komplikasyonları arasında bulantı, kusma, hematemez, sarılık, batında sıvı birikimiyle assit, hipoalbüminemi sonucu vücutta aşırı kaşıntı, bacaklarda ödem ile sarkopeni bulunan yavaş ve ilerleyici karaciğer hastalığı.
tüm günahları işleyip asla ibadet etmedikten sonra kullanılan söz.
iyi insanım ben be.
iyi insanım ben be.
(bkz:benim kalbim temiz)
keşke bahse konu mazlum babaya şöyle bir yanıt verebilseydik; ''kıtlıktan dolayı hepimiz alamıyoruz. kimsenin çocuğu üşümekten ölmeyecek. hep birlikte atlatacağız bu günleri''
ama yazık ki durum böyle değil. bu babaya çağın cevabı şu ki; ''başkalarında daha fazla her şeyden var diye sen çocuğuna pantalon alamıyorsun''
bu cevap kulağa kötü bir melodram filmden fırlamış gibi gelse de, çağın pornografisi başka hiç bir cevapla anlatılamaz. şimdi bu gariban makdül için yalandan ''ah vahh'' ediyoruz ama çağın vebali hepimizin boynundadır. belki bu şerefli adama bu dünyada, güzel veya değil, gerçek veya yalan bir cevap veremedik, ama bugünlerin hesabını bir gün hepimiz mutlaka vereceğiz.
ama yazık ki durum böyle değil. bu babaya çağın cevabı şu ki; ''başkalarında daha fazla her şeyden var diye sen çocuğuna pantalon alamıyorsun''
bu cevap kulağa kötü bir melodram filmden fırlamış gibi gelse de, çağın pornografisi başka hiç bir cevapla anlatılamaz. şimdi bu gariban makdül için yalandan ''ah vahh'' ediyoruz ama çağın vebali hepimizin boynundadır. belki bu şerefli adama bu dünyada, güzel veya değil, gerçek veya yalan bir cevap veremedik, ama bugünlerin hesabını bir gün hepimiz mutlaka vereceğiz.
geçirdiğimiz şu son on altı senede muassır medeniyetler seviyesini aşamasak da, kafkesk bir evreni fazlasıyla aştık. kıymetli yazar kafka, bu çağda yaşasaydı kalem falan oynatmazdı. hayal de kurmazdı. korkudan burnunu camiden çıkartamazdı adam. anlayacağınız kafkaesk karanlığı bile yaradana sığınma korkuları yaşatacak bir çağ bu. kafkaesk bir evrene rahmet okutacak bir çağ.
her sabah böcekten beter, acayip hayvanlar olarak uyanıyoruz. bu utançtan bir gün kurtulmamızı dilerim. kafka'nın roman kahramanı yaşadığı rasyonalitenin ayaklar altına alındığı çağda böcekleşmeye bir isyan geliştirmişti. bunu öncelikle çağın kendisini böcekleştirdiğini fark ederek yapmıştı. biz daha beter durumdayız. çok daha geri bir durumdayız hatta.
her sabah böcekten beter, acayip hayvanlar olarak uyanıyoruz. bu utançtan bir gün kurtulmamızı dilerim. kafka'nın roman kahramanı yaşadığı rasyonalitenin ayaklar altına alındığı çağda böcekleşmeye bir isyan geliştirmişti. bunu öncelikle çağın kendisini böcekleştirdiğini fark ederek yapmıştı. biz daha beter durumdayız. çok daha geri bir durumdayız hatta.
istenmediği ya da istendiği her yerde biten ottu.
Birini anlamanın en güzel yolu.
Kararları yadırgamamanın en güzel tedavisi.
