Bir insanın içinde iyiye, güzele dair her şey olsun isterse ama hevesi içinden çıkardığınız zaman kalan tüm güzellikler işlevini yitirir.
Hevesiniz yoksa; şeytan sizin ahbanınız olur. Sizi öyle bir yönlendirir ki hem kendinizi hem de etrafınızı küle çeviren bir ateş kasırgası olursunuz.
Yarım Yıla yakındır istisnasız tek bir şey için hevesim yok ve bu 6 ay boyu evimin kapısını çalan tek şeytan olmuştur. Hevesi olmayan adam şeytanla ahbaplık eder.
Ferdi Tayfur'la duymaya aşina olduğumuz ardından cihan mürtezaoğlu'nun da pek güzel seslendirdiği bir parça. Ne kadar derin bir manası vardır bu sözün. Kendi gözünle bakma, bir de beni bana sor der gibi adeta. Tıpkı ilhan irem'in dediği gibi; "Sensizligin acısını sen nereden bileceksin. Sen hiç sensiz kalmadın ki." gel bir de bunu bana sor işte...
aylık?
Dana Haşlamalık Et Kg (İncik Eti, Kemiksiz) an itibariyle 51,95 tl diyor migros sanal market.
düz adam sami= 15*51,95= 779,25 tl
düz adam sami*(eşi+2 çocuğu)= 3117 tl.
Dana Haşlamalık Et Kg (İncik Eti, Kemiksiz) an itibariyle 51,95 tl diyor migros sanal market.
düz adam sami= 15*51,95= 779,25 tl
düz adam sami*(eşi+2 çocuğu)= 3117 tl.
Kadınlar sokakta kahkaha atmasın diyen siyasetci aklıma geldi xd
şarkıcı ve söz yazarı sıla gençoğlu'nun oyuncu ahmet kural ile yaşadığı aşk sonrası şiddet gördüğünü söyleyerek darp raporları ile savcılığa suç duyurusunda bulundu.
bunun üzerine taraflardan açıklamalar geldi ve sanat dünyası tamamen ahmet kural'ı suçlamaya başladı.
her olayda iki taraf dinlenmesi gerekirken bir kadın şiddete maruz kaldım dediği an hiç kimse dinleme gereği bile duymuyorlar, garip vesselam.
bir kadının dudaklarının bir erkeğin kulağına ettiği işkence sorgulanmalı ve söz konusu şiddet hangi söylemler üzerine olmuş bu konuşulmalı.
elbette söz konusu ne olursa olsun şiddetin savunulacak bir tarafı yok fakat ahmet kural sıla'yı kolundan tutup itmek için mi hayatına soktu?
toplumun gözü kapalı erkeğe yüklenmesi ve asla dinlememesi çok garip!
bunun üzerine taraflardan açıklamalar geldi ve sanat dünyası tamamen ahmet kural'ı suçlamaya başladı.
her olayda iki taraf dinlenmesi gerekirken bir kadın şiddete maruz kaldım dediği an hiç kimse dinleme gereği bile duymuyorlar, garip vesselam.
bir kadının dudaklarının bir erkeğin kulağına ettiği işkence sorgulanmalı ve söz konusu şiddet hangi söylemler üzerine olmuş bu konuşulmalı.
elbette söz konusu ne olursa olsun şiddetin savunulacak bir tarafı yok fakat ahmet kural sıla'yı kolundan tutup itmek için mi hayatına soktu?
toplumun gözü kapalı erkeğe yüklenmesi ve asla dinlememesi çok garip!
internet ortamında, üzerinden epey zaman geçmiş bir olayı yeni öğrenen ve bunu paylaşan kişiye verilen komik tepki.
kaymaklı kabak tatlısı yiyerek kutladığım bayram.
(bkz:#77698)
şöyle bir entry kaleme almış yazar arkadaş.
öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdıkları en kaba tabirle ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. kimse akp'den önce ülke güllük gülistanlık demedi ki zaten, burada 16 yıldır tek başına iktidar olan bir partiden bahsediyoruz ve dediğim gibi 2018 senesinde yol yaptık oy verin diyen bir zihniyetten bahsediyoruz. sanki ülkenin tek derdi yolmuş, köprüymüş, tünelmiş gibi bahsedilmesinden bahsediyoruz.
bülent ecevit'in başbakan olduğu üçlü koalisyon zamanında sadece telekom özelleştirilse dış borcumuzun tamamı kapanıyordu ama ecevit ve koalisyon ortakları özelleştirmeyi reddetti. akp cenahı ise tam tersine kar eden kurumları yok pahasına yandaşlarına peşkeş çekti. bunları iyi analiz etmek lazım. nerdeyse elimizde satacak bir şey kalmadı ama ama hala dünya kadar borcumuz var ve el kapılarında para dileniyoruz.
şöyle bir entry kaleme almış yazar arkadaş.
öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdıkları en kaba tabirle ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. kimse akp'den önce ülke güllük gülistanlık demedi ki zaten, burada 16 yıldır tek başına iktidar olan bir partiden bahsediyoruz ve dediğim gibi 2018 senesinde yol yaptık oy verin diyen bir zihniyetten bahsediyoruz. sanki ülkenin tek derdi yolmuş, köprüymüş, tünelmiş gibi bahsedilmesinden bahsediyoruz.
bülent ecevit'in başbakan olduğu üçlü koalisyon zamanında sadece telekom özelleştirilse dış borcumuzun tamamı kapanıyordu ama ecevit ve koalisyon ortakları özelleştirmeyi reddetti. akp cenahı ise tam tersine kar eden kurumları yok pahasına yandaşlarına peşkeş çekti. bunları iyi analiz etmek lazım. nerdeyse elimizde satacak bir şey kalmadı ama ama hala dünya kadar borcumuz var ve el kapılarında para dileniyoruz.
çok güçlü bir zehir. vücudu kısa sürede ele geçirip kanı boşaltır yerine kendisi gezinir damarlarda. bir kelime ile çekilir hepsi ama o kelimeyi bulana dek insan her saniye ölür.
ortaokul yıllarımda bana zorla okumam için dayatılan yaşar kemal'in en başarılı kısa romanlarından biridir. kitap okumaya doğru yerden başladığım için çok şanslı olduğumu düşünürüm yıllardır. Ayrıca filmi de çekilmiştir.
bu sene taraftarlarını çileden çıkarmaya kararlı olan kulüp. 9 maçta 9 puan ne demek ya, yok hainler bulundu, her şey düzelecek demeçleri de hikaye çıktı, fenerbahçe cephesinde değişen bir şey yok. hâlâ sahada rezil bir futbol var.
kelime olarak cinsel çağrışımlar yapıyor olsa bile öyle değil.
hayatım boyunca tek taraflı uçak bileti hayali kurdum hiç kimseye hiçbir şeye ait olmadan.
soyadımla aynı olanlar, lise vesaire okullardan, sokaklardan her dostluklardan kim varsa...
hayatım boyunca tek taraflı uçak bileti hayali kurdum hiç kimseye hiçbir şeye ait olmadan.
soyadımla aynı olanlar, lise vesaire okullardan, sokaklardan her dostluklardan kim varsa...
Cumhurbaşkanımızın favori dizisi.
türk sinema tarihin en başarılı oyuncularının sancak taşıyanlarındandır. burada nasıl olur da başlığı açılmamış olur şaşırdım. gemide filmindeki replikleri dillere dolanmıştır. tabi daha öncesinde mahallenin muhtarları vardı.
istanbul'a katlanmanın belki de en güzel sebebidir.
geceleyin, sessiz sakin bir deniz, şehir kendini siyaha teslim etmiş falan gibi edebiyat yapıcam da Caddebostan sahil bile it kopuk doldu arkadaş...
