confessions

gasteci velet

1. nesil Yazar - Harika

  1. toplam entry 112
  2. takipçi 10
  3. puan 5636

sarı yelekliler

sos
fransa'da akaryakıt zamlarına karşı tepki gösteren insanların oluşturduğu örgüt.

olaydan bağımsız olarak sarı yelek olayı iyiymiş yahu. yani daha doğrusu eylemci önlüğü giymek eylemi daha sağlıklı hale getiriyor. provokatörlerin eyleme karışmaları zorlaşıyor. biri polise yakalandığında yok işte; ben sade vatandaştım, yok ben sadece oradan geçiyordum diyemeyecek. g*tün yiyorsa al şu sarı yeleği giy öyle katıl bize diyorlar yani.

(bkz:olay akaryakıt değil anlasana)

siker misin sabaha mı saklarsın

keskin nisanci
sokak jargonunda olan bir söz, kullandığım ve duyduğum zamanlar oldu ama şöyle bir şey var, her şeyi de gelip sözlükte başlık açmak hoş olmuyor. bazı şeyler sokakta ya da samimi ortamlarda söyleyince yerini buluyor. sözlükte küfürlü başlıkların olmaması daha iyi bana göre. tabi kimseye sansür uygulamak gibi bir niyetim yok, insanlar kendileri otokonrollerini sağlamalılar.

ekşi sözlük

hamlet
Yıllardır yazarıyım fakat hiçbir şey yazmıyorum. Çünkü ekşi sözlüğe yazılanları okumaya bile yetişemiyorum. Sırf bu yüzden okumayı da bıraktım.

Bilgi kirliliği ve safsata almış başını gitmiş bir ortam.

bülent serttaş

keskin nisanci
parasını basıp çocuklarıyla birlikte tenis maçı izlemeye gitmiş insan. bunun için kimseye hesap vermek zorunda değil.

bu sözlükte de bazen olduğu gibi sanal alemde gereksiz bir elitist dil kullanılıyor. insan içine çıkmaya korkan asosyal tipler klavye arkasından insanlarla dalga geçmeye çalışıyor. yani bunlar asosyal ezikler olduğu için ben ciddiye almıyorum ama maalesef ciddiye alanlar var. bence çok gereksiz ama bırakın sanal alemde sallayıp dursunlar, çünkü onların dünyası burayla sınırlı.

bir de şeyi anlamadım yani tenisçiler güzel olunca maça giden erkekler abazan mı oluyor? pardon sadece türk erkekleri ama, diğer milletlerle ilgisi yok bu söylemin. hacı dayı o zaman güzel kadınların tenisçi olması yasaklansın ya da türk erkeklerinin tenis maçlarına girmesi yasaklansın. ben başka çözüm bulamadım. ha belki maça gidenlere uçkur testi yapılabilir.

ankara'daki dinozor maketinin kaldırılması

keskin nisanci
melih gökçek'in başkanlığı döneminde atatürk orman çiftliği kavşağında yaptırdığı dinozor maketi, bugün kaldırılmış.

bu işler böyle hacı dayı, koltuk gidince bütün yapılan saçmalıklar da gidiyor. sıra yeni başkanın saçmalıklarında. milletin parasını boş beleş şeyler için harcıyorlar. önce yapmak için harcıyorlar, sonra da yıkmak için, nasılsa hesap soran yok.

https://www.cnnturk.com/turkiye/melih-gokcekin-dinozoru-da-kaldirildi?page=1

telefon almak için gece yarısı sıra beklemek

keskin nisanci
özellikle abd'DE eskiden beri var olan bir şey, birkaç senedir ülkemizde de başladı.

yani bu olayı anlamıyorum, telefonlara birkaç saat geç sahip olunsa hayatlarında ne değişecek? telefonla sırıtarak poz veriyorlar, sanki bana dünyayı değiştirecek bir buluşa imza attılar. bir de böbürlene böbürlene şu kadar saat bekledim diyorlar ya işte an bu insanlardan umudumu tamamen kesiyorum. bu kadar mallık olmaz.

erkeklerin bacaklarını açarak oturması

hamlet
Genelde istemdışıdır. Erkeklerde bacakların serbest haldeki duruşu açıktır. (Kadınları bilmiyorum)

Örneğin; etrafınızda yolculuk boyunca bacakları birbirine yapışık vaziyette oturan bir erkek görürseniz o erkek yanındakini rahatsız etmemek için ya da yanındakinden rahatsız olduğu için eziyet çekiyor demektir. Erkekler için Bacaklar kapalı vaziyette oturmak, bir ayağınızı sürekli olarak havada tutarak oturmanız kadar yorucu ve rahatsız edici bir durum. Elbette kadınları rahatsız etmemek için bazen o yorucu duruşa katlanıyoruz.

