benim dedemle çok yakın bir ilişkim olmadı pek.
biraz sert bir adam, fazla da konuşmayı sevmez. Herkese de aynı şekilde davranırdı. O yüzden onun yanında kendimi hep büyük hissederdim. Bir çocuk sever gibi, torun sever gibi sevmedi pek beni. Sarılmadım da hiç dedeme. Elini öperdim o kadar.
geçen hafta annem aradı. karaciğer kanseri teşhisi koymuşlar dedeme. Ben de ilk fırsatta geleyim dedim. Bu hafta sonu için memlekete geldim, kayseriye.
Bugün gün boyu dedemin evindeydim. Malum şey hiç konuşulmuyor ama her sohbette hissediliyordu. Dedem uzun zamandır görmediğim kadar neşeliydi beni gördüğü için. Eskilerden, askerlik anılarından, babaannemle evlenmelerinden, çift meclisli, senatörlü Türkiye'den bahsetti. Hep konuştu. Ben de küçük bi çocuk gibi gözlerimi kocaman açıp gün boyu dinledim onu. Arada sırada üniversiteyi, dersleri sordu. Ben de ilkokullu heyecanıyla hevesli hevesli anlattım. Sonra telefonunu getir bakalım fotoğraf çekelim dedi. Eline aldı kendi çekti bir de. Böyle çok küçük ve basit bir şeymiş gibi ama ben bugün ilk defa kendimi küçük hissettim dedemin yanında. Aslında onun benim için ne kadar çok anlam ifade ettiğini.
Asansörden inerken babam deden ne kadar da mutlu oldu geldiğine, ne zamandır güldüğünü görmemiştim deyince dayanamadım. Ağladım.
"Karacaoğlan ateşin var mı üstad?"
"Cehenneme herkes kendi ateşini götürür koçuum"
"Cehenneme herkes kendi ateşini götürür koçuum"
Yöneltilen insanda gerçek cevabı önemsenmeksizin pozitif etki yaratan soru cümlesi.
Bir arkadaşımı kısa bir süre görmemiştim. Sonra buluştuğumuzda muhabbetin tıkandığı bir yerde öylesine sorayım dedim. Herif çok mutlu oldu. "Çabalıyorum ya" türevinden şeyler söyledi. Hakikaten verdi mi bilmiyorum ama bir sonraki görüştüğümüzde gerçekten kilo vermişti.
Çabalarının dönüt alması, çabaların amacına ulaşmasında çok etkili
Bir arkadaşımı kısa bir süre görmemiştim. Sonra buluştuğumuzda muhabbetin tıkandığı bir yerde öylesine sorayım dedim. Herif çok mutlu oldu. "Çabalıyorum ya" türevinden şeyler söyledi. Hakikaten verdi mi bilmiyorum ama bir sonraki görüştüğümüzde gerçekten kilo vermişti.
Çabalarının dönüt alması, çabaların amacına ulaşmasında çok etkili
Girilerine nicki ile uyum göstererek "yazıyor, yazıyor" diye başlayan yazar.
Hoş gelmiş.
Hoş gelmiş.
Anne.
(bkz:mushaf)
"cinsel birliktelik ontolojik farkındalığın en 'hacimli' halidir."
Bir şeyin özel olması için ilk olması ya da sonsuza dek sürmesi gereklililiği nasıl bir triptir, anlamıyorum.
"ilkim değilsin, son da olmayabilirsin ama bunların önemi yok. geçireceğimiz günü, dünü ve yarını düşünerek mahvetmeye gerek yok. Beraber olduğumuz sürece bu katlanılmaz hayatı birbirimiz için biraz olsun yaşanılır kılalım" desene la.
t: yersiz edebiyat kırıntısı
"ilkim değilsin, son da olmayabilirsin ama bunların önemi yok. geçireceğimiz günü, dünü ve yarını düşünerek mahvetmeye gerek yok. Beraber olduğumuz sürece bu katlanılmaz hayatı birbirimiz için biraz olsun yaşanılır kılalım" desene la.
t: yersiz edebiyat kırıntısı
iletişim kurma becerileri çok iyi gelişmemiş olan insanın bir tür anlaşmaya çalışma yolu.
Kaçınılmaz olandır.
Ben ise ne "yapmayın etmeyin, siz kardeşsiniz" ne de "yiyin birbirinizi ulen" modundayım. Tüm cepheci yazarlara bol şans.
Ben ise ne "yapmayın etmeyin, siz kardeşsiniz" ne de "yiyin birbirinizi ulen" modundayım. Tüm cepheci yazarlara bol şans.
Benim için kabul edilmesi zor, bu nedenle de kolay ve hızlı olmayan süreçtir.
"Aşkın gözü kördür" klişesini evirerek, insanların sevgi duyduğu kişilere karşı hoşgörü diyerek kısır bir tanım yapabileceğimiz bir tür zaafları olduğu sonucunu elde edebiliriz.
Efenim hal böyle olunca, insan sahip olduğu bazı kırmızı-yeşil-sarı noktalarını o kişilere karşı uygulayamaz oluyor. Normal şartlarda tanımadığı birinde benzer tavırları görse ivedilikle soğuyup tiksinecekken, sevdiği insanlarda bu mekanizma çalışmıyor.