Kararları yadırgamamanın en güzel tedavisi.
rahatlamak içindir belki. ben bazen öyle yapıyorum çünkü.
bebeklikten bu yana hiç değişmemiş olabilir belki rahatlama şeklim.
bebeklikten bu yana hiç değişmemiş olabilir belki rahatlama şeklim.
nefret etmek için değil, sevmek için yaratıldım.
sophokles
(antigone)
günaydın.
sophokles
(antigone)
günaydın.
bir dönem dillere düşmüş reklam sloganı. hangi dönem net bilgim yok ama hayli dillerdeydi, kaliteli reklamdı.
böyle bir pazartesi sabahı birden aklıma düştü.
böyle bir pazartesi sabahı birden aklıma düştü.
bir makale ya da benzeri bir iş yaptığınız zaman işinize yarayacak sayaçtır.
sözlük için başlık açma sınırı olarak kullanılabilir.
burada
sözlük için başlık açma sınırı olarak kullanılabilir.
burada
sabah erken başlayacak ve yorucu geçecek yeni bir güne uyanmak üzere uykuya dalmak tamamen stres ve panik dolu bir gece demektir.
böyle bir uykuya dalma neticesi olarak ne güzel bir rüya ne sabah yatak keyfi...
tamamen eziyetler sonucu, birine para kazandırma ya da yeni betonarme bir bina satın almak için harcanılan güzelim zamanlar. çok yazık!
böyle bir uykuya dalma neticesi olarak ne güzel bir rüya ne sabah yatak keyfi...
tamamen eziyetler sonucu, birine para kazandırma ya da yeni betonarme bir bina satın almak için harcanılan güzelim zamanlar. çok yazık!
Daha çok saygı için daha çok para Daha çok para için pis işler.
bu ibareyi kullanmadan yatırım tavsiyesi ya da herhangi bir yatırım hakkında bilgi verirseniz ve sonrasında kayıplar yaşarsa kullanıcı size dava açabilmesi söz konusudur bu yüzden özenle ytd. kullanılır.
bayağı bayağı taklit yaşarken bazılarımız farklı olduğunu iddia ediyor ya da beyan ediyor.
farklılığı emin olun geç evlenmesi ya da evlenmemesi ya da gezgin olması.
bunu bile farklı görmek ne kadar aynı yaşamın olduğunun kanıtı gibi.
ben farklıyım ya, güzel bir hayatım var!
video çekip instagram'a attıktan sonra dönüp dönüp kaç kişi bakmış, beğenmiş diye kendini yerken mi bunu diyorsun?
gerçek anlamda kendine yaşayan birisi zaten bu diyaloglara girmez.
hayat, tutun onu. her saniyesini yaşamaya çalışırken gerçekten mutlu olayı başka birine endekslemeden düşünün.
farklılığı emin olun geç evlenmesi ya da evlenmemesi ya da gezgin olması.
bunu bile farklı görmek ne kadar aynı yaşamın olduğunun kanıtı gibi.
ben farklıyım ya, güzel bir hayatım var!
video çekip instagram'a attıktan sonra dönüp dönüp kaç kişi bakmış, beğenmiş diye kendini yerken mi bunu diyorsun?
gerçek anlamda kendine yaşayan birisi zaten bu diyaloglara girmez.
hayat, tutun onu. her saniyesini yaşamaya çalışırken gerçekten mutlu olayı başka birine endekslemeden düşünün.
hal hatır sorayım. nasılsınız?
uçurulmuş:) neyse bakalım. hoşça kal madem.
edit: yer elazığ.
geçenlerde istanbul'dan çok sevdiğim bir kadın arkadaşım aradı. kendisi genç, mesleğinde iyi bir kariyeri olan espiritüel kişiliği yüksek bir kadındır. ama yarı şaka yarı ciddi sızlanmaya başladı ''ayy memosh, bu yaşa geldim bir alanım çıkmadı. ayy ben evde kaldım! ay ben mafh oldum, ayy yaşıtlarım evlendi çoluk çocuğa karıştı ben niye böyle kaldım''
bu arkadaşım tanıdığım günden beri bu sözlerle sızlanır durur. ama yani normalde 6-7 cümlesinde bir sızlanırken bu sefer üç cümlesinden birinde böyle sızlanıyordu.
