confessions

putintin

1. nesil Yazar - Lamba cini

  1. toplam entry 390
  2. takipçi 11
  3. puan 10039

pain

lonely samurai
Naruto Shippudendeki düşman karakterlerden biri, kendisi Akatsuki'nin iki numaralı üyesi ve üç kurucu üyeden birisidir. Soyadı Uzumaki'dir, asıl adı da Nagato'dur. Naruto'nun soyundandır, Rinnegan'a sahiptir. Narutoyla olan dövüşünden sonra ölmüştür. Ustası Naruto'yu eğiten Jiraiya'dır.

iftarlık gazoz

rübab-ı şikeste
2016 yapımı dram komedi filmi olarak geçse de sadece ilk defa izleyen insan için dram ve komedi filmidir 2. Ve daha çok izleyen insanlar için sadece dram filmidir Abi şu filmi Her izlediğimde olacakları biliyor olduğumdan artık sürekli Ağlama hissi uyanıyor.

soğuk vurması

princess
karasal iklim belası.

üç yıldır istanbul'dayım ama ilk defa bu kış ellerim tüm esmerliğime rağmen görünür bir şekilde çatlayıp kanadı.

dertliyim... ayyaş olduğum için içip içip dertlerimi yazıyorum. affedin beni, ,beyninizi meşgul ediyorum.

palu ailesi

ontolojik sancilarimin merhemi
Ortada büyük bir dram var fakat bunu netflix ile karikatürize etmek nasıl bir aklın ürünüdür anlamış değilim. Ne zaman bu kadar acımasızca ortada bir kaç cinayet; çocuk istismarı, tecavüz ve işkencenin olduğu bir vakayla dalga geçmeye başladınız yahu! Yazık.

felsefede aşk

ontolojik sancilarimin merhemi
arthur schopenhauera göre; bütün aşklar, istedikleri kadar uçarı, tensellikten, dünyevilikten uzak ayakları yerden kesik görünsünler, sadece cinsel dürtüde temellenirler. evet, hatta bu aşıklık hali sadece daha yakından belirlenmiş, daha özelleşmiş, hatta sözcüğün en dar anlamıyla bireysellemiş cinsel dürtüdür. iki sevenin birbirine gittikçe artan eğilimleri bile bunların meydana getirebilecekleri ve getirmeyi arzu ettikleri bu yeni bireyin yaşama isteğidir.hatta daha onların özlem dolu bakışlarının buluşması esnasında bile bu bireyin yeni hayatı uyanır ve ahenkli, bileşimi iyi oluşturulmuş gelecekteki bir birey olarak varlığını duyurur. sevenler gerçek bir birleşme ve kaynaşma yoluyla bundan böyle sadece bu tek varlık olarak yaşamayı sürdürmek için tek bir varlık olmanın özlemini duyarlar ve bu özlem sonunda içinde her ikisinin de kalıtımsal özelliklerinin kaynaştığı ve birleştiği o tek varlıkta yaşama devam etmeleriyle gerçekleşir.
yani özet; ruhun vücut bulduğu yerde diyor aşk. pardon! ruhun ruhu bulduğu yer..

slime

monster degree
Tutkal, boraks ve suyun karıştırılmasıyla elde edilen bir çeşit eğlence hamuru, günümüzün yeni çılgınlığı.

Çok yumuşak, sümüksü bir yapısı var. Sözcüğün türkçe karşılığı da 'sümüksü madde' zaten. Yapışmadığı için çocukların ev eşyalarına zarar vermeden pıtış pıtış oynamasına olanak tanıyor.


zenginsozluk.com/foto

moderatörler savaşı

ontolojik sancilarimin merhemi
böyle bir şey olamaz zira şimdi fark ettim de, Sözlük yine tek moderatöre düşmüş. İşin ilginç yanı diğer moderatörün, artık moderatör olmadığını anlaması biraz uzun sürebiliyor. Neden ? Çünkü moderatörlükten atıldığını o da bilmiyor. Sebep ? Yok. Kendi kendilerine ünvAn verilip/alınabilen bir yer mi burası ? Nerede kaldı; yazarlarımız bizim için değerlidir, önemlidir, onlar olmadan buranın bir değeri yok cümlelerinin hükmü ? kararlar tekelden alınıp verilebilir de, bu nezaketsiz davranmalarını gerektirmez.

