turuncu gemi

turuncu gemi
aslında derin devlet diye bir şey yoktur. derin devlet, devlete yasaların bol geldiği koşullarda kullanmaktan çekinmedikleri yasa dışı yöntemlerin bir kurumudur. kitlelere ise devletin temiz, devlet olanaklarını gizli oluşumlarla kullanan derin devletin kirli olduğu hapı yutturulur.

cumhuriyet'in ilk kurulduğu günlerde mustafa suphi ve 15 yoldaşının devlet tarafından boğdurulma hikayesi de bugün genç komünistlere derin devlet işi olarak yutturulmaya çalışılıyormuş. çok yazık.

mustafa suphi ve on beş yoldaşı soğuk bir ocak günü, eli kanlı yarı resmi katiller tarafından giresun'da turuncu bir gemide boğdurulur. bu cinayetin baş sanığı topal osman'da benzer bir kumpasla yarı resmi güçler tarafından ortadan kaldırılmıştır. bugünkü yarı resmi katiller bunu akıllarından hiç çıkartmasınlar.

bu ağıt, kalbimizde 15 bıçak olarak kalan yiğit yoldaşlarımız için gülten kaya hanımefendi tarafından kaleme alınmış, büyük müzisyen ahmet kaya tarafından bestelenmiştir.

deniz kenarı soğuk
hemde karanlık basıyor
havada tam kar havası ha
gidilmesi zor yer var gidilmesi gereken
hadi gülüm toparlan gidiyoruz
yaşamak için ölmek sırası bizde
gitmeden yetişelim gemiye çabuk!!!

miyesmikcih
bugün sözlüğü tek başına omuzlamıştır. bence zengin bu yazar arkadaşı ödüllendirmelidir.
inanmayan sol framedaki entrylere gelişigüzel tıklasın.
klavyen pas tutmasın.
turuncu gemi
14 şubat'a çok üzgün giren ve birazdan uyuyup akşam karanlığa kadar uyanmayacak yazardır. güzel düş görmek falan istemiyorum, gerçekliğe uyanmak fena oluyor. belki kozmoz bir kıyak geçer de kabus görmem. mutlu birlikteliği olan tüm dostların sevgililer gününü kutlarım ve ömür boyu mutluluklar dilerim. güzel şiirler bıraktım sözlüğe okuyup sevdanıza daha çok sarılmanızı da dilerim. bir insanı şiir olmadan sevmek, kitapsız Allaha tapmaya benzer. fakat güzel aşk şarkısı yok bugün size. bu güzel moskof marşıyla idare edin. aşk şarkısı ben de dinlemiyorum ve dinlemeyeceğim bugün.

yaşasın halkların sevişmesi!!!

tekel savascisi ahmet abinin yegeni
1960ların başında kış çok çetindi. tokat'ın turhal ilçesinin kuzalan köyü köy kahvesinde ise bu çetin ve zor kışı ısıtan bir muhabbet fitili ateşlenirdi her gün. Turuncu gemi ve ben. Soğuk savaşın en gerilimli yıllarında O yılmaz bir doğu bloğu savunucusu iken ben natocuydum. Birbirimizi kırmadan tartışır argümanlarımızı sıralardık. Tüm kahve de zevkle bizi dinlerdi.

Şimdilerde ben amaan dünyayı ben mi kurtaracam amk ben ekmeğime bakarım derken o hala bitik doğu bloğunu savunuyor. Büyük dava adamı.
keskin nisanci
aslında nick altı tartışmalardan uzak durma konusunda kendime telkinlerde bulunuyordum ama içinde bulunduğumuz şu an daha fazla kendimi frenleyemedim.

bu arkadaş artık hayatta olmayan birine ağza alınmayacak iftiralar atıyor ve hiçbir şey olmamış gibi sözlükte takılmaya devam ediyor ki bu bana garip geldi. yani insanların farklı dünya görüşlerinde olmalarında sorun yok, hatta olmalıdır da çeşitlilik iyidir ama benden olmayana istediğim iftirayı atarım yaptığım da yanıma kâr kalır düşüncesi sağlıklı değil. insan ortaya bir iddia koyuyorsa iftiracı durumuna düşmemek için iddiasını destekleyecek kanıtları da sunabilmeli. mesele bu saatten sonra bu arkdaşın yazdıkları benim için hep soru işareti olacak, çünkü yalan mı söylüyor doğru mu söylüyor emin olamayacağım.
mızrabımda ızdırap
(bkz:#101664) ilgili entry'si hakkında birkaç cümle söylemek istediğim sevdiğim bir yazar.

Biyolojik olarak türk kanı olmadığı açıklaması yapılsa dahi, bu manevi bir unsurdur. Bir Türk'ün kanı aktığında kendini gösterecek bir emaresi olsaydı şüphesiz ay yıldız olarak akardı. Celal Şengör'e bir şey diyemiyorum, bazı bilimsel açıklamalarını ilgi çekici bulsam da gayrisindeki detayları tasvip etmiyorum. Ben damarlarımda türk kanı taşıdığıma inanıyorsam yürekten, rh'lar buna pozitif ya da negatif baksa dahi benim için önemi yoktur.

Yazılarınız daim olsun yazar arkadaşım.
turuncu gemi
sabaha karşının bu vaktinde mezar taşıma ne yazılsa lann diye aptal iyimserlik sularında yüzen genç kahraman. korkmayın intihar falan etmeyeceğim. en azından 19,08,2019 tarihinin sabahının bu vaktinde değil. ama yani insan 35'inde zihninin hülasalarında böyle espirilerle rahatlatır mı lan kendini. hayatımda hiç olmadığım kadar umutsuzum her şeyden. vahşi bir dünyaya gelen vahşilerden başka bir halt olmadığımızı düşünüyorum. öyle kurnaz vahşileriz ki önce dünyayı güzel yaşamla boyuyoruz. onu da parayla satıyorlar lan hem de çok parayla satıyorlar. alanı var geberene kadar çalışsa da elinde borçlardan gayrı bir haltı olamayanı var.

bir daha bağzı haltlardan umut edersem, şu sözlüğün her hangi bir yerini umut yaşam rengiyle boyarsam, offf bee offf!! hem de ne offf!!!!

mezar taşıma yazılmasını istediğim cümleyi de buldum. param yoktu çaldım hatta,

''birileri ona ölmedin diyordu, ölüm bile yanında hüzünle gülüyordu...''
esdemirei
sayesinde kelime hazineme kelime kattığım bir yazar. bir aralar eksilemeyi seven bir trol yazarımız vardı. o yazar yüzünden bayağı eksi yemişti. şimdi o trol nerededir bilmiyorum ama umarım bu sözlüğe uğramaz deyip diyeceğimi daha da karıştırmayayım.