gezegeni ilginç kılan ise; bu gezegenin biri orta ve biri küçük boyutlu olan iki yıldız etrafında dönmesidir. yani atmosferinden dışarı bakıldığında iki yıldız görünmektedir...
bu özelliklerine rağmen gezegen, evrendeki en soğuk gezegenlerden biridir. kendisine en yakın yıldıza 104 milyon kilometre uzaklıkta olduğu için atmosferinde sıvı su bulunması imkansızdır. zenginsozluk.com/foto
Yıl olmuş 2019 hâlâ eşcinselliğin yönelim olduğunu anlayamadı bu zombiler. Sanki biz seks hormonlarımız aktif hale gelince kadından mı etkilensem, erkekten mi diye sorduk kendimize. Doğam beni nasıl kadına yönelttiyse, aynı şekilde bu arkadaşları da hemcinslerine yöneltmiş.
Eşcinsellik; Doğanın nüfus dengeleme araçlarından biridir. Hayvanların bütün Türlerinde ve bazı bitki türlerinde görülür. Ama koca hayvanlar aleminden sadece homo sapiens buna gizli servis oyunu der. Güya sapiensin kelime anlamı 'düşünebilen'.
618-628 yılları arasında batı göktürk kağanlığı'nı yönetmiş kağan.
sasaniler ile girdiği mücadeleki acımasızlığı ile ün salmıştır. o zamanki adıyla kariyye, şimdiki adıyla derbet olan şehirde yaşananlar şöyle aktarılmıştır:
''Türkler, denizdeki dalgalar gibi bir anda kariye'ye girdiler ve önlerine çıkan her şeyi yok ettiler. şehirde terör estiren saldırganlar çirkin, gözleri çekik ve kapaksızdı. önce şehre doğru okçuların okları yağdı, sonraysa şehrin cadde ve sokaklarında önlerine çıkan herkesi vahşi bir kurt gibi katlettiler. hatta katledilen annelerine sarılan çocuklara bile acımadılar."
1817 yılında yazdığı “an essay on the shaking palsy” (“titremeli felç üzerine bir deneme”) adlı bir kitapçıkta tanımladığı sinir sistemi hastalığı bugün onun adıyla parkinson hastalığı olarak anılır.
kütlesinin 0.28 elektronvolttan fazla olamayan, tamamen yüksüz atomaltı parçacıklardır.
süpernova patlamaları bilinen en büyü nötrino kaynaklarıdır.
dünya üzerinde her cm2 alana her saniyede 60milyar kadar nötrino düşmektedir. ve nötrinolar öyle hızlıdır ki istisnasız her şeyin içinden geçebilirler.
gözlemlenebilen evrende keşfedilmiş en büyük 8. yıldız olan kırmızı hiperdev.
büyük köpek takımyıldızı'nda bulunan bu yıldızın, dünya'ya olan uzaklığı 4.890 ışık yılıdır.
1000 km hızla giden bir uçakla çevresinde tam bir tur atmanız bile 1100 yılınızı alır. eğer dünya nüfusu vy canis majoris' te yaşasaydı, her insana 10 dünya'lık bir alan düşerdi.
Bu güzel tüy yumağı kafede otururken ayaklarımın dibine yattı. Başını sevmeyi her bıraktığımda patisini kaldırıp ileri geri sallıyor sev beni anlamında.
Eğer sahibi falan yoksa ki yok gibi kucaklayıp eve götüreceğim. Öyle sevimli sıpa. zenginsozluk.com/foto
Her gün bu saatlerde yapılan harika bir kahvaltı, kahvemi yudumlarken okuduğum kitabım ve bu güzel serinlikte yavaş yavaş yürüyüş. Bunlar benim olmazsa olmazlarım arkadaşlar. Sağlıklı psikolojimi ve yüksek enerjimi her güne bu şekilde başlamama borçluyum...
Şaka lan şaka. Yeni yatıyorum daha, hadi görüşürüz
Eğer bu hisse dayanır ve yemek yemez, üstüne de iki bardak su içerseniz yağ yakımınız aşırı derecede hızlanır. Gece 2 saatlerinde leptin hormonu maksimum seviyeye ulaşır ve bu hormon da yağ yakan hormondur.
Türk insanının kilo problemi olmasının sebebi çok yemesi değildir. Hatta diğer milletlere oranla çok daha az yediği de bir gerçektir. Türk insanının kilo almasındaki en büyük sebep geç saatlerde yapılan atıştırmalardır.
Yeme işlemini akşam 19-20 arasında bitirirseniz sorun ortadan kalkar.
