başlığı ekşiden arakladım. üzerine de içimde kabuğu kopan bazı yaralarım ve üzerine de konuşasım vardı yaptım bunu. pişman değilim.
leydi. iskoç çoban köpeği, koli cinsi muhteşem bir hayvandı. halk arasında bilinen ismiyle lassie cinsi köpek. 10 yaşımdaydım. o zamanlar ablamlarla yaşıyordum. ablam ilk çocuğuna hamileydi. evde fısır fısır, bebek doğunca köpeği vereceklerini konuşuyorlardı bana çaktırmadan annemle ablam. komşular falan gelince de bahsi açılıyordu fısır fısır. ben çıldırıyordum hüzünden. köpek yıllardır bizimleydi, bebekse yeni doğacaktı. bebeği vermeliydik köpek kalmalıydı mutlaka. bu hakikati büyükler neden anlamıyor diye gecelerce uyuyamadığım oluyordu.
sonra bebek doğdu. on yaşında çocuğun bile içine tarifsiz bir yeğen sevgisi doluyor ilk gördüğünde yeğenini. o güzelliği ilk gördüğümde sanırım büyük olmaya ilk adımımı atmıştım.
aradan 16 yıl kadar geçti. benim şımarık zengin yeğen annesine dünya kadar para verdirip golden cinsi bir köpek aldırmıştı. 1 hafta içinde köpeğe bakamayacaklarını anladılar. o zamanlar ben de haliyle ayrı bir eve çıkmıştım. dedim bana verin elime mi yapacak. yapıştı. ismini alf koydum. bir gün öğlene kadar yemek yemedi diye ölüyor sandım. taksiler bizi almadı, rahat 4 km falan veterinere kucağımda taşıdığımı biliyorum. dünyada tariflenmiş ve tariflenecek en güzel sevgi bağlarından biri gelişmişti alf'le aramızda. fakat işte hiç bir sevgi terk etmenin önüne bend değil. 4 sene sonra sonsuzluğa uyudu alf. onu çok özlüyorum.
o günden beri sokakta dayanışma içine girdiğim yüzlerce güzel hayvanın hala başını bu konuyla ağrıtırım. başlığı görünce sizi de bu zulme maruz bırakmaktan kendimi alamadım.