Sözlükte en sevdiğim üç yazardan ikisidir.
Eksilendiğinden haberim yok fakat; "güneş balçıkla sıvanmaz." "Altın yere düşmekle pul olmaz." Diyerek tarafımı belli etmek isterim.
Benim gözümde sözlüğün sindirella'sıdır. Gündüz cicilerini giyip ortalığı ateşe verir, geceleri soyunup içindeki külleri temizler.
Bu duyguyu nasıl bastırdım bilmiyorum. Herhalde askeri lise yıllarının büyük payı var. Orada ilk başlarda insan her şeyi özlüyor...
Özlem duygusunu çok nadiren, özlediğim birine kavuştuğumda hissediyor ve hatırlıyorum.
Hiç karşılaşmasak belki de hiç sorun olmayacak birini görüyorum, onu ne kadar özlediğimi hatırlıyorum. Anılar canlanıyor, keşke bir daha hiç ayrılmasak... diyorum. Ayrıldıktan sonra kısa bir süre özlemeye devam ediyorum. Sonrasında özlem yine unutuluyor. Tuhaf.
Edit: hatta çoğu zaman birilerinin, "hiç özlemiyor musun ya?" "Sen beni özlemedin mi?" Gibi sorularına karşı, insan kalabilmek adına yalan söylemek zorunda kalıyorum.
Özlem duygusunu çok nadiren, özlediğim birine kavuştuğumda hissediyor ve hatırlıyorum.
Hiç karşılaşmasak belki de hiç sorun olmayacak birini görüyorum, onu ne kadar özlediğimi hatırlıyorum. Anılar canlanıyor, keşke bir daha hiç ayrılmasak... diyorum. Ayrıldıktan sonra kısa bir süre özlemeye devam ediyorum. Sonrasında özlem yine unutuluyor. Tuhaf.
Edit: hatta çoğu zaman birilerinin, "hiç özlemiyor musun ya?" "Sen beni özlemedin mi?" Gibi sorularına karşı, insan kalabilmek adına yalan söylemek zorunda kalıyorum.
Sanki eski negatiflerden fotoğraf basılan yermiş gibi canlandı kafamda.
Karanlık oda diyorlar ya hani... Kırmızı, seksili loş ışık altında yapıyorlar.
Karanlık oda diyorlar ya hani... Kırmızı, seksili loş ışık altında yapıyorlar.
Terlikli keko beyanı.
Çok çok çok değişik yolları vardır. Hatta sınırsız. Ve bu yolları keşfetmek inanılmaz keyiflidir. Bir kadının kalbine dokunduğunuzda gözlerinin aldığı şekli hiçbir ressam çizemez diye düşünüyorum.
Fakat yine de kalbe nasıl dokunduğunuz da çok önemli. Ruhu okşamaktan bahsediyorum... Avucunun arasına alıp onu hareketsiz bırakmaktan değil.
Fakat istediğiniz şey asla bir kadının ruhunu okşamak olmasın... Onu içinizden geldikçe arada bir yaparsınız. Her geldiğinde değil.
Hayatın kendisi biraz kapitalist. ihtiyacından fazla kazanan insan ertesi gün çalışmaya gereksinim duymuyor.
Yani lütfen abartmayın. Sonra götleri kalkıyor demek istiyorum kabaca.
Fakat yine de kalbe nasıl dokunduğunuz da çok önemli. Ruhu okşamaktan bahsediyorum... Avucunun arasına alıp onu hareketsiz bırakmaktan değil.
Fakat istediğiniz şey asla bir kadının ruhunu okşamak olmasın... Onu içinizden geldikçe arada bir yaparsınız. Her geldiğinde değil.
Hayatın kendisi biraz kapitalist. ihtiyacından fazla kazanan insan ertesi gün çalışmaya gereksinim duymuyor.
Yani lütfen abartmayın. Sonra götleri kalkıyor demek istiyorum kabaca.
Hoşlanıyorsunuz diye size mi yar olacaktı nonoş herifler? Hayat o kadar romantik değil. ebeveynleriniz fazla şımartmış sizleri sanırım.
Resmine beste yapılan adam gibi ressam.
Bir çoğu saçmalık olan fedakarlıklar. Sevgiliniz için kendinizden taviz vermeye başladığınızda onu kaybetmeye başlıyorsunuz demektir.
Bunu bir kenara yazın. Kaybettiğinizde oradan okur, hatayı nerede yaptığınızı anlarsınız.
Kafanızı duvarlara vurmadan önce ister elinizin tersiyle itin isterseniz hayat felsefesi yapın bunu. Fakat kendinizden taviz vermeyin. Benliğini koruyabilmek bütün insanları en güçlü gösteren şeydir. Ve güçlü görünmeniz karşınızdakinin bilinçaltına hoş mesajlar bırakır.
Size yapabileceğim en büyük iyilik buydu muhtemelen. Sözlükte yazmamın bile bir anlamı kalmadı artık. Yani benden daha faydalı bir şey beklemeyin.
