"Geldikleri gibi giderler"
Biraz asıl anlamının dışında olsa da Borçlarım ve dertlerim katlanılmaz hale gelince kullanıyorum.
That
Hoe
Over
There
Ekspresyonunun kısaltması.
Hoe
Over
There
Ekspresyonunun kısaltması.
"Borono sovmoyobolorson omo soygo doymok zorondoson"daki saygı değildir kesinlikle.
Saygı sevgiden doğar, muhabbetten doğar. Sevmediğine saygı da duyamazsın, en fazla itaat eder, boyun eğersin. Onu da saygı sanarlar. Saygı "zorunda olma" ile alakalı bir şey değildir. İstemekle ilgilidir.
Bu yüzdendir ki, "cnm aramızda sevgi fln kalmadı ama hala saygı duyuyoruz birbirimize" veya "şu patronu zerre sevmiyorum ama saygım sonsuz" triplerine girenleri citröenlemek istiyorum.
Saygı sevgiden doğar, muhabbetten doğar. Sevmediğine saygı da duyamazsın, en fazla itaat eder, boyun eğersin. Onu da saygı sanarlar. Saygı "zorunda olma" ile alakalı bir şey değildir. İstemekle ilgilidir.
Bu yüzdendir ki, "cnm aramızda sevgi fln kalmadı ama hala saygı duyuyoruz birbirimize" veya "şu patronu zerre sevmiyorum ama saygım sonsuz" triplerine girenleri citröenlemek istiyorum.
ne zaman duysam aklıma ceza'nın yerli plaka şarkısını aklıma getiren deyiş.
hele bir de işin ucunda yüksek oranlı bir iddia varsa muazzam olandır.
kim istemez beşiktaşla kazanmayı
ama sen atletico-karabağ maçında yatmaya da var mısın?
kim istemez beşiktaşla kazanmayı
ama sen atletico-karabağ maçında yatmaya da var mısın?
hani böyle çok soğuk bir yerden sonra yakmaya başlar ya insanı. Ya da ne biliyim dışarda soğuktan elin yanar gibi olur. Onun gibi bir şey galiba bu da.
Limitler, aşırılaştığında, birbirlerine ne kadar zıt olsalar da, benzer tepkileri doğuruyor insanda.
Limitler, aşırılaştığında, birbirlerine ne kadar zıt olsalar da, benzer tepkileri doğuruyor insanda.
utanılacak bir şey olmayandır. yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
"az çok önemli değil, doğru insan çok huzur" diye karşı çıktığım söz.
"iyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir." sözünde anlatılan iyiliktir.
"Tanrı bile dünyayı 6 günde yaratmış" bölümü hem yaran hem de düşündüren mektup.
Yazar burda bize 6 gün boyunca kurgu çalıştığını anlatmaya çalışmış. Yoksa kolay mı öyle bi anda "emrah serbes sonunda t yok" diyebilmek.
Yazar burda bize 6 gün boyunca kurgu çalıştığını anlatmaya çalışmış. Yoksa kolay mı öyle bi anda "emrah serbes sonunda t yok" diyebilmek.
nimettir.
(bkz:humanity is overrated)
bir yusuf hayaloğlu şiiri. Ahmet Kaya tarafından bestelenmiştir. Yine bir Ahmet Kaya şarkısı olan "biz 3 kişiydik"te 3 kişiden, bir cebinde das kapital bir cebinde kenevir tohumu olan suphi'nin hikayesini anlatır.
yazılışları ve okunuşları aynı anlamları farklı olan kelimelerdir. Fakat yalnızca okunuşta benzerlik olursa da sesteşlik vardır.
örneğin:
“Bülbül güle aşıkmış, sanki bundan güle ne
Hep sevenler ağlarmış, rast gelmedim gülene.
örneğin:
“Bülbül güle aşıkmış, sanki bundan güle ne
Hep sevenler ağlarmış, rast gelmedim gülene.
anonimliğin vardığı rahatlıkla yapılan dertleşmedir.
bazen öyle daralıyor insan. ailesiyle, arkadaşlarıyla bir şeyler paylaşmak istiyor. çok doğal ve beşeri bir durum bu. Ama sonrasını düşünerek hep vazgeçiyor. "dertleşme" anı ile kalsın istiyor sadece karşısındaki. Oysa ailesi de arkadaşları hayatında var olmaya devam ediyorlar. daha da kötüsü bu dertleşme sırasındaki şeyleri sizin hakkınızda bir veri haline getirerek.
şimdi tabiki de yakınlarınız sizinle samimi bir şekilde dertleşmiyor sonucunu çıkaramayız bundan. Ama insan yapısı işte. o bilgi aktarımı olduktan sonra bir şey olmamış gibi devam edemiyorlar. Sizi her gördüklerinde, sizle her konuştuklarında anlattıklarınız geliyor akıllarına. Hatta bazen sinir dolu bir anda yüzünüze vurabiliyorlar onlara itiraf ettiğiniz hatalarınızı.
hem insan dertleşirken savunmasız dertleşmek ister. Tüm kalkanlarını indirir, zayıf kalır karşısındakine. bu da tanıdığınız insanlarla dertleşince çok büyük sorun oluyor. belki dertleşirken zayıf halinize gerçekten üzülüyorlar, anlamaya çalışıyorlar. Ama sonrasında sonu gelmez bir acıma süreci başlıyor. Size hep o gözle bakıyorlar. Sizi hep o kalkansız, savunmasız halinizle görmeye başlıyorlar.
