confessions

avni

1. nesil Yazar - güven verici

  1. toplam entry 2211
  2. takipçi 35
  3. puan 56887

cengiz han

avni
hakkında kitaplar yazılıp, filmler çevrilmesi ve tarihe adını "tahtını kan üstüne kuran kağan" olarak yazdırması bi tarafa da türk olarak lanse edilmesi abesle iştigal. he oldu cancağazım kızılderiler de türk soyundan.
şimdilerde türklükten çıkarıldı mı ya da men edildi mi bilmiyorum gerçi. bir zamanlar şanlı şerefli 100 türk büyüğü kitaplarında adı mutlaka geçerdi.

komünizm ve sosyalizm

avni
orijinali "you have two cows" olan malum espriye konudur.
sosyalizm - "iki ineğiniz varsa, devlet birini alır başkasına verir"
komünizm - "iki ineğiniz varsa, devlet ikisini de alır size süt verir"
zengin sözlük ne yapar derseniz ismine uygun olarak "denemek için size iki inek daha verir" diyesim geliyor.

bitmek tükenmek bilmeyen soba edebiyatı

avni
evveliyatı fi tarihine dayanan sobalı evde büyüyen çocuk bu edebiyatın öncülerinden. lakin benim anlayamadığım velet sayılabileceklerin bu edebiyattan nemalanmaya çalışmaları. sene olmuş 2017 adam yol yapmış, köprü yapmış, alamanların, fransızların kıskandığı japonların gıpta ettiği, müreffeh türkiye yaratmış hala daha fakir edebiyatı yapmak çok ayıp. sanki fakirsiniz. olmuyor yani.

rakı içen kadın edebiyatı

avni
mesela şöyle olabiliyor hatta oldu bile.

rakıyı severiz
kadınları zaten severiz
ama rakı içen kadını daha çok severiz
hele ol kadın bizimle rakı içiyorsa.
sevmek ne kelime taparız.
zira biliriz ki;
bizimle içen kadının kalbiinde bizim için zilyon metre kare yer vardır.

başörtüsü

avni
aşık mahzuni şerif şiiri

anam da giyerdi baş örtüsünü
ele güne açmak için giymedi
allah'a inandı dini bütündü
amma hak'tan kaçmak için giymedi

beyaz saçı serin serin tarardı
bilirdi örtünmek neye yarardı
edebiyle siyah poşu sarardı
vaşington'a uçmak için giymedi

anlardı iffeti korumaz örtü
içine yansımış böyle bir dürtü
ne kur'an'nın ne de kafirin şartı
fiyakalar satmak için giymedi

iman örtülmezdi bunu bilirdi
gene de tarladan örtük gelirdi
güzellere bayılırdı ölürdü
gizli gizli göçmek için giyinmedi

gençliğinde al yeşildi yazması
bir de elinde kürek ile kazması
''kötü'' derdi ''kapalının azması''
hak'ka paha biçmek için giymedi

adı: ''döndü'' idi, ama dönmedi
doksan yıldır ışıkları sönmedi
başında yazmadan hiç utanmadı
istiklalden geçmek için giymedi

ak sütünü içtim ben o gelinin
ekmeğini yedim çatlak elinin
yakasından tutup dünya dölünün
ahirete geçmek için giymedi

anamdır yazmalı, bugünde dünde
bu kutsal yazgıdır mahzuni sende
cumhuriyet kuran, meclis içinde
bir şeytanı seçme için giymedi.

makaraları koyvermek

avni
istemsizce ama içtenlikle gülmek. öyle ki tutamaz insan kendini gözlerinden yaş gelinceye kadar güler.
kısacası gülmek eyleminin nadide hallerinden biri.
en sonuncusunu hatırlayınca hüzünlenir insan bu da ayrı bir mevzu.

zevzek

avni
boş atıp dolu tutmaya çalışanlara yakıştırılan sıfat.
hasılı bildiğin boşboğaz

gerisi aşık mahsuni şerif'ten geliyor.

"bir elinde kadeh var nerden gelirsin canım
içip de ağlamayı derman bilirsin canım
dünya fani bahçedir birgün ölürsün canım

adam olamadın gitti zevzek
beni bilemedin gitti zevzek

yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen canım eli ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin
yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen canım halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin

hele bak şu aynaya yüzün yüze benzer mi
ta sabahtan uyumuş gözün göze benzer mi
vay o boyun devrilsin özün bize benzer mi

adam olamadın gitti zevzek
beni bilemedin gitti zevzek

yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen hey dost halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin
yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen hey can halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin

mahsuni bu haliyle nereye vardın canım
sen bu ele gelmeden nerde yatardın canım
belinde barabellom kimi kurtardın canım

adam olamadın gitti zevzek
beni bilemedin gitti zevzek

yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen canım halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin
yürü be yürü be yürü be yürü be adam değilsin
kendini bilmeyen canım halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin
yürü be yürü be yürü be yürü be insan değilsin
kendini bilmeyen canım halkı ne bilsin
halkı halkı halkı halkı hakkı ne bilsin
yürü be yürü be yürü be yürü be adam değilsin"

onnik

avni
devekuşu kabare'nin oyunu beyoğlu beyoğlu'ndaki onnik abi zannettim bir an. kimbilir belki de odur.
adet üzre keyifli ve daimi paylaşımlar temennisiyle.