Salmıyorlar ki bi kendi kendimize gözler kapalı istanbul tribimizi yaşayalım!
geceleyin, sessiz sakin bir deniz, şehir kendini siyaha teslim etmiş falan gibi edebiyat yapıcam da Caddebostan sahil bile it kopuk doldu arkadaş...
Salmıyorlar ki bi kendi kendimize gözler kapalı istanbul tribimizi yaşayalım!
çok denedim, olmuyor sözlük. her defasında koca bir duvardan sekip başladığım yere geri dönüyor gibiyim. sosyalleşmek dediler yaptık, iş dediler zaten başımızdan aşkın, alkolün faydası olsa 30 yıldır görürdük. ne yaptım ne ettimse içimdeki bu sıkıntıyı bu karabasanı atamadım. bir şey var böyle derinden derinden, ince ince kemiriyor etimi de ben hiç bir şeyin farkında değilim gibi. oysa eksiliyorum be sözlük. her gün biraz daha azalıyor yaşama sevincim. "Hep denedin, hep yenildin, Olsun, Gene dene, gene yenil, Daha iyi yenil" diyen "Samuel Beckett" amca buralarda bir yerlerde olsa yeminle ağzına kürekle vurasım var şuan. her gün, dünü yeniden oynatıyorlarmış gibi geliyor. sıkıldım sözlük. bana bir yol göster.
Türkiye sınırları içerisinde bir kadın ismi olmaktan öteye gidemez.
"Haydi lili lili lili lili ya" desem bana kızar mı ki diye merak ettiğim yazar. Yok canım, niye kızsın?
lili isminde ve memleketi kırklareli olan birisini tabir etme şekli.
Basit tabirle iflastan kurtulmak için karşılıklı tavizlerin verilmesi suretiyle sonuçlanan bir anlaşma veya borç yapılandırması şeklinde adlandırılabilir. Son günlerde çok popüler olmuştur. Konkordato aslında iflas ertelemesi kurumunun kalkması ile de ortaya çıkan boşluğu doldurmuştur
Hukuken Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluların kendilerine vade verilmesi veya alacaklıların alacağında indirim yapılması suretiyle borçlarını ödeyebilmesi ve iflastan kurtulması için öngörülen bir düzenleme şeklinde tanımlanabilir.
Aslında bu kurum dürüst borçlular için düzenlenmiştir. Finansal yapıları bozulan işletmeleri koruma amacı güder.
Konkordatonun iflas ve iflasın ertelenmesi kurumu ile arasındaki başlıca farklar nedir?
a-) Konkordato daha az masrafla yapılmasına rağmen iflas daha fazla maliyetlidir.
b-) İflas da borçlunun tasarruf ehliyeti tamamen ortadan kalkar; ancak konkordato da tasarruf ehliyeti devam eder
c-) İflasta alacağını tamamen alamamış alacaklı muflisi takip edebilir. Ancak konkordato da borçlu borcundan kesin olarak kurtulur. konkordato dışında kalmış alacaklılar alacağını talep edemezler
d-) İflasa ancak tacirler başvurabilirken konkordatoya başvurmak için tacir olmak şart değildir.
e-) İflasa tabi olsun olmasın tüm borçlular ile iflas talebinde bulunabilen alacaklılar konkordato talebinde bulunabilirken, iflasın ertelenmesini sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler talep edebilirler.
f-) İflasın ertelenmesine mahkemece karar verilebilmesi için alacaklıların rızası aranmaz. Ancak konkordatonun mahkemece onaylanabilmesi için toplantıya katılacakların belli sayıda olmasına bağlıdır.
g-) İflas ertelemesine pasifi aktifinden fazla(borca batık )olanlar başvurabilirken konkordatoya borcu vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan başvurabilir.
h-) İflasın ertelemesinde faizler işler ,konkordato da ise kural olarak konkordato mühletince faiz işlemez.
ı-) İflasın ertelenmesinde alacaklılar alacaklarından feragat edip etmeme konudan serbestken ,konkordato da ise genellikle alacaklarından bir kısmından feragat halinde başarıya ulaşır.
i-) Konkordato kısa sürerken, iflasın ertelenmesi 5 yıla kadar çıkabilmekteydi
j-) İflasın ertelenmesi kurumu tamamen kaldırılmıştır.