keskin nisanci

ontolojik sancilarimin merhemi
durduk yere yazarın birisi yazılarımın altında bitip ne söylersem tersini söyleyip yeri geldi yalancılıkla yeri geldi düşüncesizlikle suçladı. yeri geldi beğendiğim şey üzerinden çıkarımlar yaptı. bu yazara özelden meseleyi sorunca bilmemezlikten duymamazlıktan geldi. tepkimi dile getirince bir de mahkemeyle falan tehdit etti. yazdığım yazıdan, yaptığım paylaşımdan soğuyacak noktaya geldim. kadim bir arkadaşım dışında kankam diyebileceğim kimse yok, kimseyi yönlendirdiğim istekte bulunduğum yok. buna rağmen insanlar haklı olarak beni savununca ne olduysa bir şey oldu bu yazara. tüm sorunu ben çıkarıyorum gibi karşı tarafı destekledi, beni savunan kişiye gidip nickaltı yazdı. şimdi de sorunu çıkaran kişinin girileri dibinde bitip aleyhime çalışıyor ve beni huzursuzluk çıkarmakla suçluyor.



anlaşılan sadece yazmak ve paylaşmakla mutlu olamayan insanlar var burada ve kendi mutsuzluklarının bedelini emek veren insanlardan çıkarmaya çalışıyorlar. edepten anlamıyorsunuz, nezaketten anlamıyorsunuz, seviyenize göre karşılık bulunca çamur gibi insanların mahremlerine laf atıyor ya da atana omuz veriyorsunuz. tanımlayacak kelime bulamıyorum..

ontolojik sancilarimin merhemi

mia
kadınların bu denli büyük düşünebilmesini çekemeyenlerce saldırıya uğramış yazardır.

hatırlatmak isterim ki bu sözlük, diğer yazarları eleştirmek üzere açılan bir platform değildir, amacı da bu olmadı. bilgi yaymak ve bilgilenmek amacından sapanları cezalandırmaktan yanayım ve bunu da desteklerim. kelime kirliliğine lüzum yok!

ayrıca kadınlara tanınan pozitif ayrımcılığı hor görenleri, onu kendi amelleri için kullandığını düşünenlerini de kınıyorum. sizi gidi çakma ilericiler...

oylama

ontolojik sancilarimin merhemi
Neyse ki Bazılarının gereksiz artı oya boğulduğunu düşünen insanların, azınlığını oluşturduğu sistem. 650 girim arasında bir tane bile gereksiz artı oy aldığımı düşünmüyorum. Hepsi emek verilmiş, çıtası çok yüksek tanımlar. Onaylamak ve anlamak için bir kaç kez okumak kafi. Eksi çığırtkanlığı da ayrı bir mesele. Eksici ne demek istediğimi anlıyor. Tasası neden üçüncü. Kişilere düşünüyor ? Kaos kaos kaos.. sürükleniyoruz diye ortalığa düşüp üç öğün kendisinden beslenmekte deli tutarsızlığı. İnsan alıştığı şey oluyor. X yerde şikayet ettiğin ne varsa, ettiğinin karşılığı olup çıkıyorsun. Sonrası yalnızlık. Ona buna rererö..

oylama

keskin nisanci
BAZI YAZARLARIN YAZILARI HİÇ YOKMUŞ GİBİ HİÇ YA Da az oy alıyor ama kimse bunu dert etmiyor ama bazıları gereksiz yere artı oylara boğulurken aldıkları tek bir eksi oy dert oluyor. neyse ya bana ne ben zaten eksi oy kullanan biri değilim, kim ne yapıyorsa yapsın.

sevmek

ontolojik sancilarimin merhemi
Cesur bir insanın sahipleneceği türden bir şey. Fakat Korkusuz ve koşulsuzca Sevmek, Kahraman olmayı gerektirir.


"... bir olasılık dalgası gibi kıyılarımı okşayarak hep var olmasına izin vermeyi, onu önüme bir dalgakıran çekip yıkıcı doğasından uzaklaştırmaya tercih ediyorum. sevmiş bir insanın kaybedecek hiçbir şeyi olmadığı söylenir; halbuki bu duygu durumunu yitirmemek adına asıl herkes uyurken o uyanık kalmalıdır. ben ciğerlerimde onu solurken, kalbimde onu yoğururken dilime gelerek niteliğini kaybeden şey, sevmenin de ötesinde bir tür yıkımı çağrıştırıyor. sevmenin bir adım ötesi; o delice sıçrayışın hedefi, tadını her saniye unutup tekrar hatırladığım bir karanlık ..."

makyaj

ontolojik sancilarimin merhemi
bazı "ilkel" kabilelerde makyaj, yüzün karakteristiklerini belirleyen organları vurgulamak adına değil; tamamen dayatmacı bir simetriyle varlık bulur. kabilelerdeki insanların gözleri, burunları ve dudakları, makyajın desenleri arasında fark edilemez hale gelir.