nazım hikmet ran

avni
davet şiiri tek başına onu tanımlamaya yeter diyor onu ve şiirlerini analiz edenler. sevmeyenlerinin bile takdir ettiği o kadar güzel şiirler yazmıştır ki hakkında kelam edenlerin çoğu "şairliği için ne söylesek eksik kalır" demekten kendilerini alamazlar.

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...

seviyorum seni

avni
nazım hikmet ran şiiri.

seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
ağır posta paketini -neyin nesi belirsiz-
telaşlı sevinçli kuşkulu açar gibi
seviyorum seni
denizi uçakla ilk defa geçer gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan birşeyler gibi
seviyorum seni
"yaşıyoruz çok şükür!" der gibi..

nemlendirici kullanan ebu leheb

avni
iki kelam etmişliğim yok hiçbir şekilde de tanımam etmem. sadece yazdıklarını hüseyin nihal atsız ile karşılaştırdım ve üslubu konusunda görüş bildirdim.
müslümanlığı tatlısu müslümanlarından çok daha iyi bildiği su götürmez bir gerçek. aynen hüseyin nihal atsız gibi. dini akideleri duyduklarından ibaret olduğundan şahsına laf yetişmekten aciz olanların kişisel saldırıyı seçmelerini yadırgamıyorum doğrusu . dini eleştirenlere karşı sıradan din savunucularının bin yıllardır yapabildikleri tek şey bu. hangi din olursa olsun eleştirenlerin katli vaciptir, aforoz edimeleri gerekir. vs. vs. tarih bunun yaşanmış örnekleriyle dolu.

ayrıca küfür etmek illaki kem söz kullanmakla veya sarf etmekle olmaz.

nemlendirici kullanan ebu leheb

avni
tarzını ziyadesiyle hüseyin nihal atsız'a benzettiğim zengin sözlük yazarı.
işte atsız'ın kaleminden süzülenler:
Tanrı insan idraki dışındadır. Kur'an, Muhammed'in talimatıdır. Bunun birçok delilleri vardır. Bir tanesi birçok yerinde aya, güneşe, fecre, atların köpüren ağızlarına yemin ve and verilmesidir. Yemini kim eder? İnsan eder ve kendisinden daha üstün bir varlığın adına eder, Tanrı yemin eder mi? Tanrı'dan daha üstün bir varlık olmadığına göre kendi yarattığı aya, güneşe neden yemin etsin? Görülüyor ki bu yeminler Muhammed'in gönlünden ve beyninden doğmadır ve hatta Araplar arasında İslamiyetten önceki zamanların usul ve adabınca edilmektedir.
Yobazlık Bir Fikir Müstehasesidir - ÖTÜKEN, 1970, Sayı: 11 )

"Kur'an "âlemlerin sahibi olan Tanrı'ya hamdederim" diye başlamaktadır. Belli ki bu söz de Muhammed'indir. Çünkü Tanrı, kendi kendisine hamdetmez. Müfessirler her ne kadar Tanrı "böyle diyin" demek istemiştir yolunda tevillere geçmişlerse de Kur'anın sonundaki küçük sürelerde olduğu gibi, sürenin başına bir "söyle, de ki" hitabını eklemeyi Tanrı düşünmez miydi?"
Yobazlık Bir Fikir Müstehasesidir - ÖTÜKEN, 1970, Sayı: 11
Fakat ey Türk Gençliği, sana soruyorum: Sen Arap Muhammedin mezarını artık bıraktıktan sonra senin Kâbe'n Çanakkale, Sakarya ve Dumlupınar değil midir?
Çanakkale Savaşı - ATSIZ MECMUA, 1932, Sayı: 17)

ırkçılığı ile bilinen atsızı sevip sevmemek ayrı bir konu lakin müslümanlık konusundaki tespitleri benim diyen ateistlere bile şapka çıkarttırır. aynen kendini türkçü sayan tatlısu milliyetçilerinin ağzını açık bıraktığı gibi.

hasılı tespitleri yerinde ve dayanaklıdır üslup konusunda ise karşısındaki neyse ona uyuyor kanısındayım.

adem

avni
isevilikteki karşılığı adam.
RAB Tanrı Adam'a,'Karının sözünü dinlediğin ve sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi' dedi, 'yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın. Toprak sana diken ve çalı verecek, yaban otu yiyeceksin. Toprağa dönünceye dek, ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.'” (Yaratılış 3:14-19)
78 /