Tamamlanmamış cümlelerin sonunda kullanılan noktalama işareti.
Bu üç noktanın yan yana kullanılması gerektiğini belirtmeye lüzum görmüyorum, çünkü aramızda üst üste ya da çaprazlama falan kullanmaya yeltenecek yazarların bulunduğunu sanmıyorum. Yoktur değil mi?
Sonuna eklendiği cümleden sonra bir açıklama ya da örneklendirme yapılacağını anlatan noktalama işareti.
Bu iki nokta mutlaka üst üste olmalıdır. Eğer üç nokta kullanılmak istenirken yan yana kullanılıyorsa orada bir noktalama hatası vardır.
Bu iki nokta mutlaka üst üste olmalıdır. Eğer üç nokta kullanılmak istenirken yan yana kullanılıyorsa orada bir noktalama hatası vardır.
Sözlüğümüzde yazarlık yapan kişilerin isterlerse kendilerinde takıntı olarak gördükleri özelliklerini sıralayabilecekleri alan.
Sözlüklerde büyük harf kullanımı olmamasına rağmen cümle başlarında ve özel isimlerde mutlaka büyük harf kullanırım. Kazara gözümden kaçarsa yazdığımı göndermeden önce dönüp düzeltirim.
Bakınız vereceğim zaman iki nokta ile bakınız vereceğim metnin arasında mutlaka bir boşluk olmasına özen gösteririm. Diğer türlüsü ellerimi karıncalandırıyor.
Gibi gibi...
Sözlüklerde büyük harf kullanımı olmamasına rağmen cümle başlarında ve özel isimlerde mutlaka büyük harf kullanırım. Kazara gözümden kaçarsa yazdığımı göndermeden önce dönüp düzeltirim.
Bakınız vereceğim zaman iki nokta ile bakınız vereceğim metnin arasında mutlaka bir boşluk olmasına özen gösteririm. Diğer türlüsü ellerimi karıncalandırıyor.
Gibi gibi...
Karakteriyle, yapısıyla, görüntüsüyle adı birebir uyuşan 'şey'ler için kullanılan bir sıfat.
(bkz: ismiyle müsemma)
Cümlenin bittiğini ifade etmek için cümle sonuna [büyük harf]öncesinde boşluk bırakmadan[büyük harf] konan küçük ama etkisi boyundan büyük benekçik.
Bazı özel durumlar (soru, açıklama, coşku) hariç her cümleyi noktayla bitiririz.
Biz beyaz Türkler bunu görmediğimizde o cümlenin devamının geleceğini düşünüp sorar bakışlarla mal mal bekleriz mesela olduğumuz yerde. Mutlaka kullanın, etrafımızdaki insanların bizim hakkımızda "Ne bekliyor lan bu mal?" deyişlerine alet olmayın.
Bazı özel durumlar (soru, açıklama, coşku) hariç her cümleyi noktayla bitiririz.
Biz beyaz Türkler bunu görmediğimizde o cümlenin devamının geleceğini düşünüp sorar bakışlarla mal mal bekleriz mesela olduğumuz yerde. Mutlaka kullanın, etrafımızdaki insanların bizim hakkımızda "Ne bekliyor lan bu mal?" deyişlerine alet olmayın.
Eğer belirli bir çemkirik sürecinde değil de istisnasız her an her cümlesinde bunu yapıyorsa hikayesi bir süre sonra yalancı çobanın hikayesine dönecek insandır. Bir gün gelip de o ünlemlerle gerçekten öfkesini kusmaya çalıştığında öfkesi karşısındaki kişi tarafından ciddiye alınmayacaktır mesela.
Nötr noktalama işaretimiz noktadır, bunun dışındaki her türlü duygu aktarımımıza yardımcı olacak noktalama işaretleri de hâlihazırda kullanımımıza sunulmuştur. Yerinde kullanalım.
Nötr noktalama işaretimiz noktadır, bunun dışındaki her türlü duygu aktarımımıza yardımcı olacak noktalama işaretleri de hâlihazırda kullanımımıza sunulmuştur. Yerinde kullanalım.
