gittim, ayşe abla kızıyla birlik olduklarını, sorunları hallettiklerini, atakan'dan kaçacaklarını söyledi. "onun işi gücü eskişehir'de, aramaz bizi" dedi. bunlardan kurtulmak için bir plan geliştirmiştim. kendimi de güvene aldım. kübra'nın laptopunu istedim. internete bir iş ilanı bıraktık. gerisi kolaydı.
buradan onlara bir teklif gelebileceğini ve gelirse değerlendirmeleri gerektiğini söyledim.
kocaeli sapanca civarında, tamamen doğa ile iç içe yaşam süren bir tanıdığım vardı. epey geniş bir arazinin içinde dubleks villa inşa etmiş ve orayı emekliliğinde çiftlik olarak kullanıyor, cins kuşlar ve tavuklar yetiştiriyordu. ona telefon ettim, "abi yardımcı buldun mu" diye sordum. bulamadığını söyledi. komşularımdan bahsettim, internetten bulmuş gibi yapacak, benim adımı vermeyecekti.
ayşe abla ile 2 gün sonra çöp atmaya giderken karşılaştık. "biri aradı, biz gidiyoruz" dedi. bilgi almış gibi olmak istemiyordum, "peki yolunuz açık olsun" dedim, kısa kestim. planım tutmuştu.
o ara 3-4 günlüğüne memlekete gittim, döndüğümde yoklardı. üzüldüm ama gerçekten. bir anda bütün heyecan hareketlilik gitmişti. boş duran ayakkabılıkları dahi içimi acıtıyordu. tuvalete girince en azından televizyon sesleri gelirdi o bile yoktu. yan ev ile birlikte benim evim de mezarlığa dönüştü.
merak ettim ahmet abiyi aradım.
geldiklerini işe başladıklarını söyledi. şimdilik memnunmuş. 1-2 gün sonra dışarıda iken, telefonumun şarjı bitmişti. gece eve çok geç geldim, şarja takınca bilgi mesajı geldi. ahmet abi 3 kez aramıştı.neyse sabah olsun dönerim diye düşündüm ve yattım.
ama sabah bir sürprize daha merhaba diyecektim