Bir insan ezber bozan olacağım, popüler olacağım derken neden bu kadar saçmalar anlamış değilim. Hemofili nedir o zaman? Down sendromu nedir?
Hayır arkadaş boşuna mı gördük ettik okulda onca hastalığı biz? Bir de 200 senede ortaya çıkar demiş bak hele! Ulan bu genetik hastalıklar 200 senede ortaya çıkıyor olsaydı yukarıda saydığım hastalıklar bir insan evladında bile görülebilir miydi?
Her insan bugüne kadar ilk atalarının genlerini bile taşır. Zamanla genler çoğaldıkça ilk genler çekinikleşmeye başlar. Genler homozigot hale geldiğinde ise fenotipe yansır. Bu kadar. bitmiştir!
Yani bundan 100 bin yıl önce atalarından gelen bir gen hiç beklemediğin anda seni şizofren, als falan yapabilir. Ha genin uyanma süresini çevresel koşullara göre uzatıp kısaltabilirsin o ayrı. 200 yaşına geldiğinde de uyanabilir genetiğinde saklı bir hastalık. Ama bu genetik hastalıklar 200 yaşında açığa çıkar sonucunu doğurmaz. Saniyelik işler bunlar valla.
Gelgelelim insan vücudu genlerini bir sonraki kuşağa aktardıktan sonra ölmeye programlı bir sistemdir. Öyle 200 yıl falan beklemez ortaya çıkacak hasar.
Önemsemiyorum. Benim için rolü sadece sıfır. Bunu söyleyince samimiyetsiz bulunuyorum ama gerçekten durum bu.
Zamanında 'oğlum bunun nesini beğendin, diz kapağına anca geliyor, bir kendine bak bir şuna' dedikleri insanlar dokundu hayatıma. Ciddi anlamda çirkinlerdi hem de. Ama çizgi filmlerde kokunun peşinden giden karakter gibi gidiyordum peşlerinden swh
Bunu, yani dış görünüşü umursamamayı bir üstünlük olarak görmüyorum kesinlikle. Veya dış görünüşe önem vermeyi de öyle görmüyorum. Ama bazı insanlar var bu durumu pek de önemsemeyen.
Animeden daha çok severdim bu müziği. Rahmetli kouji wada abimizin çocukluk hayallerimize dokunan sesi, 26 yaşındaki bir insanı bile takar çocukluğuna götürebiliyor.
Işıklar içinde uyusun kouji abimiz. Her zaman onu hatırlayacak büyük yaşta çocuklar olacağını bilsin.
Yani hep böyle hayal etmişimdir. Böyle yolladıktan sonra düzeltme imkanının olmadığı, cevap için heyecanlı heyecanlı beklediğin, el yazını ve o anki hallerini birine sunduğun şey elbette çok güzeldir.
Demin hastaneye giderken ben yaşlarında bir adam oğlum mektup yollamış lan diye arkadaşını itip çekiyordu heyecandan. Öyle mal gibi kaldım.
Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum şeydi lan benim. Birinin ilk mektuplaştığı kişi olmak, karşımdaki için ilk olmak ne bileyim aptal ve çocukça bir hayal. Ne halt etmeye deşiyorsun yaramı sabah sabah amk kertenkelesi. Okuyama inşallah o mektubu.
Bundan iki yıl önce spor salonunda eliptik bisiklet sırası bekliyorum. Bekledikçe de sinirleniyorum haliyle. Ortadaki bisiklet en sağlamı onu gözüme kestirdim ama üstünde 13-14 yaşlarında bir velet var ve inmek bilmiyor. Ben sinirden patlıcan moruna döndüm.
Çocuk sürekli inip su içip tekrar biniyor. Yani elimde kalacak artık öyle sinirliyim. Neyse on dk daha kullanıp indi ve dinlemek için oturdu.
Ben de sinirli ve uyarıcı bir ses tonuyla 'bitirdin mi kardeşim?!' dedim. Ve çocuğun cevabıyla sinirim büyük bir utanca döndü. Öyle tatlı bir şekilde, nefes nefese 'bitiğdim abiiğ' dedi ki bildiğiniz gözleirm doldu. Lavuk r özürlü bir de nasıl tatlı dedi öyle ya. Gözlerim dolu dolu alıp bağrıma bastım çocuğu. Sarıldığım için öyle şaşkın baktı ki gözleirme. Sonra o da sarıldı falan.
Uzun süre kendime kızdım neden çocuğa sesini yükselttin diye... Neyse işte hatırladıkça tebessüm ederim.