Ben karla kaplı bir sokakta, soğuktan titreyerek bir sokak köpeğine sarılarak uyudum sevgilim için. Değer miydi? Hayır. Hiçkimse için değmezdi çünkü. Değmesin. Sakın değeceğine inanmayın.
Edit: eksi oy veren arkadaşım. Eğer bir mesaj atarsan gerçekten sana faydası olabilecek bir şeyler söyleyebilirim. Oy umurumda değil. Tek derdim, şu lanet hataya düşmeyin. Kadınlar için belki işe yaramayabilir bu söylediklerim, onlar fedakarlık yaparak kaybetmeyebilirler sevdiklerini. Fakat erkeklerin uzun yıllar süren harika ikişkilerinin ardından aldatılmaya kadar varan sarsıcı ayrılıklarının sebebi bu küçük fedakarlıklarla alakalı olabiliyor.
Bunu bir kenara yazın. Kaybettiğinizde oradan okur, hatayı nerede yaptığınızı anlarsınız.
Kafanızı duvarlara vurmadan önce ister elinizin tersiyle itin isterseniz hayat felsefesi yapın bunu. Fakat kendinizden taviz vermeyin. Benliğini koruyabilmek bütün insanları en güçlü gösteren şeydir. Ve güçlü görünmeniz karşınızdakinin bilinçaltına hoş mesajlar bırakır.
Size yapabileceğim en büyük iyilik buydu muhtemelen. Sözlükte yazmamın bile bir anlamı kalmadı artık. Yani benden daha faydalı bir şey beklemeyin.
Ben karla kaplı bir sokakta, soğuktan titreyerek bir sokak köpeğine sarılarak uyudum sevgilim için. Değer miydi? Hayır. Hiçkimse için değmezdi çünkü. Değmesin. Sakın değeceğine inanmayın.
Edit: eksi oy veren arkadaşım. Eğer bir mesaj atarsan gerçekten sana faydası olabilecek bir şeyler söyleyebilirim. Oy umurumda değil. Tek derdim, şu lanet hataya düşmeyin. Kadınlar için belki işe yaramayabilir bu söylediklerim, onlar fedakarlık yaparak kaybetmeyebilirler sevdiklerini. Fakat erkeklerin uzun yıllar süren harika ikişkilerinin ardından aldatılmaya kadar varan sarsıcı ayrılıklarının sebebi bu küçük fedakarlıklarla alakalı olabiliyor.
Yıllar evvel Bir blogda yazmıştım hakkında. Aslında gündüzle kıyaslamış ve göklere çıkarmıştım geceyi. Fakat ne blogu hatırlıyorum ne de yazının başlığını.
Gece benim sevgilimdir. Onu benden hiçkimse ayıramaz ve her gece benimle deliler gibi sevişir. Hırçınlığını ayrı, dinginliğini ayrı severim. Ve pek nadir saçlarını okşarım.
Gece benim sevgilimdir. Onu benden hiçkimse ayıramaz ve her gece benimle deliler gibi sevişir. Hırçınlığını ayrı, dinginliğini ayrı severim. Ve pek nadir saçlarını okşarım.
Hayatımın fon müziği olsa, sıkılmam seneler sürerdi diyebileceğim bir şarkı.
Bir üst girdiyi forwardlama özelliği olsa keşke.
"Open your heart, i'm coming home." nasıl bir laftır bilader?
biri bunu bana dese, "gel sabaha kadar eğlen, yerli içkiler de ücretsiz" derdim vallahi.
Not: Bence de insan değiller.
"Open your heart, i'm coming home." nasıl bir laftır bilader?
biri bunu bana dese, "gel sabaha kadar eğlen, yerli içkiler de ücretsiz" derdim vallahi.
Not: Bence de insan değiller.
Şuraya bir şiir bırakmak istedim. Seçemedim lan resmen. Hangisini bıraksam, diğerlerinin hatrı kalacak gibi hissediyorum.
Fakat ayıp olmasın diye ilk aklıma geleni bırakayım.
"Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında Afrika hariç değil"
Cemal SÜREYA
Tam da böyle bir şiir yakışırdı geceye. güzel oldu.
Fakat ayıp olmasın diye ilk aklıma geleni bırakayım.
"Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında Afrika hariç değil"
Cemal SÜREYA
Tam da böyle bir şiir yakışırdı geceye. güzel oldu.
İsmini duydukça hafif bir gülme geliyor. Ve öfkeleniyorum.
Özgür... Özgürlük öyle birilerinin getirip sağa sola dağıttığı bir şey değil.
Elalemin sikiyle gerdeğe girip doğacak çocuğu sahiplenmek oluyor sanki biraz bu. Neyse ya... Sinirleniyorum düşündükçe. Belki de çok sinirliyimdir ondan böyle söylüyorumdur aldırmayın siz bana.
Özgür... Özgürlük öyle birilerinin getirip sağa sola dağıttığı bir şey değil.
