soykırım devam ediyor hala

keskin nisanci
yalanın, şerefsizliğin, ihanetin prim yaptığı bir dönemde hiç de şaşırılmayacak bir yazı. ermeni lobisinin uşakları sürekli faaller ama paralı köpekler soykırımı ispatlayın diyince bir anda ortadan kaybolmuyorlar.

ayrıca çocukları müslümanlığa davet edin kabul etmezlerse öldürebilirsiniz ayetini görmek istiyorum. tamam anladık islam'dan ve müslümanlardan nefret ediyorsunuz, bu durum zerre şeyimde değil de iftira atacaksanız orada duracaksınız.
miyesmikcih
olabilir. islamda her türlü dine davet mubahtır, hatta hatta yaşı kaç olursa olsun daveti kabul etmeyenin katli vaciptir.
hurun kellesini!
hrıstiyanlıkta vatfiz olmayan dine kabul edilmez. protestan kiliseleri başka dinden insanları hrıstiyanlığa kabul etmez, hele hele reşit olmayan ve 18 yaşını doldurmayan başka dinden genç kabul edilmez, yani vatfiz edilmez. ancak 18 yaşında ve ve ailesine bildirilerek incil ayetleri anlamları ile öğretilir, pastör ve ihtiyarlar tarafından sınava tabi tutulur, yeterli görülürse vaftiz edilir.
yani akp'nin islamı papazı nihat hatipoğlu gibi "eşhedü en la ilahe illallah" ile islam yapılmaz.
hrıstiyanlık oldum deyince olunan bir din değildir.
gerçi bizim türk pastör ve ihtiyarların bu ehliyete haiz oldukları konusunda şüpheliyim ama neyse konu o değil. nihat hatipoğlu ve ermeni çocuğu tiyatrosu meselesi.
turuncu gemi
sevgili ali duran topuz'un, gazete duvarda nihat hatipoğlu'nun 13 yaşında ermeni bir çocuğu showla müslüman yapmasını anlattığı yazısının başlığıdır.
ali duran bey yeterince güzel şekilde olan biteni yazmış. yazıdan pasajlar paylaşacağım.

''ysk kendisini aştı. ileri demokrasi o kadar ilerde ki yetişen yok. hal böyleyken şovlar da kendini aşacak tabii ki. bir televizyon şovunda 13 yaşında, "ermeni kökenli" diye tanıtılan bir çocuğun "müslüman yapılması!" sahnesi oynandı. bir rektör eliyle. çirkin gösterinin tek mümkün anlamı var: soykırım bitmedi.

"ermeni asıllı çocuk canlı yayında müslüman oldu." haberin başlığı bu. özeti de bu. evet, her şey canlı yayında oldu. çocuktu. işi yapan bir şovmen. bir popüler iman küratörü, duygu avcısı. dini rehber. rektör. akıllı adam, özal dönemindeki anlamıyla, yani (haşa huzurdan) zibil gibi para kazanıyor.

çok sayıda kişi oturmuş. rektör şovmen beyefendinin programı. izleyiciler haliyle inançlı müslüman. her şey canlı. canlı canlı. bir çocuk sesleniyor, hocam merhaba. ben müslüman olmak istiyorum. çocuğun bıyıklar yeni terliyor,
emred.
"a. konusu bana söylendi." söylenecek tabii, organize iş bu. "a. konusu." a., bir çocuk değil, bir insan bile değil, bir "konu." "bana arkadaşlarım ermeni kökenli, hıristiyan bir çocuğun müslüman olmak istediğini söylediler. yaşını sordum a'nın."

tabii malumatfuruşlak da şovun parçası, adam biliyor, adam profesör, adam rektör. "nihat kelimesi farsça kökenli, iyi huylu, iyi ahlaklı, tabiatı iyi adam demek." kökenli, yoksa farsça olacak değil. işimiz köken değiştirmek.
anne niye yok? utanmış olabilir mi? baba? zaten baba "ermeni" ya da hıristiyan değil sanki, olsa söylenirdi değil mi? hem neden 13 yaşındaki a. 12 yıldır türkiye'de? lozan'daki azınlıkları koruyan maddelere aykırı iş yapmıyoruz, öyle de sözleşmenin taraflarını mat etmeyi biliriz biz demek için mi? sonradan geldi, biz de arkadaşlarla işi bitirdik.

ne sahnedeki ne de öyküdeki açıkları, kusurları daha fazla deşmek neye yarar? görünenin vahametinden utanmayan varsa buyursun mutlu olsun. ama bir nokta var, çok ağır, vahim, utancı da aşan bir nokta. özeti:
soykırım devam ediyor hâlâ! çünkü: uluslararası soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması
sözleşmesi'nin ikinci maddesi:
"(…) aşağıdaki fiillerden her biri soykırım suçunu oluşturur:
(…)
e) gruba mensup çocukları zorla başka gruba nakletmek."
zor ne demek? kafasına silah dayamak mı? reşit olmayan bir çocuğu, yanında yöresinde "velisi" yokken, onlarca kişinin önünde, kameralar eşliğinde kökenlerinden koparmakta zor yok mu? orada yoksa nerede var? soykırım devam ediyor hâlâ. dünya aleme gösteri halinde.