caner kara (tayma) 'nın, genç atsızlar hüseyin nihal atsız'ı anma buluşmasında okuduğu şiiridir.
motorcuların bazen haklı olarak bazen de kazara yaptıkları şeydir.
maalesef dünya genelinde motorları araçtan saymayan sürücüler oldukça fazla. hal böyle olunca, motorcuları trafikte sıkıştıran, yol vermeyen, üzerlerine süren davar sürücülerle dolu bir trafikte motorcular deliriyor.
sabırlı motorcuların defalarca uyarmasına rağmen hala oralı olmayan sürücüler bence hak ediyor bunu. motorcunun hayatını tehlikeye atacak şekilde sıkıştıranlar da aynı şekilde. sonuç olarak o ayna kırılıyor. ama bir de zevk için park halindeki araçların bile aynalarını kıran haysiyetsiz motorcular var ki, onların yatacak yeri bile yok..
yasaya göre motorlar da trafikte araçlar kadar hakka sahiptir!
maalesef dünya genelinde motorları araçtan saymayan sürücüler oldukça fazla. hal böyle olunca, motorcuları trafikte sıkıştıran, yol vermeyen, üzerlerine süren davar sürücülerle dolu bir trafikte motorcular deliriyor.
sabırlı motorcuların defalarca uyarmasına rağmen hala oralı olmayan sürücüler bence hak ediyor bunu. motorcunun hayatını tehlikeye atacak şekilde sıkıştıranlar da aynı şekilde. sonuç olarak o ayna kırılıyor. ama bir de zevk için park halindeki araçların bile aynalarını kıran haysiyetsiz motorcular var ki, onların yatacak yeri bile yok..
yasaya göre motorlar da trafikte araçlar kadar hakka sahiptir!
bütün sosyal ağlarda, forumlarda, whatsapp'ta vb. olduğu gibi, sözlüğümüzde de olan hede.
ve bütün sosyal ağlarda olduğu gibi kare şekilde profil fotoğrafı eklemek gerekli. Sosyal ağlarda büyük fotoğraf eklerken kırpma isteniyor ama sözlükte böyle bi şey olmadığı için tam kare olmayan bi fotoğraf eklerseniz, fotoğraf otomatik olarak kare şekline gelir bu esnada fotoğraf uzar veya genişler.
Fotoğrafı tam kare şekline getirmek için "no crop" ismiyle paylaşılan uygulamaları tavsiye ederim.
ve bütün sosyal ağlarda olduğu gibi kare şekilde profil fotoğrafı eklemek gerekli. Sosyal ağlarda büyük fotoğraf eklerken kırpma isteniyor ama sözlükte böyle bi şey olmadığı için tam kare olmayan bi fotoğraf eklerseniz, fotoğraf otomatik olarak kare şekline gelir bu esnada fotoğraf uzar veya genişler.
Fotoğrafı tam kare şekline getirmek için "no crop" ismiyle paylaşılan uygulamaları tavsiye ederim.
hunharca duygu sömürüsü yapılan sıradan bir aşk dizisi(miş) işte. daha ilk defa duyuyorum ama 15-20 dk süren muhabbetler, zinalar eksik olmadığı isminden bile anlaşılıyor.
diğer tanım olarak; çiçekler de kırılabilir.. lütfen çiçekleri küstürmeyelim.
diğer tanım olarak; çiçekler de kırılabilir.. lütfen çiçekleri küstürmeyelim.
Aybüke öğretmen, daha 7 ay önce öğretmen olmuş 22 yaşında bir öğretmendi. Hayalleri, vatan, millet, bayrak sevgisi aşılayacağı öğrencileri vardı.. Ruhu şâd olsun.
And olsun, intikamı alınacak elbet. soysuzlara bu vatanı dar edeceğiz..
edit: ölümünden sonra kırmızı fularlı orospu çocukları tarafından "yoldan geçerken öldü" şeklinde dalga geçilmiştir.. bu da sizin ayıbınız olsun, intikamı daha acı olacak!