Bir girisinde dinle kültürü karıştırdığımı beyan etmiş yazar arkadaşım.
Yanlış anlamasın bu giri kendisine saldırmak amacıyla yazılmamıştır kat'iyen. Genel anlamda bazı fikirlerine katılmasam da sever sayarım.
Ne yazık ki kültürü falan karıştırmadım. Türkiye'de bektaşilik ve tengirici-şaman izleriyle yoğrulmuş bir İslam yaşanır. Arapların falan yaşadığı İslam tam olarak gerçek islamdır.
Örnek verecek olursam şeriat kurallarının bir çoğu Osmanlı gibi din temelli bir devlette bile uygulanmamıştır.
Zina edeni taşlayarak öldürmek, hırsızın elini kesmek, farz namazların zorunluluğu vs bunlar hiç devlet eliyle yapılmamıştır mesela. Cihat anlayışı bile farklıdır araplardan. Araplar gittikleri yerlerde dini zorla yaymışken, türkler hiçbir fetihte gittikleri yerlerde İslamı zorunlu din kılmamış gayrimüslim halkı eşit teba bile saymıştır. Arapların yaptığı şeyler ise bizzat kuran'da emir olarak geçmektedir.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta. Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin. İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin, Yolumun zafer tâkı gölgeden taş kemerler.
metod basitçe, nükleik asitlerin uygun koşullarda tüpte çoğaltılması şeklindedir. spesifik bir dna parçasının kopyalarının primerler tarafından yönlendirilerek enzimatik olarak sentezlenmesi şeklinde tanımlanan invitro(canlı dışında,tüpte) bir yöntemdir.
yöntemin temeli, çoğaltılmak istenen bölgenin iki ucuna özgü, bu bölgedeki baz dizilerini tamamlayıcı bir çift sentetik oligonükleotid primer kullanılarak, bu iki primerle sınırlandırılan genin enzimatik olarak sentezlenmesine dayanır.
kalıtsal hastalıklarda taşıyıcının ve hastanın tanısında, prenatal tanıda, klinik örneklerde patojen organizmaların saptanmasında, adli tıpta, onkogenesisin araştırılmasında, klonlamada, gen tanısı araştırmalarında, nokta mutasyonlarının belirlenmesinde bu teknik kullanılır.
jüpiter'in altı katı büyüklüğündeki gezegenin bağlı olduğu hiçbir yıldız yoktur. bağlı olduğu bir yıldız olmamasına rağmen yüzey sıcaklığı 800 santigrat derecedir.
muhtemelen yıldızının püskürtme gücü fazla geldiği için yıldızın çekim alanının dışında soğumaya başlamış
beynin kortexinden striatum'a uyarıcı olarak kolinerjik liflerle asetil kolin gelirken, inhibitör olarak gaba gelir.
substantia nigra'dan da dopamin salgılanır nigrostrial yoldan uyarıcı olarak.
asetil kolin ve gaba üreten nöronlarda presinaptik d2 reseptörü vardır. bu reseptörler otoreseptördür. yani dopamin bağlanması sonucu asetil kolin ve gaba salınımı azalır.
dopamin azalması asetil kolin ve gaba'nın salınmasını artırır. asetil kolin artınca tremor, gaba artınca hipokinezi oluşturur ve bu durum vücut kaslarında sürekli olarak istemsiz kasılma hareketleri başlamasına yol açar.
tedavisinde ya dopamin artırılmalı ya da asetil kolin azaltmalıldır. hastalara b6 vitamini verilmemelidir.
yakıtını bitiren yıldız, devamlı olarak büyüyen çekirdeğin çekim kuvvetine karşı koyamaz ve yıldızın çepelerini süpernova ile uzaya fırlatırken, çekirdeği kendi içine doğru çöker. eski kütlesini kaybetmeden çok daha küçük bir hacime sıkıştırır.
bu çökme sebebi ile elektronlar protonlara yapışır ve ortada sadece nötrondan oluşan bir kütle kalır. nötron yıldızı denmesinin sebebi budur.
küçük bir hacime devasa bir kütle sığıdırdığı için sıkışan çekirdek aşırı hızlanır ve manyetik alanında hızlandırdığı parçaların periyodik olarak güçlü ışımalar yapmasına sebep olur.
gece gördüğümüz yanıp sönen yıldızlar pulsarlardır. belli periyotlarla gelen bu ışımalar nabız(pulse) olarak adlandırılır ve pulsar adı da buradan gelmektedir.