confessions

aryanluts

2. nesil Yazar - Hevesli

  1. toplam entry 10
  2. takipçi 1
  3. puan 2083

görüldü

aryanluts
acı bir damga. cezaevlerinde mahkum mektuplarının üzerindeki damga. okuduk senin de okumanda bir sakınca görmüyoruz anlamı taşır.

edit: sanırsam o görülmüştür olacaktı. ama olsun benziyor, çağrıştırıyor. benzetince onun kadar acı veriyor.

müslüm gürses

aryanluts
urfa doğumlu. henüz kendisi üç yaşındayken ailesi urfa'dan adana'ya göç etmiştir. (bkz:arabesk) müziğin tartışmasız en büyük devlerinden biridir.

(bkz:halkev)i'nden geçip trt (bkz:çukurova) radyosu'na uzanan hikayesi, bin dokuz yüz altmışlardan itibaren köyden kente göçün yaşandığı süreçte oluşan arabesk kültürün müzikal dokusunda baba lakabıyla taçlanmıştır.

belki farkındayız ya da değiliz, toplumda herkesin ya da her kesimin bir sesi, bir ikonu varıdır. müslüm gürses'i çağdaşlarından ayıran en büyük özelliği toplumda itilmiş, ötekileştirilmiş, göreli olarak acı çeken, yoksul insanların sesi olmasıdır. yaşamı ve dinleyici kitlesi akademik çalışmalara konu olmuş ve hakkında doktora tezleri yazılmıştır.

doğrudur, dinleyicilerinin belli bir kesimi kendini jiletleyen prototiptir. işte müslüm gürses'in ve dinleyicilerinin ne olduğu ya da ne olmadığı konusunda en önemli nokta budur. koluna ya da vücudunun başka bir bölgesine jilet atan birinden çıkan kan, etin yırtılması ile çıkan kan, insana dehşet verebilir. çok acı çektiren bir eylem olduğu düşünülebilir. ben gözlerimle gördüm. kendisini jiletleyen kişi yarayı, adeta kamera belli bir noktaya odaklanır gibi, öne doğru uzatır. bu eylem ile karşıdaki kişiye verilen mesaj aslında şudur. senin burada gördüğün etin kesilmesi veya yırtılması ile akan kan… bu eylemin bana çok acı verdiğini düşünebilirsin. doğrudur yaptığım eylem bana acı veriyor. ama bu kanın, yırtılan etin acısı ne ki? bu gördüğün yaranın gerisinde, daha içerilerde çok daha büyük acılarım var benim. yoksulluk, işsizlik, alt tabaka olarak toplumda aşağılanma, hani varoş dediğin var ya… işte o acı gördüğünüzden çok daha büyük acı vermekte bana.

(bkz:haşmet babaoğlu) bir söyleşide, “müslüm gürses'in ölümü bana toplumumuzdaki ikiyüzlü entel sanatseverleri göstermiştir. hayatında hiçbir zaman müslüm gürses dinlememiş insanların – sanatseverlerin – onun ölümüyle beraber ki son zamanlarındaki farklı müzikal denemeleri sonucu, bir anda müslüm gürses hayranı kesilmeleri tam anlamıyla bir ikiyüzlülüktür. ben müslüm gürses dinleyicisi olmadım. dinlediğim şarkıları vardı ama kendimi müslüm gürses dinleyicisi ya da hayranı olarak tanımlayamam. ama bunlardan çok daha önemli bir şey var ki ben müslüm gürses'i tanıdım. onunla oturup kalkmışlığım, sohbetim, arkadaşlığım oldu. ben böyle bir şerefe eriştim. onu tanıyan biri olarak müslüm gürses'in en büyük özelliğini sizlere söyleyeyim. müslüm gürses, müslüm gürses olduğunun farkında bile olmadan yaşayan bir insandı,” demiştir.

arada belirtelim eşi (bkz:muhterem nur) çok güzel bir kadındır.

müslüm gürses'in sanatı hakkında eleştirilerimiz var mıdır? evet vardır, hem de çok. ama bu başka bir yazının konusu. öyle ya da böyle bir şekilde ezilenlerin sesi olduğu için, evet tam da böyle olduğu için, saygımız eksik değildir kendisine…

diyalektik

aryanluts
en basit tanımı ile evrenin ve doğanın genel hareket yasalarıdır. doğadaki canlı cansız tüm varlıklar diyalektiğin yasalarına göre varlıklarını devam ettirir. marksist felsefenin -diyalektik materyalizm'in- yöntem kısmını oluşturur. buna göre sebepçidir. olayların ve olguların gerisindeki sebeplerin ne olduğu ve bu sebeplerin nasıl işlediği yönünde çalışan bir yöntemdir. bu yöntem uygulanırken belirli yasalar göz önünde bulundurulur.

birincisi her şey hareketlidir, hareketi sadece mekanik hareket olarak anlamamak gerek. değişim hareketin kendisidir.

ikincisi her şey birbirine bağlıdır. doğadaki her şey çok uzaktan ya da yakından birbirini etkiler ve birbiriyle bağlantılıdır.