Nasıl bir kafayla yapıldığına bir türlü akıl sır erdiremediğim yazım hatası. Evet, belki literatüre bir 'hata' olarak geçmemiş olabilir ama son derece anlamsız olduğundan bana göre bir yazım hatası bu.
Yok klavyemdeki t9 otomatik yapıyor, yok yan yatıyor, yok çamura batıyor gibi bahaneler üretiliyor fakat bunların hiçbirinin geçerliliği yok.
Ne kadar güzel ve doğru yazılmış olursa olsun bir yazıyı tek başına batırabilen bu hatayı yapmayalım, yapanları sakince uyaralım.
Yok klavyemdeki t9 otomatik yapıyor, yok yan yatıyor, yok çamura batıyor gibi bahaneler üretiliyor fakat bunların hiçbirinin geçerliliği yok.
Ne kadar güzel ve doğru yazılmış olursa olsun bir yazıyı tek başına batırabilen bu hatayı yapmayalım, yapanları sakince uyaralım.
Her hafta farklı temalara ait ürünler satışa çıkaran, alışverişiniz esnasında oturup muhteşem kahvelerinin tadını çıkarabileceğiz farklı bir konsepte sahip mağaza.
Kahveleri de gerçekten iyi ve lezzetli.
Kahveleri de gerçekten iyi ve lezzetli.
Aslında hakkında sayfalarca yazsak da bu hastalığın ağrısını en az bir kere yaşamış kişiler hariç kimseye bu ağrıyı layığıyla betimleyemeyiz. Öyle bir illet. Kişiyi, ölümle yaşam arasındaki çizgiden ölüm tarafına gözleri kapalı zıplatabilecek cinsten. Ölümü bilmem ama kendinize zarar vermekten ciddi anlamda çekinmiyorsunuz. Zamanında ağrıyla bilincimi kaybedip gece yatağımın metal başlığına farkında olmadan kafamı defalarca vurup yarmışlığım ve ağrı geçince olan biteni görüp gidip yarığı diktirmişliğim var. "Bugün başım ağrıyor hafif yhaaa, migren mi vardır bende nedir?" minvalinde cümleler kuran kişilere kafa göz dalasım geliyor mesela, yine de seviyemi koruyup götümle gülmekle yetiniyorum.
Kafanızı matkapla deldiklerinde, mengeneyle sıkıştırdıklarında, bir el göz yuvarlağınızı tutup dışarı çıkarmaya çalıştığında, alnınızdan içeri tornavida sokmaya yeltendiklerinde, sizi baş aşağı çevirip başınızı yere yere vurduklarında hissedebileceklerinizin ortaya karışığı gibi düşünün. Little little into the middle.
Beyin damarlarının kontrolsüz olarak daralıp genişlemesiyle oluştuğu söyleniyor. Damar yüzeyindeki anormal değişiklik kan akış hızının dengesini bozuyor ve bum! Yani bu ağrıyı çekebilmek için maalesef bir beyin sahibi olmalısınız. Ehe ehe. Ayrıca ağrı sonrası siz siz olmaktan çıkıp bu tarz çirkin şakalara da teşebbüs edebiliyorsunuz.
Azıcık ucundan kinci biriyim, nefret ettiğim kişilerin her ne olursa olsun iyiliğini isteyecek kadar yüce gönüllü falan değilim. Fakat söz konusu migren ağrısı olduğunda çeken düşmanım olsa yine de içim sızlar. Yani "Aman aman düşman başına." bile değil.
Muzdariplerine buradan şefkatle sarılıyorum!
zenginsozluk.com/foto
Kafanızı matkapla deldiklerinde, mengeneyle sıkıştırdıklarında, bir el göz yuvarlağınızı tutup dışarı çıkarmaya çalıştığında, alnınızdan içeri tornavida sokmaya yeltendiklerinde, sizi baş aşağı çevirip başınızı yere yere vurduklarında hissedebileceklerinizin ortaya karışığı gibi düşünün. Little little into the middle.
Beyin damarlarının kontrolsüz olarak daralıp genişlemesiyle oluştuğu söyleniyor. Damar yüzeyindeki anormal değişiklik kan akış hızının dengesini bozuyor ve bum! Yani bu ağrıyı çekebilmek için maalesef bir beyin sahibi olmalısınız. Ehe ehe. Ayrıca ağrı sonrası siz siz olmaktan çıkıp bu tarz çirkin şakalara da teşebbüs edebiliyorsunuz.