ona dedim ki;
''sen yalnızken mutluluğu öğrenememiş ve başaramamış bir insansın, bunu tek başına öğrenmeden başlıyacağın bir ilişki ve sonrasında ki evlilik ikili mutsuzluktan başka bir şey olmayacaktır.''
bu sefer ''ay ben mutsuz değilim ki böyle, ama yani olsa iyi olurdu'' demeye başladı.
ay şiştim patladım sohbet boyunca. herkesin sevgilisi olmak zorunda değildir. herkesin sevdiği bir insan olsa tabii ki iyi olur. ama yani dünyada yaşayan herkesin sevgilisi olsa da, siz sırf bu temelli bir ilişkiye başlarsanız, emin olun pişman olursunuz.
bu arkadaşım tanıdığım günden beri bu sözlerle sızlanır durur. ama yani normalde 6-7 cümlesinde bir sızlanırken bu sefer üç cümlesinden birinde böyle sızlanıyordu.
ona dedim ki;
''sen yalnızken mutluluğu öğrenememiş ve başaramamış bir insansın, bunu tek başına öğrenmeden başlıyacağın bir ilişki ve sonrasında ki evlilik ikili mutsuzluktan başka bir şey olmayacaktır.''
bu sefer ''ay ben mutsuz değilim ki böyle, ama yani olsa iyi olurdu'' demeye başladı.
ay şiştim patladım sohbet boyunca. herkesin sevgilisi olmak zorunda değildir. herkesin sevdiği bir insan olsa tabii ki iyi olur. ama yani dünyada yaşayan herkesin sevgilisi olsa da, siz sırf bu temelli bir ilişkiye başlarsanız, emin olun pişman olursunuz.
hacem bektaş veli ''okunacak en güzel kitap insandır'' der. evet bence de okunacak en güzel ve en ilginç kitap insandır. ama bu karmaşık kitabı, nosce te ipsum'dan bi haber yapabileceğinizi sanıyorsanız çok yanılırsınız. yani önce kendinizi tanımak ve okumaktan bahsediyorum. içinizdeki cehenneme bakma cesareti olan insanın vakıf olabileceği bir alfabesi vardır insan okuma sanatının. neden hayatlarımız cennet yahut cenette yakın değilin yanıtı da buradadır. çünkü henüz içimizdeki cehenneme dair en ufak bir fikrimiz yok.
aşık veysel'in bir türküsünde ''kurtla kuzu yan yana gezerdi, fikir başka başka olmasa'' diye bir dize vardır. bunun esas çözümlemesi şöyledir. kutsal kitaplara göre ahiret gününe yakın vahşi hayvanlarla avları yan yana gezecektir. herkesin aynı fikirde olduğu bir dünya da veysel ustaya göre kıyamet alametidir.
yazık ki günümüzde insanlık ilginçliğini fena boyutlarda yitirmiş durumdadır. bunun en büyük sebebi herkesin çok fazla birbirine benzemesidir. biz ne zaman kendimize bu kadar büyük bir kötülüğü layık görecek kadar çok kendimizden nefret ettik?
aşık veysel'in bir türküsünde ''kurtla kuzu yan yana gezerdi, fikir başka başka olmasa'' diye bir dize vardır. bunun esas çözümlemesi şöyledir. kutsal kitaplara göre ahiret gününe yakın vahşi hayvanlarla avları yan yana gezecektir. herkesin aynı fikirde olduğu bir dünya da veysel ustaya göre kıyamet alametidir.
yazık ki günümüzde insanlık ilginçliğini fena boyutlarda yitirmiş durumdadır. bunun en büyük sebebi herkesin çok fazla birbirine benzemesidir. biz ne zaman kendimize bu kadar büyük bir kötülüğü layık görecek kadar çok kendimizden nefret ettik?
bir veya daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş elektrik yüklü parçacık.
Kilosu 50 tl olup, tam bir yatırım aracıdır.
Gaziantep ilinin meşhur gıdası. Kuruyemiş.