keza, bir tür panter de baş döndürücü kokusuyla diğer bazı hayvanları avlar. aynı koku sayesinde ayırt edilir ve kendi avcıları tarafından avlanır. kokunun ardında duran panteri kimse göremez; tıpkı makyajın ardındaki kadını da baştan çıkamamış kimsenin göremeyeceği gibi. bir anlamda sihir, gizlenmiş olanda gizleniyor.

zengin sözlük yazarlarının hissettikleri

ontolojik sancilarimin merhemi
Susmak.. hissettiğim ve istediğim şey bu. Ama ısrarla, ısrarla ve ısrarla kutuyu açtırmanın derdinde. flu sebeplerden dolayı, insan, susmuş bir aziz gibi susakaldığında yiyebileceği en olası yafta, "ruh hastası"dır (şarkıların da favori deyişidir, "susma"). halbuki, bir işkence biçimi de değildir susmak; sorgudaki sanık, susarak kimseye işkence edemez, aksine, ona pek yakışan ketumluğu dolayısıyla, kendisine işkence edilir.

ne var ki, o hastalıklı ketumlukta, kilitli kutunun anahtarı da hep kendi içinde durur.

zengin sözlük yazarlarının hissettikleri

olacak o kadar
ah düştüm yine yollara lakin bu sefer hayırlı bi' iş için. yok yok yine ben değilim bu hayırlı işin öznesi. canım kardeşim evleniyor.

ben ise yine 6-7 saatlik bir yolda sadece 5-6 hanenin olduğu köylerden, kasabalardan geçerken bu kadar ıssız yerlerde insanlar nasıl yaşıyor? gün içinde neye kızıp neye sevinirler? gibi esasında cevabı çok basit soruları, dolambaçlı bi' şekilde düşünüp anlamaya çalışıyorum.

ne hissettiğim hususuna gelirsek, hayat cidden çok ciddi, bir o kadarda basit bir müessese gibime geliyor. bi' orta yolu tutturamadim hissiyatı, aldı başını gidiyor.

geceye bir şiir bırak

ontolojik sancilarimin merhemi
ve her şey hızla yetişti sonra
sarı bir günün kahverengi yarınına.

yıkılmış bir ağacın üstünde yıllarca oturdum da gözleri avına benzeyen bir avcıydım sanki
ağaç da çürümüş zaten
kazımış, oymuş bir yerlerinden gelip geçen onu ağaç mı, içi yıllarla dolu bir kutu mu
çözmek için mi acaba içlerindeki bir gizi
–gizi mi, bir giz gereksinmesini mi-
yoklamışlar orasından burasından
kim bilir.

ekpe udoh

olacak o kadar
utah jazz'a imza atmış ve önümüzdeki sezon nba'de boy gösterecek.

beşiktaşlıyım lakin ekpe'nin gitmesine cidden üzüldüm. büyük oyuncu olması dışında büyük bir karakterdi. tek avuntum, 4-5 maç canlı kanlı kendisini parkede izleyebilmek oldu.

takipçisiyiz. yolu açık olsundur.

çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne

keskin nisanci
11 temmuz 1995 yılında gerçekleşen srebnenitsa katliamında hayatın kaybeden 4 yaşındaki bir çocuğun, ölmeden birkaç önce annesine söylediği iddia edilen söz.

insan olup da bu söze kayıtsız kalabilen olmaz herhalde. bir örnek de Suriye'de vardı, küçük bir çocuk fotoğrafını çekmeye çalışan gazetecinin elindeki fotoğraf makinesini silah zannedip ellerini havaya kaldırıp ağladığı fotoğraf da çocukların savaşa bakışının eşsiz bir örneği. savaşlara çocukların gözünden bakılabilse belki de bu kadar savaş olmaz.

boşluk doldurmak

ontolojik sancilarimin merhemi
dünyanın içinde yaşadığın ortam ve mekanın içinde bize sunulan ile kendi içindekiler arasında uyumu yakaladığımız zaman dolacaktır o boşluk. işin sırrı maddesel dünyaya bağlı olmamak da. madde sadece basit bir araç. o boşluğu mekan ve zaman içindeki madde ile dolduramazsın tatlım. elbette asıl olanı aradığın için yıpranacaksın. çevrende maskelerle dolaşılan sahte bir dünyadan sana gelen feedback'ler elbette doyurmayacak seni. insanlar aslında acayip derece açlar. birileri onlara kendilerini önemli hissettirsin diye n takla atıyorlar ya da savaşıyorlar. biliyorlar sahte olduğunu ama yine elde ettikleri ile avunuyorlar. düşünürsek elde ettiğimiz her şey sonlu ve dünya üzerinde. birbirine bağlı faktörlerin içinde var oluyor ya da eriyip gidiyor. sonuçta öleceğiz. modern insan işte bu açıdan zorlanıyor.

