futbol kulübü olarak da bilinen, akıl almaz paraların döndüğü yerlerdir. biraz zorlansa bazıları kendi ülkesine harçlık verecek kıvamdadır;
-al şu 40 milyon euroyu bakalım. yanında bulunsun genç ülkesin. hadi al al cebine sok.
-al şu 40 milyon euroyu bakalım. yanında bulunsun genç ülkesin. hadi al al cebine sok.
gittiği yerden gecenin kör bir saati tam uykuya dalacakken arayıp ''dolapta pekmez vardı onu da ye.'' gibi birkaç cümle kurup kapatan insana denir.
yaklaşık 4-5 yıldır düşünüp üzerine aksiyon alamadığım iştir...
akıl oyunları olarak çevrilmiş 2001 yapımı film. her şeyi ile bir baş yapıt. muazzam bir film. müzikleri ise cidden ayrı bir âlem.
''hepsi göçmüş hani yoldaşlarının hiçbiri yok,
sen mi kaldın yalnız kafileden böyle uzak?
postu sermekse meramın yola, serdirmezler;
hadi gölgenle beraber silinip gitmene bak.''
sen mi kaldın yalnız kafileden böyle uzak?
postu sermekse meramın yola, serdirmezler;
hadi gölgenle beraber silinip gitmene bak.''
gözlemlediğim kadarıyla spor ile şiddetinin dozu düşürülebilir bu sancının. en azından spor yapan kız arkadaşlarım düştüğünü söylüyor.
bu da demek oluyor ki, artık hayvana şiddet kabahat değil, suç kategorisinde değerlendirilip sonuçlandırılacak.
geç oldu ama olsun.
geç oldu ama olsun.
bu karizma, şarkının aurasına veya o anki halinize göre değişir. mesela pulp fiction'dan şu parçalar, kafamda kovboy şapkası, altımda 70 model bir dodge, route 66'da gittiğimi hissettiriyor;
saçma rüyaların en saçması olabilecek pointe sahip rüyadır. en saçma rüyamı sanırım dün akşam gördüm. olay yerinden aktarıyorum;
''donald trump ve danışmanları 3 katlı bir binanın çatı katında ot yiyorlar, esrar yani, her biri bir köşede bildiğin otu yemek gibi yiyordu. ben de ''ooo bensiz mi len?'' havasıyla odaya dalıp yemeye başlıyorum. kafası gelmeye başladıkça yükseliyorum, ''lan kafası geliyor'' falan diyorum saçma hareketler eşliğinde. bir yandan da trump'a borcum olduğu için tedirgin tedirgin arada gözlerine bakıyorum. neyse parti bitiyor herkes evine gidiyor ben çantama masada kalan ottan birkaç tutam atıp otobüse biniyorum, ama otobüs geri geri gidiyor hep amına koyim. niye böyle lan? diyorum yolculara bir bakıyorum polisler falan.''
bu kadar. amk.
''donald trump ve danışmanları 3 katlı bir binanın çatı katında ot yiyorlar, esrar yani, her biri bir köşede bildiğin otu yemek gibi yiyordu. ben de ''ooo bensiz mi len?'' havasıyla odaya dalıp yemeye başlıyorum. kafası gelmeye başladıkça yükseliyorum, ''lan kafası geliyor'' falan diyorum saçma hareketler eşliğinde. bir yandan da trump'a borcum olduğu için tedirgin tedirgin arada gözlerine bakıyorum. neyse parti bitiyor herkes evine gidiyor ben çantama masada kalan ottan birkaç tutam atıp otobüse biniyorum, ama otobüs geri geri gidiyor hep amına koyim. niye böyle lan? diyorum yolculara bir bakıyorum polisler falan.''
bu kadar. amk.
arkadaşımın dediğine göre 3 sene önce 1 adeti 80 tl ediyordu ve arkadaşım 50 bitcoine lsd alıp hiç etmiş. şimdi olsa ne kadar ediyor 50 bitcoin, gerisini siz düşünün...
ayrıca sizin yerinize de küfrettim ona.
edit: ekleme...
edit 2: 3 milyon tl ediyor...