3. Kimler konkordato talebinde bulunabilir?
İflasa tabi olsun/olmasın tüm borçlular konkordato talebinde bulunabileceği gibi, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı kimse de konkordato talebinde bulunabilir.
alıntır.
Hukuken Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluların kendilerine vade verilmesi veya alacaklıların alacağında indirim yapılması suretiyle borçlarını ödeyebilmesi ve iflastan kurtulması için öngörülen bir düzenleme şeklinde tanımlanabilir.
Aslında bu kurum dürüst borçlular için düzenlenmiştir. Finansal yapıları bozulan işletmeleri koruma amacı güder.
Konkordatonun iflas ve iflasın ertelenmesi kurumu ile arasındaki başlıca farklar nedir?
a-) Konkordato daha az masrafla yapılmasına rağmen iflas daha fazla maliyetlidir.
b-) İflas da borçlunun tasarruf ehliyeti tamamen ortadan kalkar; ancak konkordato da tasarruf ehliyeti devam eder
c-) İflasta alacağını tamamen alamamış alacaklı muflisi takip edebilir. Ancak konkordato da borçlu borcundan kesin olarak kurtulur. konkordato dışında kalmış alacaklılar alacağını talep edemezler
d-) İflasa ancak tacirler başvurabilirken konkordatoya başvurmak için tacir olmak şart değildir.
e-) İflasa tabi olsun olmasın tüm borçlular ile iflas talebinde bulunabilen alacaklılar konkordato talebinde bulunabilirken, iflasın ertelenmesini sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler talep edebilirler.
f-) İflasın ertelenmesine mahkemece karar verilebilmesi için alacaklıların rızası aranmaz. Ancak konkordatonun mahkemece onaylanabilmesi için toplantıya katılacakların belli sayıda olmasına bağlıdır.
g-) İflas ertelemesine pasifi aktifinden fazla(borca batık )olanlar başvurabilirken konkordatoya borcu vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan başvurabilir.
h-) İflasın ertelemesinde faizler işler ,konkordato da ise kural olarak konkordato mühletince faiz işlemez.
ı-) İflasın ertelenmesinde alacaklılar alacaklarından feragat edip etmeme konudan serbestken ,konkordato da ise genellikle alacaklarından bir kısmından feragat halinde başarıya ulaşır.
i-) Konkordato kısa sürerken, iflasın ertelenmesi 5 yıla kadar çıkabilmekteydi
j-) İflasın ertelenmesi kurumu tamamen kaldırılmıştır.
3. Kimler konkordato talebinde bulunabilir?
İflasa tabi olsun/olmasın tüm borçlular konkordato talebinde bulunabileceği gibi, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı kimse de konkordato talebinde bulunabilir.
alıntır.
reisçi teyze'nin ağzından çıkan kelime.
puting bile bizimle
alternatif bir tatlı aynı zamanda.
bu tatlıyı yapmanız için gereken malzemeler aşağıdadır;
1 adet battal boy putin (vladimir)
1 adet puding (isteğe göre; çikolatasız veya muzsuz)
1 bardak süt
ipucu: reisçi teyzenin röportajını kısık sesle dinlerken ve kafanız güzel halde yapmanız tavsiye edilir.
puting bile bizimle
alternatif bir tatlı aynı zamanda.
bu tatlıyı yapmanız için gereken malzemeler aşağıdadır;
1 adet battal boy putin (vladimir)
1 adet puding (isteğe göre; çikolatasız veya muzsuz)
1 bardak süt
ipucu: reisçi teyzenin röportajını kısık sesle dinlerken ve kafanız güzel halde yapmanız tavsiye edilir.
abime şaka yapmayı düşünüyorum. önce aleyna tilki'nin dipsiz kuyum şarkısını indirip, "misafir çocuğu gibiydin geldin dağıttın gittin" kısmını kırpıp yeni bir mp3 halina getirmeyi, sonra bu mp3'ü telefona indirip gece sinsice abimin telefonuna göndermeyi, abimin telefonuna zil sesi olarak ayarlayıp zil sesi seviyesini de son seviyeye + getirmeyi düşünüyorum.
tamam tamam yapmayacağım. çok çocukça olduğuna karar verdim. neyse bir çay içeyim.
tamam tamam yapmayacağım. çok çocukça olduğuna karar verdim. neyse bir çay içeyim.