üçüncüsü nicel nitele dönüşür. gözle görülmeyen nicel, küçük etkiler birikerek nitel değişimlere sebep olur. nicelin nitele değişmesi olguların ya da maddelerin özünün değişmesine yol açar. aksi takdirde nicelin nitele dönüşme yasasından bahsedilemez, sadece biçimsel değişim varıdır. öz niteli, biçim niceli temsil eder de diyebiliriz.

zıtların birliği. her şey kendi zıddını bağrında taşır. bahsedilen "insanın içinde iyilik de kötülük de vardır" gibi iki zıt olanın bir arada bulunması değildir. tam olarak şöyle bir şeydir denilmek istenen. var olanın içinden ona alternatif, daha ileri, ve bulunduğu içi günü geldiğinde yok edecek bir zıtlık. sonrası, yeni doğan bağrında kendisini yok edecek olanı ortaya çıkarıp kendisi yok olacaktır.

inkarın inkarı, yadsımanın yadsıması. biz insanlardan örnek verelim. demiştik ya nicel nitele dönüşür diye. biz sevdiğimiz bir insandan günü gelir nefret edebiliriz. veya tam tersi de olabilir. süreç içindeki olumlu şeyler birikerek sevmediğimiz bir insana "hayır ben onu seviyorum." diyebiliriz. ya da sevdiğimiz bir insanda küçük olumsuzluklar birikerek sevgisizliğe dönüşür. canlı örnek; ben ali'yi seviyorum. günü gelir ben ali'yi sevmiyoruma dönüştüğünde önceki halimizi inkar etmiş oluruz. ve insan yaşamı boyunca sürekli kendini inkar eder.

komünizm

aryanluts
bir ideoloji. bir yaşam biçimi. karl marx ve friedrich engels'in tanımladığı, kapitalist toplumdan sonra gelecek toplum biçimi. uygulaması henüz yok. çok uzun yıllar da olmayacak. ara geçiş evresi, sosyalizmin iktidar çabaları olmuştur. anlam bilimindeki yeri "birlikte" demektir. günümüzdeki insan prototipinden çok farklı yaşayan ve düşünen bireylerin oluşturacağı toplum. özel mülkiyetin olmadığı, kollektvizmin olduğu, planlı ekonomiye sahip, yeryüzündeki ve yer altındaki tüm kaynakların bireylere ait değil, toplumun tamamına ait olduğu bir hayatın adıdır komünizm.

idealize edilenleri tarafından hakkında çok da fazla bir şey yazılıp çizilmemiştir. özet olarak hakkında bahsedilen; toplumdaki sınıfların ve devletler arasındaki sınırların olmayacağı devletsiz bir dünyadır. bu anlamda marksist literatürde yazılanların hemen hemen hepsi, daha somut olarak önümüzde duran sosyalizm adınadır. tam olarak ne olduğunu anlamak için bakınız sosyalizm.

maksim gorki

aryanluts
sosyalist gerçekçi akımın kurucusu rus yazar. çocukluğu ve gençliği acılarla dolu bir yaşam olarak geçtiğinden dolayı acı anlamına gelen gorki kelimesini soyadı olarak almıştır.

hayatı çocukluğum, ekmeğimi kazanırken ve benim üniversitelerim üçlemesinden okunabilir.

adını duyurduğu ilk metin, çelkaş adlı öyküsüdür.

piri reis

aryanluts
çizdiği haritayı aslında kendisi çizmemiş ve uzaylılar tarafından ona verildiği iddia edilmiş osmanlı denizcisi. yalan...

oysa ki o ünlü haritanın alt köşesinde adamcağız yararlandığı kaynakları madde madde yazmıştır.

kapitalizm

aryanluts
sermaye sınıfının egemenliğine dayalı, üretim araçlarının ve doğal kaynakların mülkiyetinin bireylerde olduğu, adalet mülkün temelidir sloganını içeren, biçimde aklımızı kullanarak ve çok çalışarak zengin olma özgürlüğüne sahip olabileceğimizi iddia eden ama özünde sadece anamızı sikeni, çok özür diliyorum bu cinsiyetçi küfür için, baş tacı etme hürriyeti ile hür olduğumuz, günümüzdeki ekonomik toplumsal yaşam biçimidir.

vergi

aryanluts
Bir devletin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla gerçek veya tüzel kişilerden zora dayalı olarak aldığı parasal değerlerdir. Tanımdaki gerçek kişi sen, ben veya herhangi bir vatandaş; tüzel kişi ise dernek olabilir, şirket olabilir, sendika veya benzer bir şeyler olabilir.
Dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler olarak bir ayrıma tabi tutulur. Dolaysız vergi, servet ve gelir üzerinden alınırken dolaylı vergi, harcamalar üzerinden alınır. Şöyle ki; siz bir kasaba gittiniz ve yarım kilo kıyma aldınız. Karşılığında 27 lira ödediniz. Bu 27 liranın 25 lirası yarım kilo kıymanın bedeli olarak kasabın cebine girerken geriye kalan 2 lira da katma değer vergisi olarak devlete iletilecektir. 25 lira olan kıymanın yanında, yaptığınız harcamandan dolayı 2 lira da devlete vergi ödemiş oluyorsunuz ki bu tutar harcama üzerinden alınan dolaylı vergidir.
Kasap 25 lirayı cebine indirdi demiştik ya. İşte o 25 liranın içinden etin maliyeti çıktıktan sonra geriye kalan kar – 5 lira diyelim örnek olarak – üzerinden devlete gelir vergisini yani, elde ettiği kazanç üzerinden vergisini ödeyecektir kasap. Bu da dolaylı vergi olarak adlandırılır.