And olsun, intikamı alınacak elbet. soysuzlara bu vatanı dar edeceğiz..
edit: ölümünden sonra kırmızı fularlı orospu çocukları tarafından "yoldan geçerken öldü" şeklinde dalga geçilmiştir.. bu da sizin ayıbınız olsun, intikamı daha acı olacak!
ileri zamanlarda çok güzel giriler yazılacak bir başlık. bir mecnun, ferhat, kerem gibi kişiler gelip bişey yazacağını ne kadar düşünmesem de, örneğin inci sözlük'ten "olumniyekabuletmiyo" gibi koca yürekli kişiler gelip bi şeyler yazsa fena mı olur!
bu arada; o acı geçmiyor, her gün hissedeceksiniz mecburen ama zamanla alışırsınız belki..
bu arada; o acı geçmiyor, her gün hissedeceksiniz mecburen ama zamanla alışırsınız belki..
eski türkçede "tengri" olan ve günümüzde tanrı diye yazılan bir kelimedir.
zenginsozluk.com/foto
allah yerine tanrı demek caizdir. (diyanet işleri başkanlığı)
kaynak
zenginsozluk.com/foto
allah yerine tanrı demek caizdir. (diyanet işleri başkanlığı)
kaynak
zengin sözlük aktif ve değerli sözlük yazarları listesinde başlarda gelir vesselam.
isminin aksine siyah beyaz değil, renkli birisi.
arada bir favorileşiyoruz felan. kitap okuyan insan kötü olur mu lafıyla da gönlümü kazanan bir şahıs.
(bkz:seni tanımak istiyorum yiğidim beni mutlaka ara)
isminin aksine siyah beyaz değil, renkli birisi.
arada bir favorileşiyoruz felan. kitap okuyan insan kötü olur mu lafıyla da gönlümü kazanan bir şahıs.
(bkz:seni tanımak istiyorum yiğidim beni mutlaka ara)
kendini insanlardan uzaklaştıran kişi de denebilir. 1 kez bile olsa insanların kötü, çirkin yüzlerini korkunç bi şekilde görmüşlerdir. kendimden biliyorum!
hep o mutlu, insan sevgisi dolu, birbirlerine karşı hep sevecen olarak bilinen toplumun bazı şartlarda ne kadar yargılamadan dışlayan, ne kadar acımasız, ne kadar aşağılayıcı olduğunu anlayan kişiler için insanları kendinden uzaklaştırmak veya seçici davranmak çok anlam kazanıyor..
hayatlarına girmek, güvenlerini kazanmak her ne kadar zor olsa da, girdikten sonra çıkmak da o kadar zor.
çoğu zaman gülüşleri gerçekçi ve içten gibi görünse de gözleri anlatır her şeyi.. onların gözleri mezar taşı gibidir.
hep o mutlu, insan sevgisi dolu, birbirlerine karşı hep sevecen olarak bilinen toplumun bazı şartlarda ne kadar yargılamadan dışlayan, ne kadar acımasız, ne kadar aşağılayıcı olduğunu anlayan kişiler için insanları kendinden uzaklaştırmak veya seçici davranmak çok anlam kazanıyor..
hayatlarına girmek, güvenlerini kazanmak her ne kadar zor olsa da, girdikten sonra çıkmak da o kadar zor.
çoğu zaman gülüşleri gerçekçi ve içten gibi görünse de gözleri anlatır her şeyi.. onların gözleri mezar taşı gibidir.
40 çerisiyle birlikte çin sarayına baskın yapan kürşad'ın destanıdır. hüseyin nihal atsız'ın bozkurtların ölümü adlı romanında daha detaylı ve açıklamalı şekilde anlatılmaktadır.