Elalemin sikiyle gerdeğe girip doğacak çocuğu sahiplenmek oluyor sanki biraz bu. Neyse ya... Sinirleniyorum düşündükçe. Belki de çok sinirliyimdir ondan böyle söylüyorumdur aldırmayın siz bana.
Az bilinen efsane barış manço şarkılarından.
Barış manço - ahmet beyin ceketi
Kavganın haklı olanı erkek dişi bilmiyor.
Cem karaca - kavga
Erkin koray - akrebin gözleri
Deep purple - soldier of fortune
Kansas - dust in the wind
Peggy lee - johnny guitar
Pink floyd - hey you
Edit: Üç dört şarkıdan fazla bırakınca sapıttı sanırım. Diğerlerini başka girdiye yapıştıracağım.
Kapıda parmaklarını yalayarak ağzı dolu bir şekilde, "abi valla çok güzel olmuş soğutmadan yeyin, hadi afiyet olsun." Derse dayak yiyebilir.
Geri geldiğimden beri fazla sakin. Ne yaptınız sözlüğe yahu? Gerçekten içler acısı.
Ben geldim diye mi yazmıyonuz? Çıkarım olm istemyosanız valla bak.
Ben geldim diye mi yazmıyonuz? Çıkarım olm istemyosanız valla bak.
(bkz:Take me to church)
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre kimileri için genlerini sağlıklı genlerle buluşturup bir sonraki nesle aktarmak olabilir.
Yani kültürel ihtiyaçların piramidin daha tepelerinde yer almasından dolayı. Çiftleşme ihtiyacının daha öncelikli olduğu sonucuna varabiliyoruz
Fakat bilinç bizi gerçekten farklı davranmaya itiyor olabilir. "Bana lükslerimi verin, gereksinimlerim olmadan da yaşayabilirim." Diyen oscar wilde tam da bu noktaya parmak basmak istemiş olabilir. Çünkü ihtiyaç sıralamamız çok değişken olabiliyor. Yani herkesi kendiniz gibi sanmadan önce kişilerin ne gibi ihtiyaçlarını sözlükten giderdiğine bakmak lazım. Sağlam araştırma istiyor. Eminim o kadar işsiz değilsinizdir. Kendi sebebimi bile araştıracak kadar düşünmedim bu konu hakkında.
Yani kültürel ihtiyaçların piramidin daha tepelerinde yer almasından dolayı. Çiftleşme ihtiyacının daha öncelikli olduğu sonucuna varabiliyoruz
Fakat bilinç bizi gerçekten farklı davranmaya itiyor olabilir. "Bana lükslerimi verin, gereksinimlerim olmadan da yaşayabilirim." Diyen oscar wilde tam da bu noktaya parmak basmak istemiş olabilir. Çünkü ihtiyaç sıralamamız çok değişken olabiliyor. Yani herkesi kendiniz gibi sanmadan önce kişilerin ne gibi ihtiyaçlarını sözlükten giderdiğine bakmak lazım. Sağlam araştırma istiyor. Eminim o kadar işsiz değilsinizdir. Kendi sebebimi bile araştıracak kadar düşünmedim bu konu hakkında.
Bilmem imkansız.
Gerçeklik, biz septiklerin pek fazla ciddiye alamadığı, ya da haddinden fazla anlam yüklediği bir kavram.
Bilginin, ulaşılsa dahi bilinemez bir özelliği.
Hatta bazı bilgilerin, varlığı yadsınamaz olan gerçekliklerine ulaşabilseniz dahi Her zaman o gerçekliği sorgulayacak ve cevapsız kalacak sorular olacaktır. Dolayısı ile ispat edilemez, ancak kabul edilir ya da inanılabilir bir özellik. Sapma payını sonsuzda bire düşürseniz bile, o sapma payı var olduğu sürece gerçek kabul edilemez.
Ve inanç ya da kabul de, ancak insanın kendisini belirsizin gerçekliğine ikna etmesini ve bir takım soruları görmezden gelmeisini gerektirdiğinden, septiklerin asla özümseyemeyeceği bir tutum.
Gerçeklik, biz septiklerin pek fazla ciddiye alamadığı, ya da haddinden fazla anlam yüklediği bir kavram.
Bilginin, ulaşılsa dahi bilinemez bir özelliği.
Hatta bazı bilgilerin, varlığı yadsınamaz olan gerçekliklerine ulaşabilseniz dahi Her zaman o gerçekliği sorgulayacak ve cevapsız kalacak sorular olacaktır. Dolayısı ile ispat edilemez, ancak kabul edilir ya da inanılabilir bir özellik. Sapma payını sonsuzda bire düşürseniz bile, o sapma payı var olduğu sürece gerçek kabul edilemez.
Ve inanç ya da kabul de, ancak insanın kendisini belirsizin gerçekliğine ikna etmesini ve bir takım soruları görmezden gelmeisini gerektirdiğinden, septiklerin asla özümseyemeyeceği bir tutum.