zengin sözlük yazarlarının tespitleri

ihtiras limani
aşık olma ali, hayatı bir temanın renkleri, sesleri içinde yaşamaya benziyor. aşk hayatı algılayışımıza ve yaşayışımıza yayılıyor. bir misyon edinmiş gibi, bir amacımız vrmış gibi bir hale bürünüyoruz. bunu arzuladığımız için bu olmuyor, aşk kendi kendine, yaşam tarzımıza, günü geceyi algılayışımıza sızıp yayılıyor. her şeyin rengi değişiyor. bize bu etkiyi yapabilen insanların sayısı sınırlıdır. o yüzden aşk yalnızlıktan bir süre sonra bile olsa çabuk ayrılır.
ontolojik sancilarimin merhemi
güven vaat eden her odak müşteri ya da alıcı arıyordur. bir kere güven vaat edilebilen bir şey değil. onu kendi kontrolümüz dışındaki şeylere duyumsarız. bizden, ebesiz bir şekilde doğar ve kesinlikle bir hedefi olmak zorundadır (tıpkı korku gibi).
olacak o kadar
Demokrasi denilen aygıtın fazla pohpohlandığını düşünüyorum. Tabi ilk görüşte aşk gibi.. tanımı yapıdğnda kulağa pek bir hoş geliyor lakin tanımının hakkını tamamıyla verebilmesi için toprak üzerinde yaşayan yurttaşların hemen hemen tamamının çok iyi eğitimli ve belli bir entelektüel seviyenin üstünde olması gerektiği inancındayım. Aksi halde ne insanoğlunun koyduğu adalet ne de yapmış olduğu seçimler çok güven vermiyor. Klişe bir laf vardır ya her toplum hak ettiği gibi yaşar, benim fikrim işte tam bu yönde. Halk kendi içerisinde geleneksel bir pozitif ekol yaratma yönünde umut vaadetmiyorsa, demokrasi denen sözcükte külli zırvalık manasına geliyor.
ontolojik sancilarimin merhemi
iki insan birbirine sokulup o mucizevi dokunuşu yaşadıktan, yani her şeyi kazandıktan sonra artık uzaklaşmanın zamanı gelmiş demektir. aksi halde her şeyi kaybedip hiçbir şey kazanamazlar. bundan sonraki süreç, o narin içinizde biriken gerilimin zamanla boşalması ve bitmesine sahne olacak. kimse kimseyi kandırmak istemiyorsa eğer.
hunyadi
Her şeyiyle güzel ülkemin yeni çağa ayak uyduracağı günleri getirecek insanların kravatlı, takım elbiseli, plaza ağzıyla konuşan veya bürokrasinin içinde yer alan, siyasete bulaşmış insanlar olmayacağına eminim.
kozmos
Siyaset veya idare, yönetim veya yönetme, çok kirli olduğu kadar çok mukaddes de bir sanat. Gerçek manada muazzam bir sınanma çeşidi.
singur
Hayatta şanslı olduğum tek bir yer var başka bi yerde başka bi mevzuda tam tersi. o da bi sebepten araçla yolda kaldığımda birileri yardım ediyor. Bugüne kadar hiç şaşmadı. Gece gündüz dağda bayırda birileri hatta bikaç kişi geldi kendi yardım etti. En yakın dostun olsa o kadar uğraşmaz. En son bugün, yaşlı bi amca geldi sordu, sonra gitti birilerini buldu getirdi. O anda başka biri geldi o bişeyler yaptı. Başka bi yer de asla bi şans vurmaz bana.
leonidass
Sözlüğe; aptal duygularını, nefret söylemlerini usturupsuzca bulunduğu her ortamda ve herkese mal ederek söyleyenler doluştukça "çalışması gereken"
yazar engelleme butonunun gerekliliği artıyor.
ihtiras limani
Kafası teneke gibi boş kızlar, ister güzel olsunlar ister çirkin, tıpkı erkeği gibi yüksek değer görmeyi hak etmezler. Ama kadınlara yönelik cinsel arzular sebebiyle tek özelliği dış görünüşü olan kızların tanrıça muamelesi görmesini eleştirmek doğal da buna bozulmak nedir anlam vermek zor. İkisini de tecrübe etmiş biri olarak elbette ikincisi diyorum, plastik çiçek sevmeye mecbur muyuz lan ? Enteresan bir erkek düşmanlığı. Garip bir ayarı kaçmışlık, kayışı kopmuşluk, aboovv..

Kadın veya erkek için dış görünüşten öte birey olmanın önemli olduğunu düşünen biri olarak evet güzelliğine rağmen kendini yetiştirmiş donanımlı kadınlara büyük saygı duyuyorum ve götünün kavisi yerinde diye kendini prenses zannedenlere göre saklı hazine gibi dolaşmalarını çok takdir ediyorum. kadını kapital haline getirmiş modern zamanlar için öyle kolay iş değildir bu.