Ancak bu konuda katı fikirleri olan kadınlardan da biraz empati bekliyorum. Mesela kollarınızı serbest bırakmak yerine dirsekleriniz vücudunuzdan ayrık vaziyette elleriniz havada yolculuk etmeyi deneyin. Sürekli o şekilde durmak için kuvvet harcayacak ve yorulacaksınız emin olun.

salla başını al maaşını

sos
Çalıştığı iş ortamındaki yanlışlara göz yumabilen kişiler için de kullanılabilir. Bulunduğu Akp belediyesi aleyhine sosyal medya hesabından çok da aşırı olmayan bazı eleştiriler yaptığı için çalıştığı belediye binasından alınıp taşraya gönderilen tanıdığım var. Halbuki salla başını al maaşını sözünü örnek alsaydı halen daha çalışmaya devam ederdi.

sözlük yazarlarının başlarına gelen ilginç olaylar

singur
2 sene önceydi, 3 arkadaş Sırbistan üzerinden bosna' ya karayoluyla gidiyoruz. Anayol pek yoktu köylerden kasabalardan geçerek gidiliyor daha çok. Yol üzerinde de meyve satıyorlar çok da güzel yani, karpuz şeftali.. biseyler alalim diye bakkaldan hallice bi dükkanın önünde durduk. 2 kişi girdik iceri, kasada bir kız var. Bize hoşgeldin tarzında biseyler söyledi tabi dilini bilmiyoruz. Biraz meyve falan aldık parayı ödedik, kız kasadan dolandı yanımıza geldi, arkadaşın elindeki meyve poşetini tutarak bişeyler anlatıyor ama zerre anlamıyoruz bi taraftan da başıyla arkaya işaret etmeye başladı. Bırakmıyor, arkadas çekiyor kız çekiyor.. bana soruyor ne diyor diye, valla anlamıyorum bi git bakalım dedim. Arkadaş evli karısından da fena korkar, o halde görse bile gebertir yani. Yok dedi ben gitmem. Ama kız ısrar ediyor kibar bi şekilde. Biz kızla cebellesirken içeri, annesi olduğunu düşündüğümüz bi kadın girdi. Kız buna biseyler söyledi bu sefer kadın başladı arkaya işaret etmeye poşeti tutuyor. Lan ne oluyor amk, aklımıza bi ihtimal geliyor ama yok artık diyoruz bu kadar kolay olmamalı! Arkadaşa dedim hadi gidelim ne varsa arkada, neyse gittik. Finalde şu oldu; arkada lavabo varmış meyveleri yıkamak istiyorlarmış. Ne gerek vardı bu kadar atraksiyona yahu. Tek tek yikadilar meyveleri öyle verdiler de gittik.

zengin sözlük yazarlarından gelenler

zenginsözlük
Sözlüğümüzün nadide yazarlarının Zengin Sözlük ile alakalı oluşturdukları videolardır.

Yazarlarımızın emek ve zaman harcayarak hazırladıkları bu videoları zengin sözlük youtube kanalı'nda yayınlayacak ve linklerini bu başlık altında toplayacağız. Emeği geçen ve geçecek olan tüm yazarlarımıza peşinen teşekkürümüzü de edelim.

Sizlerden gelen ilk videomuzla sizleri baş başa bırakıyoruz:

evli erkek abazalığı

hamlet
Kadına suç atanlar var bu konuda. İlginç br durum. Elbette erkek cinsel ihtiyacını karşılayamadığı durumlarda abazanlaşır. Fakat aldamak çözüm değildir. Hem de hiçbir zaman. Eğer memnun değilsen boşanırsın biter gider. Ha yok hem çamaşırımı yıkasın hem de başkasını sikeyim diyorsan orada duracaksın birader. Her ne kadar erkeğin doğası çok eşlilikten yana da olsa medeni toplumlarda kadını da bir birey yerine koymak ve onun duygularını da önemsemek zorundasınız.

