yorgun argın eve dönüp, koca evde kalp atışlarını duyacağın kadar yalnız olmak. ve yalnızlığın kaderin olarak yazıldığına emin olacak kadar inanmışlık ve kabullenmişlik.
30'una kalmış 5 gün... devasa bir adamsın. her an güçlü olmak zorunda olduğun çocukluğundan beri zihnine kazınmış.
seni gerçekten tanıyan kimse yok. kedilerin, köpeklerin, saksağanın ve ayda bir kere ziyarete gelen yaralı bulup iyileştirdikten sonra doğaya saldığın tilkin...
herkes için bir delisin. hayatını, gelirini hayvanlara adadığını görüyor ve bir deli olduğunu düşünüyor herkes. gözleri iltihaplı bir kedi bulup koştura koştura veterinere gittiğin için.... ayağı aksayarak sadece geçip giden hayvanı kucaklayıp veterinere götürdüğün ve sürekli takip ettiğin için... hepsini bahçene evine doldurdugun için. bahçeye sığınan kediye tekme atan müdürün üstüne yürüdüğün için delisin.
dalga geçmek için konulan bir lakabın var " hayvanların babası " dalga geçmek için söylenen şu söz içten içe senin gurur kaynağın. şeref madalyası gibi göğsümde.
neden insnalara bu kadar uzaksın... hiç sevilmediğin için mi... pek sevildiğim söylenemez ama bununla ilgisi bile yok. beni sevecek ya da sevmeyecek biri olmadı. hayvanlara karşı olan tüm emeklerim sevgi açlığımı doyurmak için asla değildi. sadece en dar durumdaki bir insanın bile sığınacağı biri var. kurumlar var... bir tokat yese gideceği bir karakol, savcılık vs var... onların ise benden başka kimsesi yok. sevgi açlığımı doyurmanın, hayvanları iyileştirmek ve himayeme almaktan daha az zahmetli maddi ve manevi yolları vardı zaten.
ölümden korkmamak için çok güzel sebeplerim var. çünkü kendisi ile en az 30 kere burun buruna geldim. heyecan bile yaratmıyor artık. yalan olmasın, beni dışarı karşı bu kadar cüretkar yapan da bu...
tanrı biliyor... bu kadar yalnızlaşacağımı bilip en başa dönsek yine aynını yapar mıydım? yapardım. kimsesizin tek kimsesi olmak; sevilmekten çok daha güzel bir his.
sevilmemek, yalnız bırakılmak ne kadar acı verse de o kadar güçlü hissettiriyor.