ayrıca sizin yerinize de küfrettim ona.
edit: ekleme...
edit 2: 3 milyon tl ediyor...
o kadar çok var ki, paylaşmadan geçmek istemiyorum;
modern insanın statüsel zırhı.
klibiyle birlikte izlenince daha keyif alınan, her dinlenişte akla klibini getiren şarkılardır.
bir de bunun, ''ne lan öyle, top mu oldun sen'' diye gırtlağından sıçarak konuşan versiyonu vardır.
aynen gayim amına koyim, aynen liboşum, gel hele seni de sikiyim.
aynen gayim amına koyim, aynen liboşum, gel hele seni de sikiyim.
(bkz:serbest çağrışım)
(bkz:insanın kedisine sitem etmesi)
tanım; sık sık yapılandır. özellikle dönemsel olarak belirlenen planları geciktirince, engel çıkınca yapılır.
(bkz:insanın kedisine sitem etmesi)
tanım; sık sık yapılandır. özellikle dönemsel olarak belirlenen planları geciktirince, engel çıkınca yapılır.
tam da böyle, üçüncü dördüncü el, merdiven altı edebiyat sıçmıkları sıralayan insanların özellikle kızların, ''ağbi kapalı havalar güsel yha'' tripleriyle bere ve kahve ile fotoğraf çektirmeyi bağlantıladığı durum.
ne alaka bilmiyorum ama, sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri'nin içeriğinde bulunuyor.
1. GİRİŞ.
İnsanlığın varoluşundan bugüne çevre ile ilişkileri çeşitli aşamalardan geçmiştir. Bu ilişki 18.yy'ın ortasına kadar olumlu ilerlemiştir. Yerleşik hayata geçişle birlikte çevre üzerindeki egemenliği artan, ona biçim verme gücü artan insanın çevre etiği konusunda farklı noktalara ulaştığını söyleyebiliriz.
Çünkü önceleri avcı toplayıcı olan insan, doğada hazır olan şeyleri tüketen insan, zamanla doğaya hükmedebildikce doğal düzeni kendi yararına olumlu, çevre adına olumsuz şekilde kullanmaya başlamıştır.
Yine Geçmiş dönemlerde doğaya etkisi dar alanlarda ve bilinçsiz şekilde olan insan, süreçle ve özellikle endüstriyel devrim sonrası geniş alanlarda bilinçli şekilde bir erozyon başlatmıştır.
Elbette bu tür bilinçli bir çevresel kıyımın sonuçları da olacaktır, örneğin 1952'de Londra'da hava kirliliği sebebince 1 haftada 4000 kişi ölmüşür. Bu denli büyük bir olay, çevre sorunlarının ciddiyetini toplumlara tanıtan ilk örneklerden biridir.
Nitekim insanın çevreyi bir sorun haline getirdiğini fark etmesi çok yenidir. Hatta son 45-50 yıllık bir geçmişi vardır diyebiliriz. Çevre konusunun insanlık için bir sorun haline gelmesinin 3 temel sebebi bulunuyor;
1- çevreye zararı, çevresel nitelik bozulmasına sebep olan kişilerin, verdikleri zararı karşılamaması, hatta isteseler de karşılayamamasıdır. Sorun düzeltilmek istense dahi, zararını bir kişi, bedelini hemen tüm toplu çektiği için....
2- bu gezegende yani dünyada meydana gelen atıkların, başka gezegenlere gönderilememesi durumudur. Doğanın kaldırabileceği bir atık taşıma sınırı vardır. O sınır aşılınca dünya canlılarına büyük zararlar verilmektedir.
3- kıt kaynakların sonsuz ihtiyacları karşılamakta yetersiz kalması. Bu sebeple bazı türlerin yok olması.
2. ÇEVRE ETİĞİ.
Öncelikle etik kavramı üzerinde felsefe dünyasının uzlaştığı tek bir tanım yoktur. Felsefenin bir alt disiplini olan etik, kabaca ''doğruyu ve iyiyi, ne yapılması ya da ne yapılmaması'' gerektiği konusunu inceler.
