yalnız yaşamak

ontolojik sancilarimin merhemi
ideal yaşam modeli.. insanlar yaşlandıklarında kendilerine bakacak birilerine ihtiyaç duyduğu için mi yalnız değiller acaba? çoğu böyledir. ışıksız çiftlerin bir arada yaşamaya devam etmesinin başka bir açıklaması olamaz.
pestenkerani
Masraflıdır. Çoluk çocuk olunca her şey bereketli oluyor. İnsan, hadi insanı geçtim, ben yalnız yaşasam her zaman şeytana uyar, keyfime göre hareket eder, içer, yaramazlık yapar, itlik hergelelik eder ve betbereketi kaçırırım. Bir de her yer yapış yapış, spermden ölü çocukların kötü hatıraları, evin odalarının anlamsızlığı... bir de salondan mektup yazar, mutfaktan kendime cevap yazarım. Bir de düşün, duvarla o kadar haşir neşir olmuşsun ki, 'kerhaneci, diyorum ki saks mavisi beni çok açtı, kendimi çıplak hissediyorum, biraz koyulaştırsak mı, ha ne dersin? Diye soruyor. Tövbe estağfurullah.

Yalnızlık bile zengin işi, yemin ederim ki öyle. Dediğim gibi.
monster degree
Belli bir gelir düzeyini aşmış tüm yetişkinlerin sahip olmaları gereken lüks.

Aylık maaşınızdan; güvenli bir muhitte şöyle ufak, eşyalı bir evin kirasının, aidatının, elektriğinin, suyunun, internetinin toplam bedelini çıkarınca elinize 500 - 600 lira gibi bir para kalıyorsa ve savurgan bir tip değilseniz geçiminizi rahatlıkla sağlayabilirsiniz.

Tabii "Ben evde yemek yapamam, her akşam dışarıdan söylerim. Temizliğe de bulaşmam, kadın tutarım o halleder." gibi düşünceleriniz varsa uyanmak için alarmın çalmasını beklemelisiniz.

Ayrıca baktınız ki azıcık hovardalık yapıp birkaç gün kesenin ağzını biraz fazla açtınız, takip eden birkaç gün kemerleri biraz daha fazla sıkarak harcamalarınızı da bu bilinçle dengeleyebilirsiniz. Belki dengelemekte zorlanırsınız falan ama özgürlüğün ve yalnızca kendi sorumluluğunu taşımanın huzuru paha biçilebilir cinsten değil.
adreanna
Son ses müzik dinlemek, yarı veya tam çıplak dolaşmak, tuvalet ve banyonun kapısını kapatma zorunluluğunun olmaması, banyoya girmeden dolaşarak sigara içmek... uzar gider bu böyle kısacası dört duvar arasında en özgür olmak.
rainbow
Uzun bir süre istanbul'da yaşama şeklim olmuştur. Çok iyidir, güzeldir, ama hastayken çok kötüdür. Annenden başka seni iyileştirecek kimse yoktur ve o da çok uzaktadır. Telefona sarılırsın, şefkatli sesinden medet umarsın seni iyileştirmesi için.
siz hepiniz ben tek
10 yıl boyunca içinde bulunduğum durum. Hele bir erkek olarak çok zor. kadınlar yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çamaşır yıkamak gibi işleri doğuştan biliyorlar.
Biz ne yapalım, hep açız :) :) dışarıda yemekten restoran sahiplerini zengin ediyoruz. Kuru fasulyeyi özlüyorsun yemin ederim. :) :)
turuncu gemi
offf off, çocukken erol evgin'in bir şarkısı tekerleme gibi ağzıma takılırdı ''evlerin ışıkları bir bir yanarken, bendeki karanlığı bir de bana sor'' aynı böyle bir duygu olup yakar insanı.

beraber yaşam diye bir şey var mıydı yahuu? beraber yaşam kaos dolu yaşamdır. eyyy beraber yaşayanlar beter olunuz.

(şaka yapıyorum. bütün beraber yaşayanlara berabere mutluluklar dilerim. arada bana da gelin, güzel yemekler yaparım. gitmeyin ama söz tamam şiir okumayacağım)

bütün yalnız yaşayan dostlara erol evgin'den gelsin.

''ak düşen saçlarımı tel tel sayarken,
bunca yıl nasıl geçti bir de bana sor''