Henuz bitti, yeni bitti, az önce bitti anlamları taşır.
Garsonların samimiyet belirtmek adına kurdukları cümle.
bu cümle bir iyilik yapacağını düşündürtme amacı güder.
Aslında bu sadece serçe parmağının tırnağını sağlıklı bir şekilde uzatmak diyebiliriz. İlginç bir alışkanlık. Elim küçük olduğu için parmaklarım haliyle ince ve kısa. Bundan dolayı serçe parmağım ile denge sağlıyorum.
Garip bir şekilde oluyor sanki ona kıyamıyor gibi oluyor insan ya da o daha uzamamış kalsın şimdilik falan.
kulak karıştırırken kanamaya sebep verebilir.
karşı tarafın vizdan azabı çekmesini isteyen cümle.
gizli sadizm içerir.
gizli sadizm içerir.
duman şarkısı.
(bkz:Ne vereyim abime)
eğer zırlayıp naz yapacak kimsen yoksa hiç tadı çıkmayacak hissiyattır. zaten şu hayatta 5 seneye bir hasta ya olurum ya olmam. o zamanlar gelir bu sanrı. ama çevremde nazımı çekecek kadar yakın bulduğum kimsem olmaz. o durumlarda duruma pozitif yanından bakıyorsunuz; ''çok şükür lan ölüyorum işte.''
hastanede gözümü açıp da, ''allahım bu güzel adam ölürse ben yaşayaymım ki'' diye bakan bir çift göz gördüğüm de olmuştur bir zamanlar. ve ne kadar güzel gözlerdi allahım, ben iyileşene kadar hiç susmuyordu o gözler.
şimdilerde ara sıra hemorid'im azıyor. ve her yokladığında ağrılar aklımdan şu geçiyor; ''yaşasın lan bu sefer kesin kolon kanseri oldum, doktor arkadaşım da çok. el altından gösterirler kendime saplayacağım doğru iğneleri, çekip gitmek için daha iyi bahane mi olur bu iğreti dünyadan.
hastanede gözümü açıp da, ''allahım bu güzel adam ölürse ben yaşayaymım ki'' diye bakan bir çift göz gördüğüm de olmuştur bir zamanlar. ve ne kadar güzel gözlerdi allahım, ben iyileşene kadar hiç susmuyordu o gözler.
şimdilerde ara sıra hemorid'im azıyor. ve her yokladığında ağrılar aklımdan şu geçiyor; ''yaşasın lan bu sefer kesin kolon kanseri oldum, doktor arkadaşım da çok. el altından gösterirler kendime saplayacağım doğru iğneleri, çekip gitmek için daha iyi bahane mi olur bu iğreti dünyadan.
hegel'in devletin bir levithan olduğu sözünü apaçık destekleyen eylemdir. burada fatih'i canavarlaştırmak işin görünen ve kolay kısmıdır. asıl kötü olan, beslenmesini mülkiyet zehrinden edinen devlet anlayışıdır. devlet levithanı sonrasında olayı kutsallaştırmayı da çok iyi sağlar. ama her koşulda friedrich nietzsche'dir doğruyu söyleyen.
“ama devlet, iyiyi ve kötüyü anlatan bütün dillerde yalan söyler ve konuştukları hep yalandır ve neyi varsa çalıntıdır.”
ancak devletin bittiği yerde başlar fazlalık olmayan insan. biricik ve yeri doldurulmaz olanın, gerekli olanın şarkısı ilk kez orada başlar.”