Bugün 2 yaşlarında bir çocuk elimi tutup gözlerimin içine öyle güzel baktı ki, sıcacık oldu içim. Çocuklarda insanı iyileştirici bir şeyler var, bir de hayvanlarda.
uzak,
âdemsiz bir durak, son durak olamaz.
birileri çizebilir boşluğu. o bir şeylerin tutukluluğu, tükürülecekken yutulan kan. acısı şeylerin, salınım. son hecesi aşkın. şifa dilenen dudakların kokusu dağlarda süzülen. öpmedim onu, deniz tabanını gezdim. sarılmadım ona anlamı kuşandım. dudaklarını da koklamadım zaten. temiz, sari parçaların içinde gördüğüm muhtemel bir hülya idi. başını koyduğu yastık bir kod. her nefes bir pasaj.
sokaklar onunla dolu, görmediğim her yerde o var. belli kokular doluyor burnuma, bildik gözyaşları pusuda. tadı dahi dudaklarımda. çelik öğütüyorum sanki, özlem demir leblebi. yol arkadaşı kıskançlık, nefsin bencilliğine direnilemeyen, o mavi ateşten meydana gelen. küçülüyorum, nokta haline gelene kadar bi kenarda veremli gibi ölümümü bekliyorum.
asılıyorum elimin kavrayamadığı her şeye. benliğim, yakasına yapıştığım. renklerim meydana geliyor. kaynıyorum onun kazanında, azalıyorum, kendimden çekiliyorum. canıma bakıyorum, canıma son kez.
olmadı mı hiç, müziğin de yorulup yavaşça yere serildiği anları bilmedim mi? ya o tatsız haller? kan ve boşlukta yüzen bağırışlar neydi? beyaz ellerimiz teşhir.
beyaz.
yersiz ve yeterince sebepsiz yorgunlaşmış acı, acılaşan yorgunluk; 'an'a dik inen cevval, patavatsız bir çizgi. odur, insanın boğazına oturan yumruk, kahkahaları yırtan anı artık soluk. dokunulmayı bekliyor dökülmek için, dokunulmuyor.. dokundurulmuyor, baygın öz, ölü sanki. onunla birlikte yaşamaya devam edecek evde istenmeyen biri gibi. bilinenler ama dile getirilmeyenler, söze gelmez duyguların gücü nasıl korkutmasın.
fotoğraflarda kalmaması adına gülümseme dişlisi kendi kendinin emekçisi. görkemli, rahatsız edebilecek potansiyelde evhamlı çarkın yıkılmaz kalesi. bir öpücük mesafesinde sesler, kokular, aşktan yükselen sıcak, nadide iniltiler.
bir kara deliğe tükürmek, yere değiş sesi beklemek, bitiş, çakılış emaresi bir yitiş özlemi. aramak, bakmak ve görmeyi akledebilecek kudrete nail olmak süreçle, boğazına yapışmak kendinin, uyandırmak kendini. tokatlamak son defa acımadan, son defa acıtarak.
42 milyon yıl öncesi bugün, bir seyahat gemisinde okuduğum tozlu bir kitapta yazıyordu;
''sevmek, sevişmek. güzellik vermek kendinden, güzelleşerek, kendiliğine ve ötekine, ötekinden.''
çiçekleri eziyorlar.
yıldızları titizlikle yontuyorlar.
maket bıçağıyla düzeltilen yerlerde biriken tozlara üflüyorlar..
