana yeni tasarıdaki en önemli değişiklik, yıllardan beri tartışılan 'Futbolcu vergileri' ile ilgili. Bu tasarı yasalaşırsa, Türkiye futbolcular için 'vergi cenneti' olmaktan çıkacak ve Türkiye 1. Liginde ya da Süper Liginde oynayan futbolcular Avrupalı meslektaşları ile hemen hemen aynı oranda vergilendirilecekler. Siz bakmayın, tasarıyı üstünkörü okuyup 'Futbolcu vergileri en yüksek yüzde 20 oranında olacak' diye yazarak artışın sadece yüzde 5 oranında olacağını iddia edenlere. Yeni tasarıya göre 'En üst ligdekiler için yüzde 20, en üst altı ligdekiler için yüzde 10' vergi öngörüldüğü doğru ama hepsi bu değil. Çünkü Vergi Kanunu'nun bu maddesine koyulan bir ek ile 'Bu madde kapsamındaki gelirler toplamının, 103. maddede yazılan tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı aşması halinde bu gelirler yıllık beyanname ile beyan edilir'. 103. maddenin 4. diliminde yer alan tutar için ise şöyle yazıyor: '750 bin TL'nin 500 bin TL'si için 163 bin 460 TL fazlası için yüzde 39'. Gelir 1 milyon TL ise '1 milyon TL'nin 750 bin TL'si için 260 bin 960 TL fazlası için yüzde 430'. Gelir 1 milyon TL'yi aşıyor ise '1 milyon TL'si için 368 bin 460 TL fazlası için yüzde 45”. Yani yılda 2 milyon avro ücret alan bir futbolcu bugünkü kurdan 12 milyon 980 bin TL olan yıllık geliri için 5 milyon 759 bin 460 TL vergi ödeyecek. Oysa aynı futbolcu bugün aynı miktarda geliri için 1 milyon 947 bin TL vergi ödüyor.”

çalışan kadın işsiz erkekle yuva kurmaz

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
Bir Twitter kullanıcısının attığı tweet'te geçen, başlığa da anca bu şekilde ifade edebildiğim, alternatif başlık önerileri açan bir ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “1 milyon kadına iş verirseniz sadece 1 milyon insana aş vermiş olursunuz. Çalışan kadın işsiz erkekle yuva kurmaz. Bir milyon erkeğe iş verirseniz dört milyon insana aş vermiş olursunuz. İşi olan erkek, işsiz hanımla evlenir, 2 çocuk babası olur, ekmeğini böler paylaşır.”

sabahattin ali

esdemirei
Türkiye'de en zenginin yüzde 20 toplam gelirden yüzde 47,4 pay almasına karşın en yoksulun yüzde 20'den sadece yüzde 6,7 pay alması durumuna Vergi Uzmanı Ozan Bingöl'ün sözünü alıntıladığı Türk Edebiyatı yazarı. Alıntı yaptığı söz ise şu şekildedir: “Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.”