Şimdi tabi "ulan madem davranışlarını sevmiyorum, neden bu insanı sevip, beğenmediğim yönlerini gözardı ediyorum?" Sorunsalı aklınıza gelebilir.
*ara bilgi*
Sebepli şeyleri yinelemek yahut terk etmek kolaydır. Akta sebep olan koşullar ortadan kalkarsa yapmanızı gerektirecek hiçbir şey kalmaz.
*ara bilgi son*
Şimdi bu ara bilgi ışığında şunu düşünebiliriz:
Bazı insanları davranışları vs özellikleri nedeniyle severiz. Bu nedenle bir süre sonra sevdiğimiz davranışları değişmeye başlayınca -kaldı ki insanlar ilişkilerin başlarında kendini beğendirme çabasıyla şekilden şekle girer- artık sizde onu sevmek için bir sebep kalmamıştır. Sonuç olarak o kişiden soğursunuz.
Bazı insanları ise koşulsuz, sebepsiz severiz. Hal böyle olunca, ağzımıza sıçsalar da sevmeye devam ederiz.
"Aşkın gözü kördür" klişesini evirerek, insanların sevgi duyduğu kişilere karşı hoşgörü diyerek kısır bir tanım yapabileceğimiz bir tür zaafları olduğu sonucunu elde edebiliriz.
Efenim hal böyle olunca, insan sahip olduğu bazı kırmızı-yeşil-sarı noktalarını o kişilere karşı uygulayamaz oluyor. Normal şartlarda tanımadığı birinde benzer tavırları görse ivedilikle soğuyup tiksinecekken, sevdiği insanlarda bu mekanizma çalışmıyor.
Şimdi tabi "ulan madem davranışlarını sevmiyorum, neden bu insanı sevip, beğenmediğim yönlerini gözardı ediyorum?" Sorunsalı aklınıza gelebilir.
*ara bilgi*
Sebepli şeyleri yinelemek yahut terk etmek kolaydır. Akta sebep olan koşullar ortadan kalkarsa yapmanızı gerektirecek hiçbir şey kalmaz.
*ara bilgi son*
Şimdi bu ara bilgi ışığında şunu düşünebiliriz:
Bazı insanları davranışları vs özellikleri nedeniyle severiz. Bu nedenle bir süre sonra sevdiğimiz davranışları değişmeye başlayınca -kaldı ki insanlar ilişkilerin başlarında kendini beğendirme çabasıyla şekilden şekle girer- artık sizde onu sevmek için bir sebep kalmamıştır. Sonuç olarak o kişiden soğursunuz.
Bazı insanları ise koşulsuz, sebepsiz severiz. Hal böyle olunca, ağzımıza sıçsalar da sevmeye devam ederiz.
(bkz:alternatif tıp)
Ismarlama bir hayat yaşıyorum.
Özümden geldiğini sandığım ideal ve fikirlerim, içinde bulunduğum sistemin başkaldırmamam için bana gösterdiği illüzyonlardan ibaret.
Hayatı, güzel bir şehri sadece otobandan geçip giderken izler gibi yaşıyorum.
Özümden geldiğini sandığım ideal ve fikirlerim, içinde bulunduğum sistemin başkaldırmamam için bana gösterdiği illüzyonlardan ibaret.
Hayatı, güzel bir şehri sadece otobandan geçip giderken izler gibi yaşıyorum.
Samimi olandır. Günün telaşında insan hızlı cevap verme ve koşuşturma haliyle genelde geçiştiren mesajlar atıyor. Bu da sohbetin güzelliğini bozuyor.
Güneş batmadan rakı mesaisi yapılmaz gibi bir şey benim için.
Güneş batmadan rakı mesaisi yapılmaz gibi bir şey benim için.
Meclisteki oy atma kabininden iki kişi çıkmasından daha masum olandır.
Genellikle sarkastik olarak kullandığım ve cuk oturan deyiş.
Başlarda, ev sahibi ve diğer büyüklerle göz göze gelmemek için yapılan eylemdir. Ama sonraları içinde karşı konulamaz bir anonimlik bulunduran ve insanı ilginç duygulara sürükleyen halılar olayın asıl amacı haline gelir. Öyle ki her evde halıyı detaylı bir şekilde analiz ettikten ve zihinde bir önceki halıyla karşılaştırdıktan sonra kişiyi bir sonraki eve gitmenin heyecanı sarar.
Ukdeci: kozmos
Ukdeci: kozmos
1942 yapımı michael curtiz filmi.
humphrey bogart'ın canlandırdığı rick karakterinin "here's looking at you kid" ve "Of all the gin joints in all the towns in all the world, she walks into mine." Replikleri ve "as time goes by" şarkısı ile akıllara kazınan film dünya sineması tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Ukdeci: davy jones
humphrey bogart'ın canlandırdığı rick karakterinin "here's looking at you kid" ve "Of all the gin joints in all the towns in all the world, she walks into mine." Replikleri ve "as time goes by" şarkısı ile akıllara kazınan film dünya sineması tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Ukdeci: davy jones
"Dünya tek bir ev olsa esenler otogarı alt kata akıtan banyo gideri olurdu"
-Bezirgan Bonaparte
-Bezirgan Bonaparte