âdemsiz bir durak, son durak olamaz.
birileri çizebilir boşluğu. o bir şeylerin tutukluluğu, tükürülecekken yutulan kan. acısı şeylerin, salınım. son hecesi aşkın. şifa dilenen dudakların kokusu dağlarda süzülen. öpmedim onu, deniz tabanını gezdim. sarılmadım ona anlamı kuşandım. dudaklarını da koklamadım zaten. temiz, sari parçaların içinde gördüğüm muhtemel bir hülya idi. başını koyduğu yastık bir kod. her nefes bir pasaj.
sokaklar onunla dolu, görmediğim her yerde o var. belli kokular doluyor burnuma, bildik gözyaşları pusuda. tadı dahi dudaklarımda. çelik öğütüyorum sanki, özlem demir leblebi. yol arkadaşı kıskançlık, nefsin bencilliğine direnilemeyen, o mavi ateşten meydana gelen. küçülüyorum, nokta haline gelene kadar bi kenarda veremli gibi ölümümü bekliyorum.
asılıyorum elimin kavrayamadığı her şeye. benliğim, yakasına yapıştığım. renklerim meydana geliyor. kaynıyorum onun kazanında, azalıyorum, kendimden çekiliyorum. canıma bakıyorum, canıma son kez.
olmadı mı hiç, müziğin de yorulup yavaşça yere serildiği anları bilmedim mi? ya o tatsız haller? kan ve boşlukta yüzen bağırışlar neydi? beyaz ellerimiz teşhir.
beyaz.
yersiz ve yeterince sebepsiz yorgunlaşmış acı, acılaşan yorgunluk; 'an'a dik inen cevval, patavatsız bir çizgi. odur, insanın boğazına oturan yumruk, kahkahaları yırtan anı artık soluk. dokunulmayı bekliyor dökülmek için, dokunulmuyor.. dokundurulmuyor, baygın öz, ölü sanki. onunla birlikte yaşamaya devam edecek evde istenmeyen biri gibi. bilinenler ama dile getirilmeyenler, söze gelmez duyguların gücü nasıl korkutmasın.
fotoğraflarda kalmaması adına gülümseme dişlisi kendi kendinin emekçisi. görkemli, rahatsız edebilecek potansiyelde evhamlı çarkın yıkılmaz kalesi. bir öpücük mesafesinde sesler, kokular, aşktan yükselen sıcak, nadide iniltiler.
bir kara deliğe tükürmek, yere değiş sesi beklemek, bitiş, çakılış emaresi bir yitiş özlemi. aramak, bakmak ve görmeyi akledebilecek kudrete nail olmak süreçle, boğazına yapışmak kendinin, uyandırmak kendini. tokatlamak son defa acımadan, son defa acıtarak.
42 milyon yıl öncesi bugün, bir seyahat gemisinde okuduğum tozlu bir kitapta yazıyordu;
''sevmek, sevişmek. güzellik vermek kendinden, güzelleşerek, kendiliğine ve ötekine, ötekinden.''
çiçekleri eziyorlar.
yıldızları titizlikle yontuyorlar.
maket bıçağıyla düzeltilen yerlerde biriken tozlara üflüyorlar..
Türkiye cumhuriyet'i kurucusu son başkomutan ve son başbuğ ulu önder
Gazi mustafa kemal atatürk'ün edebi istirahatgahı.
zenginsozluk.com/foto
Gazi mustafa kemal atatürk'ün edebi istirahatgahı.
zenginsozluk.com/foto
bir deşarj olma yoludur. varoluş mücadelesinde yapılanların esasen ne denli gülünç ve farazi olduğunu anımsatan seanslardır.
charlie chaplin, charlie chaplin'e benzeyenler yarışmasına katılıp üçüncü oluyor. bu bilgi neye yarıyor hiçbir şeye yaramıyor olabilir ya da bazen sahtelerin, asılları gölgelediği sonucu çıkabiliyor. ya da öyle bir şeyler işte.