12 temmuz 2019 ferit barış parlak'ın köşe yazısı

esdemirei
Dünya Gazetesi yazarı Ferit Barış Parlak'ın 12 Temmuz 2019 tarihinde yayınladığı “Belediye Başkan Adayını İlanla Arayabilmek” başlıklı köşe yazısını özetleyen başlıktır. Yazının tam hâli şu şekildedir: İtalya'nın Parma şehrinde üretilen Parmesan'ın ihracatı 1,5 milyar euroyu aşmış. Fransa'nın Roquefort kasabasında üretilen Rokfor'un ihracatı 2 milyar eoruya yaklaşmış. İsviçre'nin Gravyer ve Emmental'in ihracatları 2 milyar euroyu aşmış. Her üçü de yöresel ürün. Bizim otlu peynir, küflü peynir, örgü peyniri, ezine peyniri, Adıyaman'ın sert küp peyniri, Kars Gravyer Peyniri'i, Erzincan ve İzmir tulum peyniri; Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay'ın yöresel peynirleri gibi yaklaşık 110 çeşit peynirimizden elde ettiğimiz ihracat geliri mi? Parmesan ve Rokfor'dan elde edilen gelirin yüzde 2'si değil. (1) Geçtiğimiz hafta Almanya'nın Düsseldorf kentinde Henkel'in fabrikasını ziyaret ettik. Giderken bindiğimiz taksinin şoförü Türk olunca, Almanya ekonomisinin durumunu da sordu. Şöyle cevapladı: 'Bu bölge, ekonomisi güçlü bir bölge. Geçtiğimiz yıl belediye başkanlığı seçimleri vardı. Ve aday çıkmadı. Çıkmayınca ilanlarla 'belediye başkan adayı' arandı. İnsanlar, çalıştığında; sistem gereği, bir taksi şoförü dahi bir belediye başkanından çok daha fazla kazanabildiği için, bu olay birçok bölgede yaşandı.' Henkel'de gördüklerimizde bize sistemin ne olduğunu anlattı. Öncelikle, engelleri olmayan, hedefe odaklanmış insanlar gördük. Ar-Ge ile geliştirilen yeni yapıştırıcıların gücünü test ettik. Akıllı telefonların yüzde 70'inde ve her araçta 17 kg Henkel yapıştırıcısı kullanıldığını, yeni geliştirilen ürünlerle bu ağırlıkların düşeceğini öğrendik. Her yıl yeni doğan 15 milyon bebeğin bu yapıştırıcılarla imal edilmiş bezi kullandığını ve 2018 toplam satışlarının 9,4 milyar euroya ulaştığı bilgilerini aldık. Dünya pazarına hâkim olmalarına rağmen, müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek adına Ar-Ge bölümünü her geçen gün çok daha güçlendirdiklerine, son 10 yılın sunumuyla yerinde şahit olduk. (2) Kısacası siyaseti gündemden uzaklaştıranlar; üretmeye, geliştirmeye, eğitime, büyümeye, kalkınmaya, refaha daha yakınlaşıyor. Sistemin getirisi olan bu avantajlarla işine odaklanabiliyor ve peynirinden yapıştırıcısına kadar tüm ürünlerini kaliteli üretip/pazarlayıp dünya pazarlarına hâkim olabiliyor. (3)”

