beşar esad

ooo
suriyenin diktatorudur. sirf abd karsiti diye kuzey koreyi aklamaya calisanlarla sirf radikal yobaz dincilerle mucadele ediyor diye esad gibi bir adami savunanlar arasinda fark goremiyorum sahsen. sosyal medyada yer alan sisirme kahramanlik hikayelerini okumayi birakip sadece vikipedideki basin ve insan haklari basliklarini okusak da yeter.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Beşşar_Esad
mislilac
Babası gibi acımasız, katil bir diktatördür. Babasının yaptığı katliamları örnek alarak yeni katliamlar yapmaktadır. Babadan oğula nesil diktatörlerdir.
ooo
ulkede basin adamin elinde, gazeteciler rejim dusmani ve abd yanlisi diye tutuklaniyor, escinseller ve kurtler ucuncu sinif, internet sansuru bizdekinden kat kat beter, akademisyenler dusman... bu solcularin diktatorluk algoritmasi so sekil. eger baski rejimi sag kapitalist burcuvaysa kotu ve derhal devrim olmali. eger baski rejimi bizsek bize karsi cikan herkes amariganin oyunu. yav he he.
putintin
Çıkarlarımız için Esad'la yeniden görüşmemiz gerek. Amerika'nın gazına gelip öso'ya destek verenler bu saatten sonra terör örgütü ypg'nin kazanımlarını görmezden gelemez. Esad, ypg'nin ilan edeceği federasyonu tanımayacaklarını beyan etmişti. Fedarasyon olacaksa tüm Suriye halkının onayı alınmadır gibi Türkiye'nin çıkarlarına uyan açıklamaları oldu.
hunyadi


bu görüntüleriyle resmen kendisini kıskandım. ülkesinde iç savaş var ama korumasız dışarı çıkabiliyor. ve halktan bir tepki görmüyor. sevilen lider olmak sanırım bunu gösterir ve ayrıca, suriye'de neler döndüğünü ve suriye'de kimin yanında bulunmamız gerektiğini gösteren bir video olmuş.
hak yeme hell yeah
Kafa kesen, öldürdüğü askerin kafasını kesip facebook'a koyan, cebinden telefonunu çıkarıp annesini arayarak oğlunu öldürdük diye dalga geçen orklarla savaşan Suriye Devlet Başkanı.
turuncu gemi
iktidara geldiği 2006 yılından beri tanırım iyi çocuktur. tanırım derken beraber bahis kuponu falan yapmışlığımız yok tabii ki. iktidarının ilk 4 senesinde antakya'da ikamet etmekteydim. sık sık ticari amaçlarla suriye'ye gidip geliyordum. halkının kendisine çok içten bir sevgisi vardı. basından da yaptığı reformları takip etmekteydim. gerçekten de bir normalleşme sürecine sokmuştu ülkesini. devletle iktidarla hiç işi olmayan bir gençti. londra'da kariyeri yüksek bir göz hekimiydi.

babasını da tanırdım esaslı bir diktatör olmasa iyi adamdı. hafızam beni yanıltmıyorsa 20 yıldan fazla suriye'yi yönetti. o zamanlar da suriye'ye gider gelirdim. eğitimden sağlığa bütün kamu hizmetleri bedavaydı. hayat sudan ucuzdu. su haliyle biraz pahalıydı. yani bizim ülkemizdeki kadardı diyim.
fakat demokrasi olarak korkunç bir yerdi. ilk suriye'ye gittiğim zaman oralı bir arkadaş bana şöyle demişti. ''abi seni tanırım siyaset konuşmadan duramazsın. fakat buralarda siyasetin ''s'sinden bahsetsen eline bir güneşli resim verirler atarlar hücreye. çok uzun yıllar güneşi sadece o resimden görürsün''
mossad'dan bile daha korkunç bir istihbarat örgütü olan muhaberat her yerdeydi. böyle bir ülkenin uzun yıllar iç karışıklık olmadan bugünlere gelmesi mucizeydi.

suriye iç savaşı başladığı günden beri fehim taştekin'den, hüsnü mahalli'ye kadar bütün o bölgeyi bilen insanlar esad'ın devrilemeyeceğini yazdı. zira arkasında gerçekten güçlü bir halk desteği vardı. şimdi diyebilirsiniz ki rusya olmasaydı nah kalırdı esad. fakat dikkatinizi çekerim ki rusya devleti, kaddafi'yi, tunus'un binali'sini, veya mübarek'in devrilme süreçlerinde hiç topa girmedi. putin tilkisi neyin nasıl olduğunu en baştan görerek o rasyoneliteyle esad'ın arkasında bugüne kadar durdu.