sapkınlık

ontolojik sancilarimin merhemi
Toplumca uygunsuz bulunan yollara sapma durumu.


Sapkınlaşmaya övgüler yapma noktasında sayıp duruyor kültürümüz hâlâ. Antik Yunan'dan bu yana hem de. Antik Hint'ten bu yana. Belli bir kitleye hitap eden Netflix dizileri, sözlükte popülerleşen bir aileyi eleştiren insanları, doğrudan olmasa bile, o aileye karşı sempati duymaya itebiliyor örneğin. Yapımcılar da ısrarla, sapkınlığın yeni bir şey olduğunu, amiyane tabirle, yutturmaya devam ediyorlar. Bir ormanı, o ormanın yakınından geçen bir patikadan ayıran dikenli çalılıklara karşı girişilen ilk budama girişimi, ardından gelecek olan girişimlerin de habercisidir. Biri orada bir iz gördüğünde, çalılıkların zayıf noktasını keşfetmiş olur ve alternatif bir patika oluşturma çabasına oradan devam eder. Sap-kınlık. Bu dürtü, istisnasız bütün insanlarda var. Bilinçdışı arzu hepimizde var ve bu ancak ölümle bitiyor. Bugün bir insan kampını diğerinden ayıracak "Hangi insanlar?" sorusunu sorabileceğimiz insanlar, Muson Avustralya'sında, Afrika'da ve birtakım yağmur ormanlarında yaşıyorlar. Kaldı ki onlar tümelliğin dışında bir şey bilmiyorlar. Yani yanılmıyorlar. Biz tikele inanıyoruz. Uygarlık bu demek.
bu başlıktaki tüm entryleri gör