"kaç yaşında bekar adamsın, utanmıyon mu genç gızı eve almaya"
aynen böyle söyledi bana ömer abi. eller tokat atma mesafesinde sallanıyordu. kübra hemen arkadan müdahale etmek için hızlıca geldi. kübra'ya "dur" işareti yaptım.
"bizim kültürümüzde kapımıza yardım isteyerek gelen kim olursa olsun geri çevrilmez ömer abi, çay demledik geç içeri konuşalım, bir rahatla, seni kötü hissettirecek bir şey yok" dedim. ayşe abla da kendi kapısından ne olacak diye bakıyordu. "ayşe abla sende gel, çay içeceğiz" dedim. ömer abinin sırtından tutarak elimle salonumu gösterdim. ömer abi kızı ile birlikte salona yöneldi. ayşe abla üzerindeki yün ceketinin ön tarafını iki eliyle kapatarak, terliğini giydi. üç-dört adımda benim kapıma ulaştı ve o da içeri girdi.
yüzümde gülümser bir tavırla, "komşu komşunun külüne muhtaçtır, abicim, bir ihtiyaç olduğunda sizler bana geleceksiniz, ben de size geleceğim" dedim.
olumlu tavrım, ömer abi'yi şaşkınlığına uğratmış, durumu toparlama çabasına girmişti.
"böyük şehir oğlum, güven mi olur" diyordu.
"ben sıkıntı yaratmam abi" dedim.
yaklaşık yarım saat sonra, bana askerlik hikayelerini, köyü hatta hayvancılığı anlatmaya başlamıştı. bir ayağı koltuğun üstünde bağdaş kuracak gibi diğer bacağının altına girmiş dururken diğer ayak aşağı sallanıyordu. "yav baba dostuna geliyormuş buraya bizim kız, biz de ayıp ettik sana anlamadan dinlemeden" diyordu. ömer abinin kalbini fethetmeyi başarmıştık. ayşe abla ile kübra babanın bir pot kırmasından ya da yanlış bir şey söylemesinden tedirginlik duyar bir şekilde istim üzerinde duruyorlar, sonra ben anlatmaya başlayınca yüzlerine rahatlama vuruyordu. kübra yine uzun uzun telefona dalıyor, ömer abi, yanında duran kızının telefonuna "yine ne yapıyor bu" düşüncesiyle bakıyor ve muhtemelen onun ne yaptığını hiç anlamıyordu.
saat epey geç olunca,
"hadi kalkalım geç oldu, çocuk yarın işe gidecek" dedi ömer amca. ayşe abla ile ikisi kalktılar. kübra oralı olmadı. babası "kalksana gız" deyince gözlerini telefon ekranından ayırmadan, "siz gidin ben burada yatıcam" dedi.
ömer abi o an yine zıvanadan çıktı. ben hiç karışmadım. kübra her fırsatta babasından intikam alıyordu. ömer abi elini kaldırınca kübra; "vurursan baba maba dinlemem yolarım seni, deminden nevzat'a yağ çekmeyi biliyordun, hayırdır güvenmiyor musun yoksa?" dedi. ömer abi biraz önce yaptıklarına muhalefet edemedi. "ya resulallah" çekerek kapıya yöneldi. ama yine güvenemedi, bana döndü. "bu deli kız sana emanet, bak dost emaneti" dedi. "abi merak etme, nasıl bıraktıysan öyle alırsın, korkma" dedim.
biraz rahatlamış gözüktü.
sabah daha alarmın çalmasına yarım saat varken kapı zili zırlamaya başladı.