Azıcık ucundan kinci biriyim, nefret ettiğim kişilerin her ne olursa olsun iyiliğini isteyecek kadar yüce gönüllü falan değilim. Fakat söz konusu migren ağrısı olduğunda çeken düşmanım olsa yine de içim sızlar. Yani "Aman aman düşman başına." bile değil.
Muzdariplerine buradan şefkatle sarılıyorum!
zenginsozluk.com/foto
seksi bir görüntü ve konfor arasında tercihlerini konfordan yana kullananların tercihi olmayan ayakkabı çeşidi.
ben şahsen ayaklarımın orası burası acırken suratımdaki o ekşi ifadeyle kendimi hiç seksi hissetmiyorum, dolayısıyla topuklu ayakkabı giymeyi tercih etmiyorum. canım tatlı benim, içindeyken huysuz bir ihtiyara dönüşeceğimi bildiğim hiçbir şeyi giymem, hiçbir yere gitmem.
ben şahsen ayaklarımın orası burası acırken suratımdaki o ekşi ifadeyle kendimi hiç seksi hissetmiyorum, dolayısıyla topuklu ayakkabı giymeyi tercih etmiyorum. canım tatlı benim, içindeyken huysuz bir ihtiyara dönüşeceğimi bildiğim hiçbir şeyi giymem, hiçbir yere gitmem.
eğer tam bir uyku insanıysanız uygulamaya koyduğunuzda sizi zaten genele pek de cici gelmeyen spordan külliyen soğutabilecek karar.
insanlar 'gündüz insanı' ve 'gece insanı' olarak ikiye ayrılıyor genelde. ilk gruba mensup kişiler sabahları atom karınca, akşama doğru ise sıradan pil davranışı sergiliyorlar ve akşam saatlerinde spor yapmayı çin işkencesinden hallice buluyorlar. ikinci gruptakiler ise sabahları yataklarından sürüm sürüm sürünerek çıkarlarken akşama doğru tövbe yarabbim bir haller oluyor bunlara.
demem odur ki gündüz insanıysanız sabah sporu, gece insanıysanız da akşam saatlerinde yapılan spor sizin idealiniz. ait olmadığınız kategoriye aitmiş gibi kendinizi iteleyip kakalamanın sporu sizin için bir işkenceye dönüştürmek dışında yapacağı hiçbir nane yok. sabah 6'da kalkıp koşmanın düşüncesiyle bile irkiliyorsanız akşam koşun. fiziksel aktivitenin saati olmaz.
insanlar 'gündüz insanı' ve 'gece insanı' olarak ikiye ayrılıyor genelde. ilk gruba mensup kişiler sabahları atom karınca, akşama doğru ise sıradan pil davranışı sergiliyorlar ve akşam saatlerinde spor yapmayı çin işkencesinden hallice buluyorlar. ikinci gruptakiler ise sabahları yataklarından sürüm sürüm sürünerek çıkarlarken akşama doğru tövbe yarabbim bir haller oluyor bunlara.
demem odur ki gündüz insanıysanız sabah sporu, gece insanıysanız da akşam saatlerinde yapılan spor sizin idealiniz. ait olmadığınız kategoriye aitmiş gibi kendinizi iteleyip kakalamanın sporu sizin için bir işkenceye dönüştürmek dışında yapacağı hiçbir nane yok. sabah 6'da kalkıp koşmanın düşüncesiyle bile irkiliyorsanız akşam koşun. fiziksel aktivitenin saati olmaz.
gerçekten bağımlıları ve fanatikleri hariç çok da itin götüne sokamıyorum ben nedense bunu izleyenleri, çok acımasız olamıyorum.
bazı zamanlar, özellikle de aşırı derecede yoğun ve kafa mıncıklayıcı günler geçirdiğimde, boş -ama gerçekten bomboş- aktivitelerle kendimi şarj etmek istiyorum. işte böyle zamanlarda yaptığım birkaç vasıfsız aktiviteden biri bunu izlemek. oturuyorum, açıp boş boş bakıyorum survivor'a. yarışlarda taraf tutuyorum, ada gıybeti sahnelerinde "vay ikiyüzlüye bak!" falan diyorum.
