cem karaca şarkısı. anlaşılacağı gibi oğluna.
oğluma
haberini aldığımdan beri benden mutlusu yoktu.. işe istemeye istemeye gidip, koşa koşa eve geliyordum.. nasıl koşmayayım.. ben koşmasam ayaklarım durmuyordu. bi an önce eve gitmek istiyorlar, eve gidip annene kavuşmak..
o günde yine aynı hisler içindeydim.. akşamı zor ettim.. son rötuşları da yapıp kapattım bilgisayarımı. masamı topladım.. kişisel eşyalarımı çantama doldurdum.. dilimde bir şarkı kendim bile zor duyuyorum.. çantamı topladım, galiba hazırdım.. son bir kez masamın üstünü kontrol ettim unuttuğum bir şey var mı diye.. yok.. ceketimi aldım sandalyemin sırtından, kendi sırtıma geçirdim.. yakasını düzelttim.. mesaiye kalan arkadaşımla kolay gelsin dileyip çıktım ofisten.. asansöre yürüdüm, çağır tuşuna bastım.. o da ne az önce geçmiş benim olduğum kattan.. saatime baktım 17.05 amaan dedim kim bekleyecek şimdi.. merdivene yöneldim.. bir saniye bile geç kalmak istemiyordum annene.. hızlı adımlarla(fitifiti) indim merdivenlerden.. çıktım iş merkezinden.. mükemmel bir hava kucakladı beni.. son zamanlarda her şey güzel görünüyordu zaten gözüme.. gözlerimi kıstım çıkar çıkmaz.. güneş gözümü alıyordu çünkü.. ne kadar akşam saati de olsa havanın tam olarak kararmasına bir iki saat vardı.. yaz ayları böyle olurdu muğla'da.. gerçi türkiye geneli böyledir yaz aylarında (ehee) otoparka yöneldim hemen. atladım arabama, çantamı yan koltuğa koydum.. kontağı çevirdimm.. çevirmemle radyoda açıldı.. o da ne en sevdiğim şarkı çalıyor radyoda.. yüzüme bir gülümseme yerleşti bütün gün yüzümde asılı durana nazaran, biraz daha büyük.. radyoya eşlik ediyordum.. parmaklarım direksiyonda ritim tutuyordu.. sonra daha hareketli parçalar.. ah diyorum bu gün her şey benim yanımda yol tenha, zaten oldum olası kalabalık olmamıştır buranın trafiği.. yolda bizim çiçekçiyi görüp yanaşıverdim önüne.. güzel bir demet yaptırdım.. çiçekleri toprakta severim bilirdi kadınım, hem dünyanın en güzel çiçeğine, çiçek götürmek anlamsızdı öyle derdim.. ama bir kereye mahsus sildim bu düşünceyi kafamdan.. ona layık olmasa da aldım bi papatya buketi.. devam ettim zaman kaybetmeden.. 15 dk sürmüyordu evin otoparkına girmem.. aracı park edip girdim apartmana.. çiçeği araçta unuttuğumu fark ettim.. ah şapşik kafam.. geri dönüp çiçeği aldım.. tekrar girdim apartmana hızlı hızlı çıktım merdivenleri.. 2.kattaki dairemin kapısındayım.. yavaşça açtım kapıyı uyuyor olabilirdi çünkü.. uyandırmak istemiyordum.. yavaşça çantamı bıraktım.. ayakkabılarımı çıkardım.. kapıyı kapattığımda fark etti beni..
+tatlımmm.
-beniiimmm...
yanına gittim.. oturma odasında oturuyordu.. elinde şiş yelek örüyordu.. yaklaşıp yanığına bir öpücük bıraktım.. bir elim arkada.. sonra ona uzattım.. çok mutlu oldu. ben onu, oda beni öpüyordu.. yerinden kalkmak istedi izin vermedim..
-sen otur ben vazoya koyarım..
+olmaz ya ben yaparım, dese de izin vermedim buna..
hemen gidip vitrinde duran boş vazoya biraz su doldurdum.. çiçekleri paketinden açıp vazoya yerleştirip salonun ortasındaki sehpanın üzerine koydum. güzel kokuları yayılsın diye odaya.. gelip uzandım dizine annenin.. o an fark ettim huzur bu işte.. mutluluk... sevgi.. her şey bu.. her şey bunun için.. evde olmak.. en sevdiklerinle.. elindekileri bıraktı hatunum tehlike yaratmayacak bir yere.. gözlerinin içi gülüyordu.. içim huzurla doluyordu.. gözlerinin içi gülüyordu, içim mutlulukla doluyordu..
