canavarlar sofrası

samurai
korkusuz ve marjinal bir film.

tek mekanda geçen ve dört türk tiyatro oyuncusunun başrollerini paylaştığı distopik film. seyirci bunu izler mi, böyle bir film nasıl karşılanır bu gibi soruları ramin martin kendine sorunca ne cevap aldı çok merak ediyorum açıkçası ama özgüveni sağlammış, böyle bir filmi çekmek bence biraz cesaret işi.
eleştirilen o kadar çok şey var ki, tüketim çılgınlığı, insanların gösterişe olan aşırı düşkünlüğü, kişilerin aynı odada yaşamasına rağmen birbirine yabancılaşması, "bana bir şey olmasında kime ne olursa olsun, umrumda değil bana bir şey olmasın!" düşüncesinin vurgulanması kısacası günümüzde karşılaşıp da bazen sineye çektiğimiz olaylar ele alınmış.

filmi izlemeden önce hakkında yapılan yorumları okudum, geneli kötüydü, izleyenler salonu terk etmişler falan fakat ben hiç sıkılmadım hatta heyecanlandım bile izlerken.

filmin kötü yanları da var tabii, bunlardan birisi oyunculuklar çok kötü değil ama kötü. sanırım filmi ayakta tutan tek şey hikayesi ve görüntü kalitesi. bir ara filmde felsefeye geçiş yapılır gibi oldu ama geçemediler, iyi ki geçemediler yoksa iki tane felsefi kitap okuyan bir insanın muhabbetinden ileriye gidemezdi, giriş konuşması onu andırıyordu.

filme kafa yormayı seven insanların izlemesi gereken, üstünde düşünülecek konulara değinilmiş, özgün bir film. güzel mi değil mi ona siz karar verin fakat değindiği konular güzel, işlenişi? işte ona ben de karar veremedim.
bu başlıktaki tüm entryleri gör