7 Temmuz 2019 Deniz Zeyrek'in 51 Günlük Kayyum Bilançosu Köşe Yazısı

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
Sözcü Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek'in 7 Temmuz 2019 tarihli “51 Günlük Kayyum Bilançosu: 3 Milyar 300 Milyon Yeni Borç, 1 Milyar 700 Milyon Harcama ve 2 Bin 500 Yeni İstihdam” başlıklı yazısıdır. Yazının tam hâli şu şekildedir: “31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra, mazbatanın seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilmesini tam 17 gün beklemiştik. Ekrem İmamoğlu, göreve gelir gelmez, 1 Ocak 2019 gününden itibaren yapılan işlemleri tespit etmek için belediye verilerini yedekleme talimatı vermişti. Kıyameti kopardılar. Sanki MİT'in verilerini kopyalıyormuş gibi hava yarattılar ve meseleyi bir ulusal güvenlik meselesine dönüştürdüler. Nihayetinde YSK son derece hukuksuz bir kararla mazbatayı iptal edip seçimlerin yenilenmesine karar verdi. O gün tarih 6 Mayıs 2019'u gösteriyordu. Ekrem İmamoğlu'nun görevdeki 18'inci günüydü. Ekrem İmamoğlu mazbatayı iade etti. Ankara'dan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya kayyum olarak İBB Başkanlığı'nı da yürütmekle görevlendirildi. 23 Haziran 2019 günü yapılan İstanbul seçiminde belediye geri alınacakmış gibi hareket etmeye başladılar. Genel Sekreter Hayri Baraçlı o öz güvenle Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı canlı yayına mesajlar gönderip açıktan kafa tuttu. İBB çalışanları itfaiyeci, imam, İŞPARK görevlisi kıyafetleriyle, parti militanı gibi belediyenin önünde Ekrem İmamoğlu aleyhine gösteri yaptılar. 23 Haziran 2019'da ne olduğunu yazmama gerek yok. 14 binden az olan fark 806 binin üzerine çıktı. İstanbul halkı bu karşılıksız öz güvene dersini verdi. Ekrem İmamoğlu, 6 Mayıs 2019 ile 23 Haziran 2019 arasında belediyedeki israfa dikkat çekip, makam aracı saltanatını anlatmıştı. Doğrusu Ekrem İmamoğlu'nun sözünü tutup o araçları Yenikapı Miting Alanı'nda sergilemesini bütün İstanbullular bekliyor. Peki, aradan geçen 51 günlük kayyum döneminde neler oldu? Halkın iradesi ile seçilmiş belediye başkanını beklemek yerine neler yaptılar? Biraz araştırınca gördüm ki boş durmamışlar. Örneğin 31 Mart 2019'da 82 bin olan İBB personel sayısı 23 Haziran 2019'dan önce 84 bin 500'e çıkmış. Yani apar topar 2 bin 500 kişi istihdam edilmiş. Belediyenin borçları toplamı 31 Mart 2019'da 26,7 milyar TL idi. 23 Haziran 2019 itibarıyla bu miktar 30 milyar TL'ye çıkmış. Yani arada 3 milyar 300 milyon lira daha borçlanılmış. Belediyenin gelir gider tablosuna bakıldığında anlaşılıyor ki, harcamalarda da frene basılmamış. 16 Haziran 2019'da belediye kasasından 1 kalemde 1,7 milyar TL çıkmış. Sadece yeni istihdam, borçlanma ve harcama miktarları bile İBB'nin kaynaklarından son ana dek yararlanıldığını gösteriyor. İnşallah, o paralar yandaşların çıkarı için değil, İstanbul halkına hizmet için harcanmıştır. Bu arada Ekrem İmamoğlu iyi ki o verileri yedeklemiş. Yoksa bu değişimleri bu kadar kısa sürede anlamak imkansız olurdu. Hükûmete yakın medyada, muhalefet partilerinden belediye başkanlarının göreve gelir gelmez yaptığı işten çıkarmalar ön plana çıkarılıyor. İlgili haberleri okuyunca, izleyince insan o başkanları ister istemez işçi düşmanı gibi görüyor. Ancak, yapılan işten çıkarılanların ortak özelliğine bakınca, çoğunun seçimlerin hemen öncesinde oy devşirme amaçlı, partizanca yapılmış işe alımlar olduğunu görüyorsunuz. Şahsen hiçbir işten çıkarmayı tasvip etmiyorum. Eğer mümkünse, oy devşirmek için, hatta partizanca yapılmış olsa dahi, alınanlar bankamatik çalışan değilse, ihtiyaç varsa, işe uygunlarsa o elemanları tutmaya çalışmaları son derece insani olur. İşsizliğin pençesinde hayata tutunmaya çalışan insanların oyunun rengine bakılmamalı.”

milletvekili ne kadar alıyor seni ne ilgilendirir

esdemirei

13 Haziran 2019 Habertürk Bülent Arınç Canlı yayını olayında Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Bülent Arınç'ın kullandığı ifade. İfadenin tam hâli şu şekildedir: “Şimdi sosyal medyaya bakıyorum. 'Kaç para aylık alacaklar?' (Evet, çok tartışılıyor) Allah, Allah. Birisi diyor ki '13 bin küsür alacak' ama öbürleri '19 bin küsür alacak' diyor. Şimdi yorumlara bakıyorum. 'Vah, vah, vah, vah. Bülent Arınç'ı gene zulmetmişler. Niye az alıyor? Öbürleri niye çok alıyor?' (Ne kadar alacaksınız Bülent Bey? Belli oldu mu?) O ayrı bir şey. Bu kimseyi ilgilendirmez ki. Ama size yazılanları söylüyorum. Bir başka gün '54 bin lira alacakmış.' Hayda. Onun üstüne gene bir sürü yorumlar. Ahlak dışı, edep dışı, sadece hakaret edinmeyi amaçlayan bir takım şeyler. Geçen birisi söylediği şeyle asabımı bozdu. 'Yanlış söylüyorlar. 554 bin lira alacaklar.' Ama 'Sakın yazma. Onun üzerine de bir sürü yorum yapacaklar.' Böyle saçma şey olur mu? Yani bir ücret alacaksak biz onu hiçbir zaman konuşmadık ki. Konuşmaya değer mi? Cumhurbaşkanımız bunları konuşurken biz 'Efendim. Biz meclis başkanlığı yaptık. Meclis başkanlığı bize araç tahsis etti. Bana dört koruma verdi. Bu korumalarla birlikte ben günümü geçiriyorum. Ayrıca protokolde belli bir yerimiz var. Yine meclis başkanlığı dönemimden kalan arkadaşlarımızın bir kısmına meclis başkanlığı ana binasında yer verdiler. Bizim sizden hiçbir talebimiz yok' dedik. Yani emekli maaşımızı alıyoruz. Ofimizde oturuyoruz. Meclis başkanlığında bir yerim, benim ayrıca kendi ofisim var. Ara buluculuk yapıyorum. Benim de ekmek param oradan geliyor. Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz. 'Buna bakalım. Bize yakın bir yerde çalışma imkânı olur ya da bulunduğunuz yerde katkı sağlarsınız' dedi. Şimdi benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki nitekim bir takım edepsizler bunun üzerine yorum yapsın. (Sosyal medyadaki tartışmalardan bağımsız olarak kamuoyunun bilgi edinme hakkı açısından soruyorum. Çünkü bizim vergilerimizle alınıyor diye...) Amenna ama Bilgi Edinme Kanunu var. Bu kanun benim dönemimde çıktı. Ama bu kanunda özlük haklarıyla ilgili konularda hiç kimse sorunun karşılığını vermez. Meclis başkanlığı bütçesinin nasıl uygulandığını sorana cevap verebilirsiniz. Ama milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar alıyor, seni ne ilgilendiriyor kardeşim?”

Videonun silinmesine karşı: Alternatif 1 (Streamable)

zeydan karalar'ın bin 750 çalışanı işten çıkartması

esdemirei
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı'na gönderdiği tasarruf tedbirleri gereği bin 750 çalışanın işten çıkartılması talimatı vermesi olayıdır. İmzalı talimatta “Toplu sözleşme uyarınca çalışanlara yapılan ücret zammı dikkate alındığında, personel giderleri bütçenin %32,34'ünü oluşturacaktır. Yasal sınır %2,34 aşılacak olup, bu fazlalık bin 750 personele karşılık gelmektedir. Bu sayıda personel azaltılmalı” ifadeleri geçmektedir. Olayla ilgili MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız “Başkan Karalar, belediye çalışanı 456 Ülkücünün işine son verdi. Toplu sözleşmeyle çalışanlar lehine yapılan ücret artışı CHP belediyeciliğinde işten çıkarma gerekçesi yapıldı. Adana Barosu'na bağlı milliyetçi-ülkücü avukatları görevlendirdik. Ücret almadan hukuka aykırı şekilde işten atılanlar adına adli ve idari davalar başlatıldı” ifadelerini kullanırken Zeydan KaralarOnlar bankamatik memuruydu” ifadelerini kullandı. [K]

27 haziran 2019 engin ardıç'ın büyük mal köşe yazısı

esdemirei
Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç'ın 27 Haziran 2019 tarihinde yayınladığı ve Ekrem İmamoğlu'nun Mal Varlığı Beyannamesi olayına değindiği Büyük Mal başlıklı yazısıdır. Yazının tam hâli şu şekildedir: “Ekrem İmamoğlu mal varlığını açıkladı. Kendisine oy veren bazı solcu 'malları' kastetmiyoruz, sahip olduğu serveti açıkladı. Ziraat Bankası'nda 979 bin lirası varmış. İmamoğlu İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi'nin, yani şahıs şirketinin yüzde 60'ına sahip. SSB Gayrimenkul Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin de tamamı kendisinin. Beylikdüzü'nde değeri 302 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 911 bin liralık ev, Beylikdüzü'nde 120 bin liralık arsa, Büyükçekmece'de 248 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 26 bin liralık arsa, Beylikdüzü'nde 71 bin liralık dükkân, Çanakkale/Eceabat'ta 30 bin liralık ev, Balıkesir/Edremit'te 204 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 256 bin liralık arsa. Bitmedi: Balıkesir/Edremit'te 52 bin liralık arsa, Çanakkale/Eceabat'ta 15 bin liralık dam (bu da ne demek?), Balıkesir/Edremit'te 313 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 165 bin liralık arsa, Nevşehir/Ortahisar'da 210 bin liralık arsa, Balıkesir/Edremit'te 772 bin liralık arsa. 8 bin liralık Sig Sauer tabancası da varmış (televizyonda çıkarıp İsmail Küçükkaya'ya göstermedi.) Herhâlde Karadeniz yapımı değil, 'hakikidir'. Bir de 'hanımın üstüne yaptıkları' var tabii. Beylikdüzü'nde 145 bin liralık dükkân, Beylikdüzü'nde 185 bin liralık arsa, Büyükçekmece'de 572 bin liralık ev, Muğla'da 500 bin liralık ev, 254 bin liralık bir otomobil, 418 bin liralık nakit, 841 bin liralık pırlanta set, altın bilezik, tam altın, muhtelif altın falan. 'Mustafa Kemal Atatürk'ün arkadaşının' serveti bu kadarcıkmış. Şu ölümlü dünyada zaten mal mülk neyine. Adam halk için çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, 'seçimi Mustafa Kemal'in arkadaşları kazandı' demişti ya. Sevinin çocuklar, övünün büyükler, memleket ne kadar kalkınmış. Devrimcilerimiz bile milyoner. Nurettin bedava süt dağıtıyor, sabah beşten yediye kadar da gecekondu mahallelerinden bedava otobüs kaldırıyordu. Neyse ki Hilmi yanındaydı da Beyoğlu'na küçük burjuvalar için nostaljik tramvay geldi. Ekrem İmamoğlu da halktan aldığını halka verecek, kendisine solcu diye oy yağdıran avanak solcuları belediye otobüsüne ucuza bindirecek. Reklamını yapan uyanık solcular da kendi özel arabalarına binip gezecekler. Geç kaldınız, 'ateistin iftar yemeğinde' düşünecektiniz. Daha bunlar iyi günleriniz. Hele şu zafer yaygarası dinsin, daha neler göreceksiniz. Beş sene sürecek 'film' yeni başlıyor. Otuz altı kısım tekmili birden İstanbul sinemasında.”

Yazının silinmesine karşı: Alternatif 1 (Archive.org)

evim yok diyen sigara içenlere posteri

esdemirei

zenginsozluk.com/foto
Sigara paketi için biçilen 15 TL'nin sigaraya harcanmak yerine biriktirilmesi hâlinde karşılaşılacak ve yapılacak şeyleri gösteren posterdir. Postere göre harcanacak para biriktirildiğinde 1 ayda 450 TL, 1 yılda 5 bin 400 TL, 10 yılda 54 bin TL, 20 yılda 108 bin TL ve 30 yılda 162 bin TL biriktirilebiliyormuş. Bu birikime göre 4 yıl içilmeyen sigara birikimiyle araba ya da 51 adet çeyrek altın alınırken umre-hacca gidilebiliyor, Afrika'da bir su kuyusu açtırılabiliyor ve dört yetime bakılabiliyormuş.

kredi kartı geçmeyen işletme

esdemirei
çiğ köfte furyası çıkmadan önce ara ara çiğ köfte aldığım bir abimiz vardı. o zamanlar kredi kartım yoktu. askerlikte kredi kartı verdiklerinde bu kartın nakit taşıma derdinden kurtardığını ve hırsızlığa karşı önlem olduğunu görünce üzerimde acil durum parası dışında pek para taşımamaya başladım. askerlikten sonra yine çiğ köfte alayım dedim. ana, dükkânda pos cihazı yok. bağımlılık mıdır yoksa başka bir şey midir bilinmez, o zamanki psikolojimi ifade edecek bir kelime bulamadım. sonuç ise artık çiğ köfte tüketmiyorum.
1 /