“ama devlet, iyiyi ve kötüyü anlatan bütün dillerde yalan söyler ve konuştukları hep yalandır ve neyi varsa çalıntıdır.”
ancak devletin bittiği yerde başlar fazlalık olmayan insan. biricik ve yeri doldurulmaz olanın, gerekli olanın şarkısı ilk kez orada başlar.”
içinde ankara'dan bir yerler geçtiği için her yanımın hüzün tutmasına sebep olan çok güzel melih cevdet anday şiiridir.
tanıdığım bir ağaç var
etlik bağlarına yakın
saadetin adını bile duymamış
tanrının işine bakın.
geceyi gündüzü biliyor
dört mevsimi, rüzgarı, karı
ay ışığına bayılıyor
ama kötülemiyor karanlığı.
ona bir kitap vereceğim
rahatını kaçırmak için
bir öğrenegörsün aşkı
ağacı o vakit seyredin.
tanıdığım bir ağaç var
etlik bağlarına yakın
saadetin adını bile duymamış
tanrının işine bakın.
geceyi gündüzü biliyor
dört mevsimi, rüzgarı, karı
ay ışığına bayılıyor
ama kötülemiyor karanlığı.
ona bir kitap vereceğim
rahatını kaçırmak için
bir öğrenegörsün aşkı
ağacı o vakit seyredin.
elbette ki insana büyük onur verecek durumdur. sanırım herkesin tanıdığından biraz daha fazla insan tanımışımdır yaşamım boyunca. gerçekten sopyoseksüel tek bir insan tanımadım. kendimi çok uzak bir gezegendeki patlamadan kurtulmuş türümün son örneği kadar buruk his ediyorum.
cemal süreyya çevirisiyle hüzünlü bir louis aragon şiiridir.
aslında hiçbir şey kâr değil insana
ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
mutlu aşk yok ki dünyada
hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
işte o silahsız askerlere benzer hayatı
sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama
mutlu aşk yok ki dünyada
güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
mutlu aşk yok ki dünyada
yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
en küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla
mutlu aşk yok ki dünyada
acılara batmamış bir aşk söyle bana
yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
inan ki senden artık değil yurt sevgisi de
bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına
mutlu aşk yok ki dünyada
ama şu aşk ikimizin öyle de olsa
aslında hiçbir şey kâr değil insana
ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
mutlu aşk yok ki dünyada
hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
işte o silahsız askerlere benzer hayatı
sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama
mutlu aşk yok ki dünyada
güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
mutlu aşk yok ki dünyada
yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
en küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla
mutlu aşk yok ki dünyada
acılara batmamış bir aşk söyle bana
yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
inan ki senden artık değil yurt sevgisi de
bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına
mutlu aşk yok ki dünyada
ama şu aşk ikimizin öyle de olsa
dimağı yetersiz insanlar için cümle sonlandırıcı.
kullanan kişilerin konuya hakimiyeti ile ilgili bilgi verir.
kullanan kişilerin konuya hakimiyeti ile ilgili bilgi verir.
tecrübelere dayanan,çoğu etik değerleri kapsayan, dikkat edilmesi istenen durum, davranış doğrultucu.
günümüzde öğüt verenin cv' sine bakılması tavsiye edilir.
günümüzde öğüt verenin cv' sine bakılması tavsiye edilir.
Dericilik Terimi Olarak Zenne:
(Kadınca)3-4 mm kalınlıkta olan bayan ayakkabılarının işlenmiş köseleleridir.
Zenne Tiyatro Terimi Olarak Zenne:
Zenne eski dilde kadın demektir. Karagöz oyunundaki bütün kadınlara(kadın kılığına girmiş erkekler dahil) genel olarak Zenne denir. Bir elinde yelpaze , çiçek ya da şemsiye taşır. Oyunlarda genellikle genç zenneler gönül işlerinde koşar, yaşlı olanlar ise dırdırcı ve kocalarını usandıran tiplerdir (Karagözün karısı, Hacıvatın karısı) Klasik karagöz oyunlarında zenne isimleri: Salkım İnci, Şallı Natır, Nuridil, Dimyat Pirinci, Şekernaz, Yedi dağın çiçeği Hasırasıçtının kızı Rabiş, Cemalifer, Hürmüz Hanım, Dürdane Hanım, Şetaret (Arap halayık), Dilber, Nâzikter vs.
Zenne Yöresel-Bölgesel Terimi Olarak Zenne:
Kadın (Erzurum)
(Kadınca)3-4 mm kalınlıkta olan bayan ayakkabılarının işlenmiş köseleleridir.