Bazen de atlatıyorsunuz bazı şeyleri Dert ettiğiniz şeyleri etmez oluyor, geride bırakıyorsunuz. Ama bu sefer de onlar bırakmıyor. Böyle olunca siz de bırakamıyorsunuz. Çünkü anlattınız bir kere. Anlatmamış olamıyorsunuz.
yani, tanımadığın ya da tanıdığın kişiyle dertleşmek aslında çok da farklı değil olay esnasında. Gerçekten dertleşmek isteyen insan zaten dürüst olur anlatır. Farklılık olayın sonrasında gelişiyor. seni tanımayan insanlar hayatlarına devam ediyorlar, sen de devam ediyorsun. bir mesaj kadar yakın olsalar da aynı zamanda o kadar da uzaklar. ama tanıdığın insanlar o dertleşmeye bir süre sonra "veri" gözüyle baktığı için iyi ya da kötü, acı ya da tatlı bir veri vermiş oluyorsun sadece onlara. öyle işte.
bazen öyle daralıyor insan. ailesiyle, arkadaşlarıyla bir şeyler paylaşmak istiyor. çok doğal ve beşeri bir durum bu. Ama sonrasını düşünerek hep vazgeçiyor. "dertleşme" anı ile kalsın istiyor sadece karşısındaki. Oysa ailesi de arkadaşları hayatında var olmaya devam ediyorlar. daha da kötüsü bu dertleşme sırasındaki şeyleri sizin hakkınızda bir veri haline getirerek.
şimdi tabiki de yakınlarınız sizinle samimi bir şekilde dertleşmiyor sonucunu çıkaramayız bundan. Ama insan yapısı işte. o bilgi aktarımı olduktan sonra bir şey olmamış gibi devam edemiyorlar. Sizi her gördüklerinde, sizle her konuştuklarında anlattıklarınız geliyor akıllarına. Hatta bazen sinir dolu bir anda yüzünüze vurabiliyorlar onlara itiraf ettiğiniz hatalarınızı.
hem insan dertleşirken savunmasız dertleşmek ister. Tüm kalkanlarını indirir, zayıf kalır karşısındakine. bu da tanıdığınız insanlarla dertleşince çok büyük sorun oluyor. belki dertleşirken zayıf halinize gerçekten üzülüyorlar, anlamaya çalışıyorlar. Ama sonrasında sonu gelmez bir acıma süreci başlıyor. Size hep o gözle bakıyorlar. Sizi hep o kalkansız, savunmasız halinizle görmeye başlıyorlar.
Bazen de atlatıyorsunuz bazı şeyleri Dert ettiğiniz şeyleri etmez oluyor, geride bırakıyorsunuz. Ama bu sefer de onlar bırakmıyor. Böyle olunca siz de bırakamıyorsunuz. Çünkü anlattınız bir kere. Anlatmamış olamıyorsunuz.
yani, tanımadığın ya da tanıdığın kişiyle dertleşmek aslında çok da farklı değil olay esnasında. Gerçekten dertleşmek isteyen insan zaten dürüst olur anlatır. Farklılık olayın sonrasında gelişiyor. seni tanımayan insanlar hayatlarına devam ediyorlar, sen de devam ediyorsun. bir mesaj kadar yakın olsalar da aynı zamanda o kadar da uzaklar. ama tanıdığın insanlar o dertleşmeye bir süre sonra "veri" gözüyle baktığı için iyi ya da kötü, acı ya da tatlı bir veri vermiş oluyorsun sadece onlara. öyle işte.
bir prenses uğruna dünyalar gezip borulardan sarkan, ortalıkta bulduğu altınları toplayan, önüne çıkan her şeyi öldüren psikopat bir tesisatçının hikayesini anlatan bir oyun.
niye bıraktığımı unutunca tekrar başladığım zıkkım.
Mustafa Kemal gazeteci şerif kimliğiyle trablusgarp'a gitmiş ve yerel halkı işgalci italyan güçlere karşı örgütlemeye çalışmıştır.
bende pek yanmayandır.
ama en nihayetinde güzel bi kırmızıdır.
ama en nihayetinde güzel bi kırmızıdır.
genelde yaşadığım problem.
Görsel ekle bölümüne girip kameramı seçiyorum. Anlık olarak fotoğrafı çekip tamam diyorum. Entry gönderdikten sonra bakıyorum fotoğraf yan dönmüş. Neden oluyor bilmiyorum.
teşekkürler.
Görsel ekle bölümüne girip kameramı seçiyorum. Anlık olarak fotoğrafı çekip tamam diyorum. Entry gönderdikten sonra bakıyorum fotoğraf yan dönmüş. Neden oluyor bilmiyorum.
teşekkürler.
söyleyene insan demeye imtina ettiğim söz.
yemin anlamına gelen "ant" sözcüğünün yanlış bilinen yazımı.