yani demek istediğim, "survivor izleyen cahilin, boş adamın, çevresini umursamazın tekidir." genellemesini hiç yapamayacağım şimdi.
bazı zamanlar, özellikle de aşırı derecede yoğun ve kafa mıncıklayıcı günler geçirdiğimde, boş -ama gerçekten bomboş- aktivitelerle kendimi şarj etmek istiyorum. işte böyle zamanlarda yaptığım birkaç vasıfsız aktiviteden biri bunu izlemek. oturuyorum, açıp boş boş bakıyorum survivor'a. yarışlarda taraf tutuyorum, ada gıybeti sahnelerinde "vay ikiyüzlüye bak!" falan diyorum.
yani demek istediğim, "survivor izleyen cahilin, boş adamın, çevresini umursamazın tekidir." genellemesini hiç yapamayacağım şimdi.
Eskiden nasıl katlandığımıza şaşıp kaldığımız, şu an durup düşününce katlanmayı hayal bile edemediğimiz şeylerdir.
- gürültü,
- modumuz buna hiç uygun değilken dibimizde dönen bize göre boş muhabbet,
- başkalarının ahkâm kesişleri,
- geçmişe özlem,
- gelecek kaygısı,
- yalnızlık ve ölüm korkusu.
belli bir yaşın üzerindeki herkesin saydıklarımdan en az birine öyle kolay kolay katlanamadığına eminim, bunlarla hiçbir problemi olmayan varsa da yaşadığı berrak hayattan dolayı kendisini her yerinden öperim.
- gürültü,
- modumuz buna hiç uygun değilken dibimizde dönen bize göre boş muhabbet,
- başkalarının ahkâm kesişleri,
- geçmişe özlem,
- gelecek kaygısı,
- yalnızlık ve ölüm korkusu.
belli bir yaşın üzerindeki herkesin saydıklarımdan en az birine öyle kolay kolay katlanamadığına eminim, bunlarla hiçbir problemi olmayan varsa da yaşadığı berrak hayattan dolayı kendisini her yerinden öperim.
sanırım dünyanın en kibar insanları oluyorlar bu emektarlar.
bir şekilde yanlarından geçerken selam vermeyenini ya da en basitinden şöyle bir gülümsemeyenini görmedim şimdiye kadar.
güçleri kuvvetleri bol olsun.
bir şekilde yanlarından geçerken selam vermeyenini ya da en basitinden şöyle bir gülümsemeyenini görmedim şimdiye kadar.
güçleri kuvvetleri bol olsun.
zaman zaman bazı insanların zekâ seviyeleri hakkında bize harika ipuçları verebilen obje.
4 numara miyop, 2,5 numara astigmatım. bir kartalın keskinliğinde gözlere sahip arkadaş geliyor, gözlüğümü takıyor ve bana "oha sen bununla nasıl görüyorsun yeaaa?!" şeklinde bir soru yöneltiyor.
ulan dangoz, bozuk benim gözlerim "booo-zuk"!
neyse sakinim. sakin ve kontakt lensliyim.
4 numara miyop, 2,5 numara astigmatım. bir kartalın keskinliğinde gözlere sahip arkadaş geliyor, gözlüğümü takıyor ve bana "oha sen bununla nasıl görüyorsun yeaaa?!" şeklinde bir soru yöneltiyor.
ulan dangoz, bozuk benim gözlerim "booo-zuk"!
neyse sakinim. sakin ve kontakt lensliyim.
Goygoyun suyunu çıkarmamasını dilediğim yazar. Ha seviyorum kendisini o ayrı.
Yalıçapkınıgillerden, su kıyılarında yaşayan, sırtı mavi ve yeşil, karnı pas rengi bir kuş. emircik ya da iskele kuşu olarak da adlandırılır.
Yabancı filmlerin son karesi.
Bu akşam ziyadesiyle tükettiğim. Nazımı çeker misiniz rica etsem?
'Eskiden, bir keresinde, vaktizamanında' gibi anlamlara gelen bir zarf.