Zenne Tiyatro Terimi Olarak Zenne:
Zenne eski dilde kadın demektir. Karagöz oyunundaki bütün kadınlara(kadın kılığına girmiş erkekler dahil) genel olarak Zenne denir. Bir elinde yelpaze , çiçek ya da şemsiye taşır. Oyunlarda genellikle genç zenneler gönül işlerinde koşar, yaşlı olanlar ise dırdırcı ve kocalarını usandıran tiplerdir (Karagözün karısı, Hacıvatın karısı) Klasik karagöz oyunlarında zenne isimleri: Salkım İnci, Şallı Natır, Nuridil, Dimyat Pirinci, Şekernaz, Yedi dağın çiçeği Hasırasıçtının kızı Rabiş, Cemalifer, Hürmüz Hanım, Dürdane Hanım, Şetaret (Arap halayık), Dilber, Nâzikter vs.
Zenne Yöresel-Bölgesel Terimi Olarak Zenne:
Kadın (Erzurum)
metin altıok'un kalbe iki mermi gibi çarpan şiiridir.
güzel anılar biriktirdim senden,
dudağıma solgun gülücükler getiren.
özenle sakladım belleğimde,
bir yığın oldu daha şimdiden.
nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın
bir gün apansız gerçekleşiveren.
bir terazinin durgun pirinç kefesine
pat diye inince kara kiloluk,
nasıl kalkar havaya birdenbire
boş kalan zavallı kefe.
nasıl titreşir terazi uzun süre,
denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle.
anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
ikimiz için de yaptım bunu.
yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
bir kefede sana hiç sezdiremeden.
koyabilirsin kara kiloyu artık,
bak terazi nasıl kolay gelecek dengeye.
mutluydum ben yine de kendimce.
senin girdilerin, çıktılarım benim
doğrusu uygundu birbirine,
yan yana gelince bir resmi tamamlayan.
vazgeçilmezdi ellerin sonra,
yangınımdan yorgan döşek kaçıran.
ama inan sonludur aşk da,
kovalar sonunu kendi kendinin.
bana bir uçurum gerek şimdilerde,
yeterince dik ve derin.
bir çavlan istiyorum çünkü,
kırmak için kristalini hayatın ve şiirin
güzel anılar biriktirdim senden,
dudağıma solgun gülücükler getiren.
özenle sakladım belleğimde,
bir yığın oldu daha şimdiden.
nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın
bir gün apansız gerçekleşiveren.
bir terazinin durgun pirinç kefesine
pat diye inince kara kiloluk,
nasıl kalkar havaya birdenbire
boş kalan zavallı kefe.
nasıl titreşir terazi uzun süre,
denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle.
anılarla bozdum o dengeyi ben önce,
ikimiz için de yaptım bunu.
yaşadığımız günlerden biriktirdim sessizce,
bir kefede sana hiç sezdiremeden.
koyabilirsin kara kiloyu artık,
bak terazi nasıl kolay gelecek dengeye.
mutluydum ben yine de kendimce.
senin girdilerin, çıktılarım benim
doğrusu uygundu birbirine,
yan yana gelince bir resmi tamamlayan.
vazgeçilmezdi ellerin sonra,
yangınımdan yorgan döşek kaçıran.
ama inan sonludur aşk da,
kovalar sonunu kendi kendinin.
bana bir uçurum gerek şimdilerde,
yeterince dik ve derin.
bir çavlan istiyorum çünkü,
kırmak için kristalini hayatın ve şiirin
2. elizabeth'in eşi olan philip'ten sonra dünyanın en şanslı güveysidir.
