avni

göçmen vatandaşlarımızın lehçesinde hayran gönüllü olarak geçer. yalan da değil hani. zira şıpsevdi anlamına da geliyor, gördüğüne aşık görmediğine bulaşık misali.

bazı zengin sözlük kullanıcılarının profilllerinde yazan ibare.
içinde airlines geçince, illaki uçmakla uçakla alakalı diye düşünüyor insan.

az önce iki profilde rastladığım sözlük jargonu biçimiyle:

(bkz:1. nesil zengin airlines)

2 temmuz 1993'te sivas madımak oteli katliamında devletin zamanında müdahale edememesini savunan dönemin cumhurbaşkanı. "Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz" diyerek ilgilileri uyarması adeta ilgili devlet kurumlarının elini kolunu bağlamıştır. Yaşananları, " Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş.." şeklinde yorumlaması olaydan en az yobazlar kadar sorumlu olduğuna delalettir. olaya müdahalenin gecikmesi can kayıplarının artışında ve yobazların daha da cesaretlenmesinde en önemli etkendir. zira ne dönemin başbakanı tansu çiller ne de başbakan yardımcısı erdal inönü ekstra bir girişimde bulunamamıştır. hasılı onun açıklamalarını müteakip dönemin sivas valisinin tüm yardım çağrıları yanıtsız kalmıştır.

kelime anlamı üçleme, üçgen olan arapça sözcük aynı zamanda hristiyanlığın temeli olan üçlü birlik kavramınında adı.

eski dilde üçgen. ayrıca üçlü, üçleme anlamına da gelir.
teslis ve selase ile de kökdeşdir

(bkz:ezcümle)

24 yıl önce bugün sivas madımak otelinde muhlis akarsu, behçet aysan, asım bezirci, asaf koçak, hasret gültekin ve şimdi adı aklıma gelmeyen 37 kişiyle birlikte yobazların çıkardığı yangının dumanıyla boğularak ölen usta şair.
iki kelimeye, üç satıra dünyaları sığdıran üslubu daima hafızalarda.

"yaşamak görevdir yangın yerinde
yaşamak insan kalarak.."

bana göre hak yolu varken bok yolunu seçmek. haramdı, boktu, püsürdü falan feşmekan bir yana. acıdan zevk alabilenlerin işi gibime geliyor.
(bkz:acıdan zevk almak)

(bkz:ehonomi çoh eyi)

açmaz veyahut çıkmazı net bir şekilde ifade eden harika deyimimiz.
kadim bir halk ozanımız da şöyle demiş: sevsem öldürürler sevmesem öldüm. aynen öyle.

ikilem. bildiğin aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ya da iki ucu boklu değnek durumu.

illaki iki tarafı vardır platonik dahi olsa.
(bkz:maşuk)
(bkz:maşuka)

orhan veli kanık ve oktay rifat ile çıkardıkları garip adlı eserden ilham alan şiir akımının öncülüğünü yapmış, şairliği kelimelerden altın çıkarmak olarak tanımlayan, eserleri birçok dile çevrilerek uluslararası başarı yakalayan mitolojiye olan ilgisiyle tanınan türk şairlerden.

işlek fiillerden biri.
mesela:
sıvı hatta bazen katı halden gaz haline geçmek.
bir cismin genellikle rüzgar yardımıyla havalanarak yer değiştirmesi.
keyif verici maddelerin verdiği hazzı yaşamak.
öldükten sonra ruhun arşa yükselmesi.
çok hızlı hareket etmek.
ortadan kaybolmak.
aklıma gelen diğer anlamlarından bazıları.

aslen rumca veya yunanca imiş.
"na to kefari, na to mermari"
eskiden öğretmenler çok kullanırdı. konu anlatılıp sınıfta mal mal bakanlar çoğunlukta olunca "ne bakıyorsunuz tren miyim ben" der gibi.
öküzü çok iyi açıklıyan bir deyim bence de.

aydın ve muhalifleri susturmak, sindirmek, korkutmak için aralarında devletin de bulunduğu gerici unsurlarca planlanıp tezgahlanan elim olay.
sivas'ta yakılanlar bin yıllardır zaten yakılıyor ki büyük usta "sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" dizeleriyle bu gerçeği tüm yalınlığı ile özetlemiştir.

bir şiir akımı.
(bkz:orhan veli kanık)
(bkz:oktay rifat)
(bkz:melih cevdet anday)

(bkz:memleket nere)

(bkz:dermatit)

insan dahil tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmek, nesillerini devam ettirebilmek, daha elverişli koşullarda yaşayabilmek gibi nedenlerle doğal olarak sahip oldukları güdü. zira gen bencildir.
aman diyim aşırısı olan benmerkezcilikle karıştırmayalım ve kıyaslamayalım

gülümseme manasına gelen arapça sözcük.
(bkz:mütebessim)

illaki samimi olanı muteberdir. bazı insanlara ziyadesiyle yakışırken, bazılarında at yarrağına konmuş kelebek misalidir.
(bkz:tebessüm)

gülmek fiilinin emir kipi.
"bir gül bir güldür, bir güldür bir gül."

fransızca: gül.