burada daha önce bahsettiğim yollarımızı tek taraflı ayırdığımız arkadaşımla dün yeniden barıştık gibi bir şey oldu. 3 aydır konuşmuyorduk ve bu 3 ayın sonucunda onu gördüğümde ona karşı hissettiğim tek şey özlem oldu. içimde kalanları ona nasıl anlatırım bilmiyorum. eskisi gibi olur muyuz bilmiyorum. eğer dün yaşanmasaydı onu çoktan unutup yoluma devam etmiştim. ortada bir belirsizlik yoktu yani dünden önce. rahattım. huzurluydum. peki ya şimdi? huzursuzluk had safhada. her an enerjimi çekiyor. ona sormak istediklerimi sorsam da beni tatmin edecek mi? nasıl tatmin olurum? bu sorular yanıtsız. her durumda, yaşanan her şeyden sonra, ayrılan her yoldan, hoşça kal denilen her dosttan sonra kendime dair nefretim daha da artıyor. olabilseydim duygusuz ve katı biri olurdum. her ne kadar dışarıdan böyle gözüksem de içimdeki minnoş gönlüm kan ağlıyor, bildiğim bu. bildiğim ikinci şey de eğer tatmin olursam kendi yazgımda bir dönüm noktasına erişmiş olacağım. zamanında yollarımı ayırdığım, kalbini kırdığım veya darıldığım kim varsa hepsiyle konuşacağım.
bu arada söylemiş miydim? hiçbir haltı unutamıyorum. insanlara karşı güzel şeyler için kullansam da kötü hatıraları da beraberinde getiriyor. örnek olarak tekrardan barıştığım - gerçi bu ilk oluyor da - veya uzun bir aradan sonra görüştüğüm bir arkadaşıma daha önceki güzel anılarımızı anlatarak insanları bu yönde mutlu edebiliyorum. ayrıntılar özellikle nasıl mest oluyorlar anlatamam. ancak bu insan bozuştuğum biriyse - genellikle öyle oluyor - bana karşı yaptığı her kötülüğü tek tek hatırlıyorum ve yüzüne vuruyorum, barışacağımız varken o da yok oluyor. her bir güzelliğin bir de çirkinliği var işte. unutamamak benim lanetim.