türk yasalarında ermeni soykırımı olmuştur demek suç mudur bilmediğimden ihtiyatlı yaklaşmam gereken konudur. ihtiyatlı yaklaşma sebebimden görüşümü tahmin tahmin ettiğinizi sanıyorum. 2006 yılında ülkemizin en yiğit, güzel, kirlenmemiş çocuklarından biri olan hrant abi resmen canlı yayında herkesin gözü önünde öldürüldü. bugün anlıyoruz ki ayakabısı delik, gönlü kocaman fakir bir gazeteciyi öldürmek için ne kadar çok terör örgütü ne kadar komplike planlar yapmış.
hrant avrupa seminerlerinde oradaki ülkelerin ermeni soykırımı olmamıştır demenin suç olduğunu protesto etmek için, ermeni soykırımı yoktur derdi. çünkü bilirdi ki, yasakların olduğu yerde bilim susar. bilimin olmadığı yerde insanlar karnından konuşur. sonra başlar ağız ishali.
hrant avrupa seminerlerinde oradaki ülkelerin ermeni soykırımı olmamıştır demenin suç olduğunu protesto etmek için, ermeni soykırımı yoktur derdi. çünkü bilirdi ki, yasakların olduğu yerde bilim susar. bilimin olmadığı yerde insanlar karnından konuşur. sonra başlar ağız ishali.
bilim ve dinin ortaklaşa olarak yanlışladığı konuların başında gelir. gerçi bütün dinlerde insanlar adem ve havva'dan türemiştir. adem ve havva'dan üreyen çocukların soylarını sürdümek için tek çıkarları ensest ilişki olacaktır. hatta burada konu kilittir. buna rağmen dinlerin ona inananlara ensest ilişkiyi yasak kılması bir çelişki midir, değil midir hususunda tartışmayı teist dostlarıma bırakayım. bu benim meselem değildir.
ensest ilişki insan anatomisi ve psikolojisinde ağır tahribatlara yol açan ciddi ve derin bir konudur. yazık ki sosyal medyada üzerinde cahilce şakalar, espiriler dönmektedir. bu toplumda derin sosyal kaos alemetidir. dinlerde, örf adetlerimizde ve modern hukumuzda kişilerin birinci ve ikinci derece akrabalarıyla evlenmeleri yasaktır. hukuki olarak kişilerin kuzenleriyle evlenebilmesi doğan çocukların fizyolojik olarak engelli olması gibi nesilde tahribatlar yapabilmektedir. kanaatimce, büyük bir toplumsal uzlaşıyla kuzen evlilikleri de hukuken yasaklanmalıdır.
ensest ilişkinin kişideki tahribatları aynı zamanda faşist ideolojinin sosyal bilimlerde paramparça edilişine de bir karine oluşturur. insan türü haricinde diğer hayvanlarda ne kadar yakın genlerde bireyler üreme amaçlı cinsel ilişki yaşarsa nesil o denli iyi devam eder. ama insan soyunda genetik olarak bu tam tersi işler. ensest ilişkide üreyen insan nesli fizyolojik olarak kusurlu olacaktır. ama ne kadar uzak genomlardan örnekler bir araya gelip üreme amaçlı cinsel birleşme yaşarsa ortaya o denli iyi sonuçlar çıkacaktır.
sanırım yeni nesil kızların bu kadar güzel olmasını, erkeklerimizin bu kadar yakışıklı olmasını da bu bahsettiğim hususa bağlayabiliriz. eski yıllarda insanlar genellikle ya akraba evliliğiyle ya da aynı il sınırlarında yakın genomlarıyla görücü usulü birleşmelerle nesli sürdürüyorlardı. ama son otuz yılda artan eğitim koşullarıyla birlikte insanlar üniversitelerde birbirinden çok uzak şehirlerden ve farklı etnik kökenlerden genlerin karışımı sonucu nesli sürdürmeye başladılar.
son söylediğim tamamen benim hipotezimdir, henüz bilimsel bir yanı yoktur.
