confessions

kirklarelili lili

2. nesil Yazar - Havayı kokluyor

  1. toplam entry 50
  2. takipçi 3
  3. puan 2918

heves

hak yeme hell yeah
Bir insanın içinde iyiye, güzele dair her şey olsun isterse ama hevesi içinden çıkardığınız zaman kalan tüm güzellikler işlevini yitirir.

Hevesiniz yoksa; şeytan sizin ahbanınız olur. Sizi öyle bir yönlendirir ki hem kendinizi hem de etrafınızı küle çeviren bir ateş kasırgası olursunuz.

Yarım Yıla yakındır istisnasız tek bir şey için hevesim yok ve bu 6 ay boyu evimin kapısını çalan tek şeytan olmuştur. Hevesi olmayan adam şeytanla ahbaplık eder.

bana sor

mızrabımda ızdırap
Ferdi Tayfur'la duymaya aşina olduğumuz ardından cihan mürtezaoğlu'nun da pek güzel seslendirdiği bir parça. Ne kadar derin bir manası vardır bu sözün. Kendi gözünle bakma, bir de beni bana sor der gibi adeta. Tıpkı ilhan irem'in dediği gibi; "Sensizligin acısını sen nereden bileceksin. Sen hiç sensiz kalmadın ki." gel bir de bunu bana sor işte...

sıla'nın ahmet kural'dan şikayetçi olması

icgqhs
şarkıcı ve söz yazarı sıla gençoğlu'nun oyuncu ahmet kural ile yaşadığı aşk sonrası şiddet gördüğünü söyleyerek darp raporları ile savcılığa suç duyurusunda bulundu.
bunun üzerine taraflardan açıklamalar geldi ve sanat dünyası tamamen ahmet kural'ı suçlamaya başladı.
her olayda iki taraf dinlenmesi gerekirken bir kadın şiddete maruz kaldım dediği an hiç kimse dinleme gereği bile duymuyorlar, garip vesselam.

bir kadının dudaklarının bir erkeğin kulağına ettiği işkence sorgulanmalı ve söz konusu şiddet hangi söylemler üzerine olmuş bu konuşulmalı.
elbette söz konusu ne olursa olsun şiddetin savunulacak bir tarafı yok fakat ahmet kural sıla'yı kolundan tutup itmek için mi hayatına soktu?
toplumun gözü kapalı erkeğe yüklenmesi ve asla dinlememesi çok garip!

bir istanbul trajedisi

keskin nisanci
(bkz:#77698)

şöyle bir entry kaleme almış yazar arkadaş.

öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdıkları en kaba tabirle ölümü gösterip sıtmaya razı etmek. kimse akp'den önce ülke güllük gülistanlık demedi ki zaten, burada 16 yıldır tek başına iktidar olan bir partiden bahsediyoruz ve dediğim gibi 2018 senesinde yol yaptık oy verin diyen bir zihniyetten bahsediyoruz. sanki ülkenin tek derdi yolmuş, köprüymüş, tünelmiş gibi bahsedilmesinden bahsediyoruz.

bülent ecevit'in başbakan olduğu üçlü koalisyon zamanında sadece telekom özelleştirilse dış borcumuzun tamamı kapanıyordu ama ecevit ve koalisyon ortakları özelleştirmeyi reddetti. akp cenahı ise tam tersine kar eden kurumları yok pahasına yandaşlarına peşkeş çekti. bunları iyi analiz etmek lazım. nerdeyse elimizde satacak bir şey kalmadı ama ama hala dünya kadar borcumuz var ve el kapılarında para dileniyoruz.

ağrı dağı efsanesi

oblomov
ortaokul yıllarımda bana zorla okumam için dayatılan yaşar kemal'in en başarılı kısa romanlarından biridir. kitap okumaya doğru yerden başladığım için çok şanslı olduğumu düşünürüm yıllardır. Ayrıca filmi de çekilmiştir.

fenerbahçe

keskin nisanci
bu sene taraftarlarını çileden çıkarmaya kararlı olan kulüp. 9 maçta 9 puan ne demek ya, yok hainler bulundu, her şey düzelecek demeçleri de hikaye çıktı, fenerbahçe cephesinde değişen bir şey yok. hâlâ sahada rezil bir futbol var.

soyun

icgqhs
kelime olarak cinsel çağrışımlar yapıyor olsa bile öyle değil.

hayatım boyunca tek taraflı uçak bileti hayali kurdum hiç kimseye hiçbir şeye ait olmadan.
soyadımla aynı olanlar, lise vesaire okullardan, sokaklardan her dostluklardan kim varsa...

zengin sözlük yazarlarının ruh halleri

oblomov
çok denedim, olmuyor sözlük. her defasında koca bir duvardan sekip başladığım yere geri dönüyor gibiyim. sosyalleşmek dediler yaptık, iş dediler zaten başımızdan aşkın, alkolün faydası olsa 30 yıldır görürdük. ne yaptım ne ettimse içimdeki bu sıkıntıyı bu karabasanı atamadım. bir şey var böyle derinden derinden, ince ince kemiriyor etimi de ben hiç bir şeyin farkında değilim gibi. oysa eksiliyorum be sözlük. her gün biraz daha azalıyor yaşama sevincim. "Hep denedin, hep yenildin, Olsun, Gene dene, gene yenil, Daha iyi yenil" diyen "Samuel Beckett" amca buralarda bir yerlerde olsa yeminle ağzına kürekle vurasım var şuan. her gün, dünü yeniden oynatıyorlarmış gibi geliyor. sıkıldım sözlük. bana bir yol göster.

konkordato

icgqhs
Basit tabirle iflastan kurtulmak için karşılıklı tavizlerin verilmesi suretiyle sonuçlanan bir anlaşma veya borç yapılandırması şeklinde adlandırılabilir. Son günlerde çok popüler olmuştur. Konkordato aslında iflas ertelemesi kurumunun kalkması ile de ortaya çıkan boşluğu doldurmuştur

Hukuken Borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluların kendilerine vade verilmesi veya alacaklıların alacağında indirim yapılması suretiyle borçlarını ödeyebilmesi ve iflastan kurtulması için öngörülen bir düzenleme şeklinde tanımlanabilir.

Aslında bu kurum dürüst borçlular için düzenlenmiştir. Finansal yapıları bozulan işletmeleri koruma amacı güder.

Konkordatonun iflas ve iflasın ertelenmesi kurumu ile arasındaki başlıca farklar nedir?

a-) Konkordato daha az masrafla yapılmasına rağmen iflas daha fazla maliyetlidir.

b-) İflas da borçlunun tasarruf ehliyeti tamamen ortadan kalkar; ancak konkordato da tasarruf ehliyeti devam eder

c-) İflasta alacağını tamamen alamamış alacaklı muflisi takip edebilir. Ancak konkordato da borçlu borcundan kesin olarak kurtulur. konkordato dışında kalmış alacaklılar alacağını talep edemezler

d-) İflasa ancak tacirler başvurabilirken konkordatoya başvurmak için tacir olmak şart değildir.

e-) İflasa tabi olsun olmasın tüm borçlular ile iflas talebinde bulunabilen alacaklılar konkordato talebinde bulunabilirken, iflasın ertelenmesini sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler talep edebilirler.

f-) İflasın ertelenmesine mahkemece karar verilebilmesi için alacaklıların rızası aranmaz. Ancak konkordatonun mahkemece onaylanabilmesi için toplantıya katılacakların belli sayıda olmasına bağlıdır.

g-) İflas ertelemesine pasifi aktifinden fazla(borca batık )olanlar başvurabilirken konkordatoya borcu vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan başvurabilir.

h-) İflasın ertelemesinde faizler işler ,konkordato da ise kural olarak konkordato mühletince faiz işlemez.

ı-) İflasın ertelenmesinde alacaklılar alacaklarından feragat edip etmeme konudan serbestken ,konkordato da ise genellikle alacaklarından bir kısmından feragat halinde başarıya ulaşır.

i-) Konkordato kısa sürerken, iflasın ertelenmesi 5 yıla kadar çıkabilmekteydi

j-) İflasın ertelenmesi kurumu tamamen kaldırılmıştır.

3. Kimler konkordato talebinde bulunabilir?

İflasa tabi olsun/olmasın tüm borçlular konkordato talebinde bulunabileceği gibi, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı kimse de konkordato talebinde bulunabilir.

alıntır.

puting

sos
reisçi teyze'nin ağzından çıkan kelime.

puting bile bizimle

alternatif bir tatlı aynı zamanda.
bu tatlıyı yapmanız için gereken malzemeler aşağıdadır;

1 adet battal boy putin (vladimir)
1 adet puding (isteğe göre; çikolatasız veya muzsuz)
1 bardak süt

ipucu: reisçi teyzenin röportajını kısık sesle dinlerken ve kafanız güzel halde yapmanız tavsiye edilir.

zengin itiraf

sos
abime şaka yapmayı düşünüyorum. önce aleyna tilki'nin dipsiz kuyum şarkısını indirip, "misafir çocuğu gibiydin geldin dağıttın gittin" kısmını kırpıp yeni bir mp3 halina getirmeyi, sonra bu mp3'ü telefona indirip gece sinsice abimin telefonuna göndermeyi, abimin telefonuna zil sesi olarak ayarlayıp zil sesi seviyesini de son seviyeye + getirmeyi düşünüyorum.

tamam tamam yapmayacağım. çok çocukça olduğuna karar verdim. neyse bir çay içeyim.

zengin sözlük yazarlarının denemeleri

kozmos
uzak,
âdemsiz bir durak, son durak olamaz.
birileri çizebilir boşluğu. o bir şeylerin tutukluluğu, tükürülecekken yutulan kan. acısı şeylerin, salınım. son hecesi aşkın. şifa dilenen dudakların kokusu dağlarda süzülen. öpmedim onu, deniz tabanını gezdim. sarılmadım ona anlamı kuşandım. dudaklarını da koklamadım zaten. temiz, sari parçaların içinde gördüğüm muhtemel bir hülya idi. başını koyduğu yastık bir kod. her nefes bir pasaj.
sokaklar onunla dolu, görmediğim her yerde o var. belli kokular doluyor burnuma, bildik gözyaşları pusuda. tadı dahi dudaklarımda. çelik öğütüyorum sanki, özlem demir leblebi. yol arkadaşı kıskançlık, nefsin bencilliğine direnilemeyen, o mavi ateşten meydana gelen. küçülüyorum, nokta haline gelene kadar bi kenarda veremli gibi ölümümü bekliyorum.
asılıyorum elimin kavrayamadığı her şeye. benliğim, yakasına yapıştığım. renklerim meydana geliyor. kaynıyorum onun kazanında, azalıyorum, kendimden çekiliyorum. canıma bakıyorum, canıma son kez.
olmadı mı hiç, müziğin de yorulup yavaşça yere serildiği anları bilmedim mi? ya o tatsız haller? kan ve boşlukta yüzen bağırışlar neydi? beyaz ellerimiz teşhir.
beyaz.
yersiz ve yeterince sebepsiz yorgunlaşmış acı, acılaşan yorgunluk; 'an'a dik inen cevval, patavatsız bir çizgi. odur, insanın boğazına oturan yumruk, kahkahaları yırtan anı artık soluk. dokunulmayı bekliyor dökülmek için, dokunulmuyor.. dokundurulmuyor, baygın öz, ölü sanki. onunla birlikte yaşamaya devam edecek evde istenmeyen biri gibi. bilinenler ama dile getirilmeyenler, söze gelmez duyguların gücü nasıl korkutmasın.

fotoğraflarda kalmaması adına gülümseme dişlisi kendi kendinin emekçisi. görkemli, rahatsız edebilecek potansiyelde evhamlı çarkın yıkılmaz kalesi. bir öpücük mesafesinde sesler, kokular, aşktan yükselen sıcak, nadide iniltiler.
bir kara deliğe tükürmek, yere değiş sesi beklemek, bitiş, çakılış emaresi bir yitiş özlemi. aramak, bakmak ve görmeyi akledebilecek kudrete nail olmak süreçle, boğazına yapışmak kendinin, uyandırmak kendini. tokatlamak son defa acımadan, son defa acıtarak.
42 milyon yıl öncesi bugün, bir seyahat gemisinde okuduğum tozlu bir kitapta yazıyordu;
''sevmek, sevişmek. güzellik vermek kendinden, güzelleşerek, kendiliğine ve ötekine, ötekinden.''
çiçekleri eziyorlar.
yıldızları titizlikle yontuyorlar.
maket bıçağıyla düzeltilen yerlerde biriken tozlara üflüyorlar..