Lan hayır burada yanlış olan tespit nerede, kadında donanımı ve zekayı yüceltmek, dış görünüşe
Dayalı götü kalkanı eleştirmek de suç oldu. Nasıl bir faşistsiniz anlamadım ki..

Huri olayına gelince ben zaten cennete ödül anlayışımım aşk olduğunu söyledim, ha huri dediğiniz şey black mirror da da bahsi geçen biyonik partner gibi bir şeydir nazarımda, biyonik kaslı erkek satılsa üstünden inmeyecek gibi erkek aşağılayan insanlar ya da straponuyla dürtmeye çalışacak insanlar şu olaya " ödül olarak kadın!!" diye yaklaşınca komik oluyor.


Hem tespit hem de tavsiye niteliğinde, savaşmayın gençler, ne kankalarla ne klavyelerle, sevişin onun yerine. Klavyelerle değil tabii. Gerçi siz bilirsiniz. Huyu huyunuza suyu suyunuza birini bulun, savaştan kaçan biriyim ama nedir bu taciz ateşi anlamıyorum, çingene mahallesinden geçmiş gibi hissediyorum kendimi.
pestenkerani
Toplum, kişiyi yetiştirip kendine hazırlar. Bu yetiştiricilik işi ilk önce toplumun en küçük fertleri olan aile içinde başlar. Aile, ebeveyn sizin ağzınıza bir filtre takar, büyük harflerinizi küçültüp, küçük ise büyütür. Kişi benliğini ailesinde tanımaya çalışır, kendini bu alanda belirler ya da alan bir labirente dönüşerek aileden kendini soyutlar. Somutluğun resmini alan dışında arayan benlik, toplumun iyi kötü kendisine sunduğu şeyi/şeyleri alır, yahut reddeder. Filtre bahsine dönecek olursak; filtrenin boyutu büyüdükçe boğazda düğümler oluşur, bu düğümlerden de sosyopat, psikopat bir kişilik peyda olur. İç alanda labirente maruz kalmış kişi ya da kişiler, toplumun kendilerine sunduğu somut desenlerle şekillenir. Ailenin sebep olduğu labirent kadercilik adı altında ölüme değin sürer, gider. Aslında sürmüyor, gitmiyor da. Olan şey şu; Sürüklüyor, götürüyor. Eski mazbut evler yerlerini boşlukta sallanan duvarlara bırakmıştır.
kozmos
Kadınlar bindiği dalı kesmeden önce muhakkak başka bir dala tutunur, bu evrimsel süreçle gelen bir mirastır, içgüdüseldir, hayatta kalmak adınadır. Mantıklıdır.
olacak o kadar
iki üstte demokrasi konusunu açıklığa kavuşturduktan sonra çomarlık hakkında iki kelam buyurmak istedim.

Gerçi bu tabir bana zamanında inanılmaz itici gelirdi lakin artık gelmiyor. Sözcük belki aşağılayıcı geliyor ama olsun. Nasılsa her birimiz diğerinin çomarıyız. bunu böyle onlarca kategoride kalem kalem işleyebiliriz sanırım buna sosyoloji diyoruz.

Neyse efendim, kanımca ülkede bir devrim gereksinimi var. Tabi bahsettiğim topla tüfekle yapılan cinsten değil. Bir kültür devrimine ihtiyaç var. Bunu ortaçağ avrupası keşifler, uzakdoğu matbaa, abd ise bilim-teknoloji ile yapmış. Tabi bizde de tarihin birçok döneminde bu tür başarılı girişimler olmuş lakin gerek uzakdoğu kültürü gerek kıta avrupası ve abd'si bunu artık sürekli günceller oldu, biz ise seyreyler. Tabiki kimse bir toplumdaki her bireyin birer filozof olmasını beklemez lakin nasil sinema, spor, görsel sanatlar gibi dallarda toplumlar ekol olunabiliyorsa pekâlâ bunu sabah işe gitme periyodundan gece seks sonrasına kadar yaygınlaştırmak mümkündür.

Bize verilen ilk emir "ikra". Şüphesiz Muhteşem birşey olmalı bu. Hep derim son 3 nesil bu memlekette kayıp nesildir. Biat ve bidatlarla yetiştirilmiş, hamdolsun sözcüğünü çok yanlış anlayıp maun suresini sadece arapça okumuştur. Kadın dövmenin bir güç gösterisi, pompalı tüfeğin bir varlık sebebi olduğu, okuyanın şerrinden korkulmasi gerekliliği, çalışanın hakkını gasp etmenin ticari zeka, olmayan birşeyi varmış gibi göstermenin danışmanlık hizmeti olarak görülmesi... örnek çok. Tabiki neden yaşadığın bu toplumu bu kadar kotuluyorsun diyenler olabilir. Saygılar şelale. Abd'nın rednackleri var bununla ilgili de birçok kelam edebilirim lakin önce kendi kapimizin önünü süpürmek icap ediyor.

Kelimenin gerçek manasını irdelemeden diyebileceklerim şimdilik bu.
2 /