zenginsozluk.com/foto
Kürşad, 621 senesinde Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan'ın küçük oğludur. Çuluk Kağan'ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken'deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı... Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun'un Ötüken'de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı. Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin'in başkenti Siganfu'ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler. Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır fakat kılıcını milletinin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. Esaretin beşinci yılında Kara Kağan kahrından ölür. Esaretin onuncu yılında, yani 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek kırk çerisi ile birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung'u yakalayarak rehin almaya ve bu sayede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşad'ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin'i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken'e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin'i de kağan ilan etmeye karar verirler. Bu uğraşta başarılı olurlarsa budun kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır. Fakat ihtilal için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşad, kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce dileğe doğru yürüyen kırkbir Türk yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit olur, sağ kalanlar ise Kür Şad'ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken'e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenke tutuşurlar. Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi peş peşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşad sağ kalmıştır, tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da şehit olur fakat elinde kılıcıyla atının üzerinde durmaktadır, öldüğü halde yere düşmemiştir... Kürşad ölmüş fakat yenilmemiştir...
Kürşad ve kırk çerisinin yaptıkları ihtilalden sonra korkuya kapılan Çinliler, Siganfu'daki bütün esir Göktürkleri mecburen serbest bırakırlar. Göktürkler kırküç yıl boyunca dağınık bir şekilde yaşarlar, bazı Göktürk soyluları yeniden devlet kurma girişiminde bulunsalar dahi başarılı olamazlar... Fakat 682 senesinde Bozkurt başlı sancak tekrar kaldırılır ve Kutluk Şad (İlteriş Kağan) ile Bilge Tonyukuk İkinci Göktürk Devleti'ni kurarlar...
alıntı
41 çeri;
peki o uslanmaz kan hangi bedende şimdi?
zenginsozluk.com/foto
Kürşad, 621 senesinde Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan'ın küçük oğludur. Çuluk Kağan'ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken'deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı... Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun'un Ötüken'de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı. Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin'in başkenti Siganfu'ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler. Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır fakat kılıcını milletinin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. Esaretin beşinci yılında Kara Kağan kahrından ölür. Esaretin onuncu yılında, yani 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek kırk çerisi ile birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung'u yakalayarak rehin almaya ve bu sayede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşad'ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin'i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken'e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin'i de kağan ilan etmeye karar verirler. Bu uğraşta başarılı olurlarsa budun kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır. Fakat ihtilal için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşad, kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce dileğe doğru yürüyen kırkbir Türk yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit olur, sağ kalanlar ise Kür Şad'ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken'e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenke tutuşurlar. Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi peş peşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşad sağ kalmıştır, tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da şehit olur fakat elinde kılıcıyla atının üzerinde durmaktadır, öldüğü halde yere düşmemiştir... Kürşad ölmüş fakat yenilmemiştir...
Kürşad ve kırk çerisinin yaptıkları ihtilalden sonra korkuya kapılan Çinliler, Siganfu'daki bütün esir Göktürkleri mecburen serbest bırakırlar. Göktürkler kırküç yıl boyunca dağınık bir şekilde yaşarlar, bazı Göktürk soyluları yeniden devlet kurma girişiminde bulunsalar dahi başarılı olamazlar... Fakat 682 senesinde Bozkurt başlı sancak tekrar kaldırılır ve Kutluk Şad (İlteriş Kağan) ile Bilge Tonyukuk İkinci Göktürk Devleti'ni kurarlar...
alıntı
41 çeri;
peki o uslanmaz kan hangi bedende şimdi?
bozkurt yürekli türk. esareti kabullenmeyen, karşısındaki düşmanın çokluğuna aldırış etmeyen, yağmur kokan o gecede destan yazan bir yiğit türk..
"siz sanıyorsunuz ki hep tanımadığınız insanlar ölecek." cümlesini destekler bir şekilde haklı çıkaran saldırı..
türk kızlarından istediği şeyi alamayan veya egeosu tavan kezbanlardan trip yiyen ve hayatında doğru kişiyi tanımamış kişilerin uydurması.
bir işi yapmaya korkan, çekinen insanlara gaz verme amacıyla söylenen sözdür.
söyleyen kişi yüz yüze söylemişse ve ve kişinin sırtını sıvazlamışsa o kişinin dağlar delebileceğine inanılır.
söyleyen kişi yüz yüze söylemişse ve ve kişinin sırtını sıvazlamışsa o kişinin dağlar delebileceğine inanılır.