ensest ilişki insan anatomisi ve psikolojisinde ağır tahribatlara yol açan ciddi ve derin bir konudur. yazık ki sosyal medyada üzerinde cahilce şakalar, espiriler dönmektedir. bu toplumda derin sosyal kaos alemetidir. dinlerde, örf adetlerimizde ve modern hukumuzda kişilerin birinci ve ikinci derece akrabalarıyla evlenmeleri yasaktır. hukuki olarak kişilerin kuzenleriyle evlenebilmesi doğan çocukların fizyolojik olarak engelli olması gibi nesilde tahribatlar yapabilmektedir. kanaatimce, büyük bir toplumsal uzlaşıyla kuzen evlilikleri de hukuken yasaklanmalıdır.
ensest ilişkinin kişideki tahribatları aynı zamanda faşist ideolojinin sosyal bilimlerde paramparça edilişine de bir karine oluşturur. insan türü haricinde diğer hayvanlarda ne kadar yakın genlerde bireyler üreme amaçlı cinsel ilişki yaşarsa nesil o denli iyi devam eder. ama insan soyunda genetik olarak bu tam tersi işler. ensest ilişkide üreyen insan nesli fizyolojik olarak kusurlu olacaktır. ama ne kadar uzak genomlardan örnekler bir araya gelip üreme amaçlı cinsel birleşme yaşarsa ortaya o denli iyi sonuçlar çıkacaktır.
sanırım yeni nesil kızların bu kadar güzel olmasını, erkeklerimizin bu kadar yakışıklı olmasını da bu bahsettiğim hususa bağlayabiliriz. eski yıllarda insanlar genellikle ya akraba evliliğiyle ya da aynı il sınırlarında yakın genomlarıyla görücü usulü birleşmelerle nesli sürdürüyorlardı. ama son otuz yılda artan eğitim koşullarıyla birlikte insanlar üniversitelerde birbirinden çok uzak şehirlerden ve farklı etnik kökenlerden genlerin karışımı sonucu nesli sürdürmeye başladılar.
son söylediğim tamamen benim hipotezimdir, henüz bilimsel bir yanı yoktur.
bekara ürememek kolay ama kanımca üremek meselesi ilkel ölümsüzlük güdüsünden başka bir safsata değildir.
yazık ki günümüzde anne babalar çocuklarına mülkiyet esaslı yaklaşmakta. krediyle aldıkları evleri ve arabaları gibi hava atacakları bir yatırım aracı olmuş yeni nesilde üremek maksadı.
bu çok acı bir tablodur.
yazık ki günümüzde anne babalar çocuklarına mülkiyet esaslı yaklaşmakta. krediyle aldıkları evleri ve arabaları gibi hava atacakları bir yatırım aracı olmuş yeni nesilde üremek maksadı.
bu çok acı bir tablodur.
Adam alenen fake attı. Ya da öyle olduğunu söylüyor.
Beni zengin sözlükte daha önce hiç bir platformda kimsenin kimseyi karşılayamacağı güzellikte karşılamış güzel insandır.
Bugün hâlâ sözlükler anlamında bir kaliteden bahis edilebiliyorsa, Bonnie ve bir kaç yazar daha sayesindedir bu. Zengin sözlükte en anlamadığım husus, herkes yazmakta çok nazlı. Bonnie ise kaliteden hiç ödün vermeden paylaşımlarıyla bizi zenginleştiren bir yazar.
Beni sadece Bonnie okuyor olsa bile yazacağım bu sözlükte.
Bir de, bonniecim bir ara muhallebiciye gitme teklifim ne dersin?
Bugün hâlâ sözlükler anlamında bir kaliteden bahis edilebiliyorsa, Bonnie ve bir kaç yazar daha sayesindedir bu. Zengin sözlükte en anlamadığım husus, herkes yazmakta çok nazlı. Bonnie ise kaliteden hiç ödün vermeden paylaşımlarıyla bizi zenginleştiren bir yazar.
Beni sadece Bonnie okuyor olsa bile yazacağım bu sözlükte.
Bir de, bonniecim bir ara muhallebiciye gitme teklifim ne dersin?
nazım hikmet'in muhteşem anlattığı eylemselliktir.
''kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri''
''kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri''