sahiplenmek

Birini ya da bir şeyi himayeye alıp koruma sorumluluğu hissetmek.

Aynı zamanda yapılan işi en iyi şekilde yapabilmek için çaba sarf etmek, herhangi bir maddi karşılık alamayacak olsa bile sırf kendi manevi tatmini için canını dişine takmak gibi bir anlamı da var ki tadından yenmez. İşlerini sahipleniyor olmanın ateşi gözlerinden fışkıran birileriyle tesadüf etmek gibisi yok.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutara...

alıntı

https://canyucel.org/baglanmayacaksin-bir-seye-oyle-koru-korune.html