Çevresel etik veya çevre etiği konusu da, insan ve çevre ilişkilerini düzenlemek açısından kullanılan bir felsefe alt disiplinidir diyebiliriz.
Çevre etiği, felsefede bir alt disiplin olarak ilk kez 1973'de yer almıştır. Bu dönemde yazılan iki makale bulunmaktadır;
(bkz:Peter singer) - (bkz:Animal liberation )
(bkz:Arne naess) ((bkz:inquiry dergisi)de yayınlanan makale)
Görüldüğü üzere Bu tür akademik çalışmaların başlaması ve ivme kazanmasıyla çevre etiği hususunda yep yeni kapılar açılmaya başlanmıştır. Hatta son 20 yılda çevre etiği, biraz düzensiz de olsa gelişimini devam ettirmiştir. 1970'li yıllarınbaşlarında çevre felsefesi türünde çalışmalar da bu alanın ilk çalışmaları sayılmaktadır. Bu felsefenin temelini tahtada görmüş olduğunuz bazı bilimsel içerikli dergiler oluşurmaktadır;
-Çevre etikleri dergisi (amerika) -The Trumpeter(kanada)
Hatta çevre etiği konusu 20. Yy'da konuşulmadan önce, 19.yy'da Henry David tarafından Walden isimli eserinde dile getirilmiştir. Sanayileşmeyle birlikte gözü kararan insanın 1 metrelik demir yolu için yüzlerce ağacı kesmesini lanetleyen david, kendi yaptığı bir kulübede yaşar.
Bu örnekler bağlamında genel olarak çevre etiği, insanlar ile doğal çevre arasındaki ahlaki ilişkilerin sistemli olarak incelenmesidir. Ekosistemi oluşturan tüm varlıkların uyum ve işbirliği içinde var olabileceği bir yaşam etiğinin temelini oluşturmaktadır. çevre etiği ya da çevreci etikler olarak adlandırılabilecek etik kuramlar, 20.yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkmıştır.
etik düşünürleri çevre ile ilgili genel anlamda iki değer tanımlar. ilki, bir canlının ya da doğal nesnenin bize faydası olduğu için değerli olması. ikincisi, bir varlığın insana faydası olsun veya olmasın, kendine özgü bir değeri olması.
üç temel çevre etiği yaklaşımı bulunur;
1. (bkz:insan merkezci etik)
2. (bkz:canlı merkezci etik)
3. (bkz:çevre merkezci etik)
1. GİRİŞ.
İnsanlığın varoluşundan bugüne çevre ile ilişkileri çeşitli aşamalardan geçmiştir. Bu ilişki 18.yy'ın ortasına kadar olumlu ilerlemiştir. Yerleşik hayata geçişle birlikte çevre üzerindeki egemenliği artan, ona biçim verme gücü artan insanın çevre etiği konusunda farklı noktalara ulaştığını söyleyebiliriz.
Çünkü önceleri avcı toplayıcı olan insan, doğada hazır olan şeyleri tüketen insan, zamanla doğaya hükmedebildikce doğal düzeni kendi yararına olumlu, çevre adına olumsuz şekilde kullanmaya başlamıştır.
Yine Geçmiş dönemlerde doğaya etkisi dar alanlarda ve bilinçsiz şekilde olan insan, süreçle ve özellikle endüstriyel devrim sonrası geniş alanlarda bilinçli şekilde bir erozyon başlatmıştır.
Elbette bu tür bilinçli bir çevresel kıyımın sonuçları da olacaktır, örneğin 1952'de Londra'da hava kirliliği sebebince 1 haftada 4000 kişi ölmüşür. Bu denli büyük bir olay, çevre sorunlarının ciddiyetini toplumlara tanıtan ilk örneklerden biridir.
Nitekim insanın çevreyi bir sorun haline getirdiğini fark etmesi çok yenidir. Hatta son 45-50 yıllık bir geçmişi vardır diyebiliriz. Çevre konusunun insanlık için bir sorun haline gelmesinin 3 temel sebebi bulunuyor;
1- çevreye zararı, çevresel nitelik bozulmasına sebep olan kişilerin, verdikleri zararı karşılamaması, hatta isteseler de karşılayamamasıdır. Sorun düzeltilmek istense dahi, zararını bir kişi, bedelini hemen tüm toplu çektiği için....