zengin itiraf

smmg
Küçükken annem ne zaman bakkala yollasa, bakkalcı teyze aldıklarımı poşetlerken sakız aşırırdım bir tane iki tane. Evimiz uzak değildi bakkala iki bina geçerdin gitmek için. Bakkaldan çıkıp diğer binanın önüne gelince aldığım Sakızı açar, atardım ağzıma. O kalan bir binayı öyle yavaş yürürdüm ki bizim binaya gelince Sakızın tadı kaçmış olurdu. Atıp sakızı eve öyle geçerdim. Ertesi günü dayanamaz bakkala geri giderdim sakız almıştım ben bu da parası diye.

ontolojik sancilarimin merhemi

ontolojik sancilarimin merhemi
ontolojin için varlığına anlam kazandırmanın çabası içinde harcanan düşüncelerin şimdiye kadar yeterince oyalamadı mı seni? ne kadar bencilce, kalabalığın içinde birey olma süsü verilmiş küçük tanrılığın? senden istenileni gerçekleştirmek için o kadar özveri harcarken kayboldun, ikonların ve sahte ilahların arasında. kendini pantheon'da görme ihtirasına yeniliyorsun, mümkün olduğunca bunu hatırla. bir anını bölsen bin parçaya, birine bile gücünün belki yeteceğini göremiyor musun? aklınla çok fazla övündün de düşüncelerini bile kontrolden aciz kalmış gücünü kabullenmen zor mu? çaresizliklerin arasında kalmış küçük oyunlara pençeni geçirecek gücün nerede?

tanım: bir yazar.

zengin sözlük yazarlarının karalama defteri

kaptonur
Vedaların ve umudun aynı anda yaşandığı bir günün kıstası;

Vedalar üzer insanı... her defasında çizik atar yüreklere ve insanın tek gerçek kimliği olan bakışlarına. Dönüp bakıldığında veda edilen şeylere bakışları biraz daha kısılır insanın, sonra biraz daha kısılır, biraz daha taki son nefesine veda ettiğinde tamamen kapanana kadar. Peki son nefese dek kısılan gözler nasıl görür bu dünyayı? İlkokulda öğretmenim bana "daha iyi görmek istiyorsan gözlerini kıs" demişti. O zamanlar anlamamıştım gözlerimi kısmıştım hemen ama kirpiklerimin karanlığını görmüştüm sadece. Şimdi ilkokul öğretmenimi daha iyi anlıyorum. Hayat vedalardaki göz kısılmalarıyla öğreniliyormuş. Her vedama dönüp baktığımda kısıyorum gözlerimi ve şu soruyu soruyorum kendime 'ben doğru bir insan oldum mu?'. Eğer bu sorunun cevabını insanların gözlerinde görüyorsanız 'evet ben doğru bir insanım' diyebilirsiniz kendinize çünkü veda tek taraflı değildir. Onların kısılmış olan gözlerindeki parıltıyı görürseniz işte siz yenilmez bir adamsınızdır artık. Şimdi bir çift göz var görmeye çalıştığım. içinde parlayan yıldızların olduğu ben de burdayım evrenindeyim dediği. Gidiyorum işte o gözlere doğru kim ne derse desin! bu sefer gözlerim biraz daha kısılmayacak!... evrenimdeki yıldızlardan diğer yıldızlara uçup "hani nerdesin?" Diye bağıracağım. Taki en parlak yıldızımı bulana kadar. İşte o zaman kendimi o yıldıza hapsedip 'ben artık burdayım hadi beraber son nefesimizi verelim' diyeceğim...

şiir

ontolojik sancilarimin merhemi
" bir şiirin anlamı ancak bir başka şiir olabilir."der. boccaccio'nun körleriyle onların içgüdülerine hitap eden şekiller, bloom'un, farkında olmaksızın birbirlerini karşılayan şiirlerine karşılık geliyor olabilir. ancak birbirlerini karşılayan şiirler nadiren insanlara benzerler. ya insan bir şiir kadar alçak gönüllü olamaz ya da bir şiirin eli kolu bağlı kalır, ölü bir sevgiden başka bir şeyi anlatamaz olur..