Kimse kimsenin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda değil. Evliliğin(birlikteliğin) maksadı da cinsel ihtiyaç gidermek değil. Sorun varsa psikologla çözersin çözülmüyorsa boşanmak dahil çözüm yollarını değerlendirirsin. Arkasından iş çevirip aldatmak karaktersizliktir, insanlık dışıdır.

Karşı argüman olarak; "sen beni falanca zenci kadar iyi tatmin edemiyorsun o yüzden aldattım." Gibi bir savunma duyduğunuzda eşinize hak vermeyecekseniz boşuna kendinizi haklı çıkaracak zırvalıklar aramayınız.

her cümlesini ünlemle noktalayan insan

monster degree
Eğer belirli bir çemkirik sürecinde değil de istisnasız her an her cümlesinde bunu yapıyorsa hikayesi bir süre sonra yalancı çobanın hikayesine dönecek insandır. Bir gün gelip de o ünlemlerle gerçekten öfkesini kusmaya çalıştığında öfkesi karşısındaki kişi tarafından ciddiye alınmayacaktır mesela.

Nötr noktalama işaretimiz noktadır, bunun dışındaki her türlü duygu aktarımımıza yardımcı olacak noktalama işaretleri de hâlihazırda kullanımımıza sunulmuştur. Yerinde kullanalım.

güven problemi

monster degree
Günümüzde her 10 kişiden 11'inde görülen problem. Herkeste aynı şiddette mi seyrediyor bilmiyorum ama insanın hayatını cehenneme çevirdiği bir gerçek.

Mesela biriyle ilgili olumsuz bir şey duyduğunda pat diye "Saçmalamayın, o yapmaz öyle şeyler. Gözümle görsem yine de başka bir açıklaması vardır." diyebilmek nasıl bir his acaba? O kadar merak ediyorum ve bunun iç huzurunu yaşayan insanları o kadar kıskanıyorum ki. Başlarına bir şey gelirse suçu benim nazarıma atabilirler.

Güvenmiyorum ben abi. Anneme, babama, arkadaşlarıma, patronuma, olmuş ve olacak flörtlerime, en başta da kendime. Kimseye!

Şüpheciliğin çocukluğumdan beri üzerime yapışık duran bir lanet olduğunu hesaba katarsak iç huzuru nedir bilmiyor oluşumu kolaylıkla açıklayabiliriz. Türü ne olursa olsun bir ilişkinin ayakta kalmasını sağlayan en temel etkenin güven olduğu gerçeği boğazıma iyiden iyiye sarılmış durumda. Nefesim kesilmeden de bırakmayacak beni. Bundan adım gibi eminim.

şüphe

hamlet
Standart donanımım. Biz şüpheciler, şüphe ettiğimizden bile şüphe ederiz zaman zaman. Tabi bu hemen hemen her konu için geçerli. Kendi adıma konuşmam gerekirse, şüphe duymadığım tek bir bilgi bile mevcut değil desem abartmış sayılmam. Örneğin şu an elimde bir adet cep telefonu tutuyor oluşum bile kesin bir bilgi değil. Hiçbir bilgi kesin değildir. Bilginin anlamlı olması için çalışan anlamlandırıcıya bağlı olarak bilginin içeriği farklı yorumlanabilir.

Örneğin; bir metrelik bir ipi iki ucundan fazla germeden tutun ve havada hafif bir eğim yapmasına izin verin. O ipe baktığınızda bir eğim görüyorsunuz. İpin eğimli olduğu bilgisi gerçek bilgi olarak tanımladığınız bilgi olsun. Şimdi o ipin eğiminden haberdar olmayan bir ufaklığın o ipe alttan baktığını düşünün. Kesinlikle ipin düz olduğunu ve bir metreden kısa olduğunu görecektir. Onun gerçek olarak nitelendirebileceği bilgi ise, elinizde bir metreden biraz kısa ve düz bir ip olduğudur. Dolayısıyla basitçe, bilginin kesinliği gözlemciye bağlıdır ve hiçbir bilgi herhangi bir referans olmaksızın doğru değildir.