lozan antlaşması'na çamur atan fesli delilerin aklına uyan bazı aymazların içine battığı siyasi bataklık belirginleştikçe değeri daha da iyi anlaşılacak eski cumhurbaşkanı.
gericilik hakkında 15 nisan 1966 günü tbmm kürsüsünde söyledikleri de bu günlerimize ışık tutmuş adeta:
"İrtica kuvvetini hafif görmeyiniz. İrtica kuvvetine rüşvet vermeyiniz. İrticaın, bu memlekete getirdiği zararların daha büyüklerini getirmeye istidadı, kudreti vardır. İrtica size masum bir adam şeklinde gelir, irtica size büyük bir gazete şeklinde fesat yuvası olarak gelir, irtica milletvekili olarak kürsüye çıkar, "İşte Son Peygamberiniz" diye hitabetmek cesaretini bulur. (CHP sıralarından alkışlar)
Muhterem arkadaşlarım, bizim yakamızı köprü üzerinde Saidi Nursi'nin, o zamanki adı ile Saidi Kürdi'nin mensup olduğu tarikatın piri Derviş Vahdeti'nin müritleri yakaladılar, müslüman mısın, gavur musun? Bununla bu memleketi uçuruma kadar sevk ettiler. Derviş Vahdeti... Oradan geliyoruz biz.
Bugün yakamıza, son Peygamberdir, son Peygamberlik iddia ediyorsun, doğru mudur, müslüman mısın değil misin? Bununla siyasi hayatımız mücadeleye giriyor. Bu yanlış bir yoldur. Bu tehlikeli bir yoldur. Bu yolda gayret sarf eden iktidarlar, isyancılar çok zarar vermişlerdir, muvaffak olamamışlardır. Fakat bütün geçmiş irticaların içinde hiçbir zaman iktidara sahibolan insanların bir hürriyet devrinde irticaa sahip çıktıkları görülmemiştir. Bunu size yakıştırmıyorum. Bir milletvekilinizin burada çıkıp bir gazetenin maksatlı, ayıp, yanlış ve iftira olarak uydurduğu, Hürriyet Gazetesinin uydurduğu "son peygamber" sözünü burada istismar etmesini Adalet Partili arkadaşlarıma yakıştıramıyorum. Bunun sonu fenadır. İrticaa heves etmeyiniz. İrticai teşvik etmeyiniz, irticaı komünizmden daha az tehlikeli görmeyiniz. Hangisi daha tehlikelidir, onu zaman gösterecektir. (Adalet Partisi aralarından "ya öyle mi?" Sesleri)
"Biz Anayasanın dediği gibi vatandaşların hissiyatına, itikadına hürmet etmek yolunda siyasi hayatımızı bir ahenk içinde yürütmeye çalışalım. Benim ricam ve tavsiyem budur. (CHP sıralarından "bravo" sesleri ve alkışlar)"
gericilik hakkında 15 nisan 1966 günü tbmm kürsüsünde söyledikleri de bu günlerimize ışık tutmuş adeta:
"İrtica kuvvetini hafif görmeyiniz. İrtica kuvvetine rüşvet vermeyiniz. İrticaın, bu memlekete getirdiği zararların daha büyüklerini getirmeye istidadı, kudreti vardır. İrtica size masum bir adam şeklinde gelir, irtica size büyük bir gazete şeklinde fesat yuvası olarak gelir, irtica milletvekili olarak kürsüye çıkar, "İşte Son Peygamberiniz" diye hitabetmek cesaretini bulur. (CHP sıralarından alkışlar)
Muhterem arkadaşlarım, bizim yakamızı köprü üzerinde Saidi Nursi'nin, o zamanki adı ile Saidi Kürdi'nin mensup olduğu tarikatın piri Derviş Vahdeti'nin müritleri yakaladılar, müslüman mısın, gavur musun? Bununla bu memleketi uçuruma kadar sevk ettiler. Derviş Vahdeti... Oradan geliyoruz biz.
Bugün yakamıza, son Peygamberdir, son Peygamberlik iddia ediyorsun, doğru mudur, müslüman mısın değil misin? Bununla siyasi hayatımız mücadeleye giriyor. Bu yanlış bir yoldur. Bu tehlikeli bir yoldur. Bu yolda gayret sarf eden iktidarlar, isyancılar çok zarar vermişlerdir, muvaffak olamamışlardır. Fakat bütün geçmiş irticaların içinde hiçbir zaman iktidara sahibolan insanların bir hürriyet devrinde irticaa sahip çıktıkları görülmemiştir. Bunu size yakıştırmıyorum. Bir milletvekilinizin burada çıkıp bir gazetenin maksatlı, ayıp, yanlış ve iftira olarak uydurduğu, Hürriyet Gazetesinin uydurduğu "son peygamber" sözünü burada istismar etmesini Adalet Partili arkadaşlarıma yakıştıramıyorum. Bunun sonu fenadır. İrticaa heves etmeyiniz. İrticai teşvik etmeyiniz, irticaı komünizmden daha az tehlikeli görmeyiniz. Hangisi daha tehlikelidir, onu zaman gösterecektir. (Adalet Partisi aralarından "ya öyle mi?" Sesleri)
"Biz Anayasanın dediği gibi vatandaşların hissiyatına, itikadına hürmet etmek yolunda siyasi hayatımızı bir ahenk içinde yürütmeye çalışalım. Benim ricam ve tavsiyem budur. (CHP sıralarından "bravo" sesleri ve alkışlar)"