2- bu gezegende yani dünyada meydana gelen atıkların, başka gezegenlere gönderilememesi durumudur. Doğanın kaldırabileceği bir atık taşıma sınırı vardır. O sınır aşılınca dünya canlılarına büyük zararlar verilmektedir.
3- kıt kaynakların sonsuz ihtiyacları karşılamakta yetersiz kalması. Bu sebeple bazı türlerin yok olması.
2. ÇEVRE ETİĞİ.
Öncelikle etik kavramı üzerinde felsefe dünyasının uzlaştığı tek bir tanım yoktur. Felsefenin bir alt disiplini olan etik, kabaca ''doğruyu ve iyiyi, ne yapılması ya da ne yapılmaması'' gerektiği konusunu inceler.
Çevresel etik veya çevre etiği konusu da, insan ve çevre ilişkilerini düzenlemek açısından kullanılan bir felsefe alt disiplinidir diyebiliriz.
Çevre etiği, felsefede bir alt disiplin olarak ilk kez 1973'de yer almıştır. Bu dönemde yazılan iki makale bulunmaktadır;
(bkz:Peter singer) - (bkz:Animal liberation )
(bkz:Arne naess) ((bkz:inquiry dergisi)de yayınlanan makale)
Görüldüğü üzere Bu tür akademik çalışmaların başlaması ve ivme kazanmasıyla çevre etiği hususunda yep yeni kapılar açılmaya başlanmıştır. Hatta son 20 yılda çevre etiği, biraz düzensiz de olsa gelişimini devam ettirmiştir. 1970'li yıllarınbaşlarında çevre felsefesi türünde çalışmalar da bu alanın ilk çalışmaları sayılmaktadır. Bu felsefenin temelini tahtada görmüş olduğunuz bazı bilimsel içerikli dergiler oluşurmaktadır;
-Çevre etikleri dergisi (amerika) -The Trumpeter(kanada)
Hatta çevre etiği konusu 20. Yy'da konuşulmadan önce, 19.yy'da Henry David tarafından Walden isimli eserinde dile getirilmiştir. Sanayileşmeyle birlikte gözü kararan insanın 1 metrelik demir yolu için yüzlerce ağacı kesmesini lanetleyen david, kendi yaptığı bir kulübede yaşar.
Bu örnekler bağlamında genel olarak çevre etiği, insanlar ile doğal çevre arasındaki ahlaki ilişkilerin sistemli olarak incelenmesidir. Ekosistemi oluşturan tüm varlıkların uyum ve işbirliği içinde var olabileceği bir yaşam etiğinin temelini oluşturmaktadır. çevre etiği ya da çevreci etikler olarak adlandırılabilecek etik kuramlar, 20.yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkmıştır.
etik düşünürleri çevre ile ilgili genel anlamda iki değer tanımlar. ilki, bir canlının ya da doğal nesnenin bize faydası olduğu için değerli olması. ikincisi, bir varlığın insana faydası olsun veya olmasın, kendine özgü bir değeri olması.
üç temel çevre etiği yaklaşımı bulunur;
1. (bkz:insan merkezci etik)
2. (bkz:canlı merkezci etik)
3. (bkz:çevre merkezci etik)
hayatta kendine yapabileceği en büyük ''iyilik'' evine modem taktırmak olan insanların yakalandığı hastalık. ''bırakır mısın kolumu ya, o konu hakkında da yazacağım.'' diye dolanıyor insanlar. kanser gibi yayılmışlar hatta, sokaklara leblebi gibi serpilmişler. internete de hakeza.
bir şeyi de bilmeyin be, bir konuda da yorum yapmayın içini, arkasını bilmeden.
(bkz:beyni yok fikri var)
bir şeyi de bilmeyin be, bir konuda da yorum yapmayın içini, arkasını bilmeden.
(bkz:beyni yok fikri var)
imdb puanı 8/10 olan bir filme konu olabilecek durumdur. korku, gerilim kategorisinde yer alır.