+nasıl geçti günün..
-iyiydi.. anlattım kısaca.. sizin nasıldı, dedim.. karnına bir öpücük koyarak.. çok yordu mu ufaklık bugün seni..
+sorma, bugün çok hareketliydi..
-bizimle tanışma zamanı yaklaşıyor ya ondan heyecanlıdır..
+bilmiyorum artık.. bugün çok tekmeledi anneyi dimi oğlum(eli karnında küçük bir yuvarlak çizdi)
-yapmaz öyle şey benim oğlum.. değil mi oğlum?
tekrar öptüm seni.. sırt üstü döndüm.. parmakları saçlarımda geziyorken hatunumun öylece uyuyakalmışım.. huzur içinde..
evet oğlum, bir gün o hatunu bulduğumda ya da o beni bulduğunda seni böyle bekleyeceğiz.. heyecanla, merakla, sevgiyle, aşkla.. seni çok özledim..
baban..
o günde yine aynı hisler içindeydim.. akşamı zor ettim.. son rötuşları da yapıp kapattım bilgisayarımı. masamı topladım.. kişisel eşyalarımı çantama doldurdum.. dilimde bir şarkı kendim bile zor duyuyorum.. çantamı topladım, galiba hazırdım.. son bir kez masamın üstünü kontrol ettim unuttuğum bir şey var mı diye.. yok.. ceketimi aldım sandalyemin sırtından, kendi sırtıma geçirdim.. yakasını düzelttim.. mesaiye kalan arkadaşımla kolay gelsin dileyip çıktım ofisten.. asansöre yürüdüm, çağır tuşuna bastım.. o da ne az önce geçmiş benim olduğum kattan.. saatime baktım 17.05 amaan dedim kim bekleyecek şimdi.. merdivene yöneldim.. bir saniye bile geç kalmak istemiyordum annene.. hızlı adımlarla(fitifiti) indim merdivenlerden.. çıktım iş merkezinden.. mükemmel bir hava kucakladı beni.. son zamanlarda her şey güzel görünüyordu zaten gözüme.. gözlerimi kıstım çıkar çıkmaz.. güneş gözümü alıyordu çünkü.. ne kadar akşam saati de olsa havanın tam olarak kararmasına bir iki saat vardı.. yaz ayları böyle olurdu muğla'da.. gerçi türkiye geneli böyledir yaz aylarında (ehee) otoparka yöneldim hemen. atladım arabama, çantamı yan koltuğa koydum.. kontağı çevirdimm.. çevirmemle radyoda açıldı.. o da ne en sevdiğim şarkı çalıyor radyoda.. yüzüme bir gülümseme yerleşti bütün gün yüzümde asılı durana nazaran, biraz daha büyük.. radyoya eşlik ediyordum.. parmaklarım direksiyonda ritim tutuyordu.. sonra daha hareketli parçalar.. ah diyorum bu gün her şey benim yanımda yol tenha, zaten oldum olası kalabalık olmamıştır buranın trafiği.. yolda bizim çiçekçiyi görüp yanaşıverdim önüne.. güzel bir demet yaptırdım.. çiçekleri toprakta severim bilirdi kadınım, hem dünyanın en güzel çiçeğine, çiçek götürmek anlamsızdı öyle derdim.. ama bir kereye mahsus sildim bu düşünceyi kafamdan.. ona layık olmasa da aldım bi papatya buketi.. devam ettim zaman kaybetmeden.. 15 dk sürmüyordu evin otoparkına girmem.. aracı park edip girdim apartmana.. çiçeği araçta unuttuğumu fark ettim.. ah şapşik kafam.. geri dönüp çiçeği aldım.. tekrar girdim apartmana hızlı hızlı çıktım merdivenleri.. 2.kattaki dairemin kapısındayım.. yavaşça açtım kapıyı uyuyor olabilirdi çünkü.. uyandırmak istemiyordum.. yavaşça çantamı bıraktım.. ayakkabılarımı çıkardım.. kapıyı kapattığımda fark etti beni..
+tatlımmm.
-beniiimmm...
yanına gittim.. oturma odasında oturuyordu.. elinde şiş yelek örüyordu.. yaklaşıp yanığına bir öpücük bıraktım.. bir elim arkada.. sonra ona uzattım.. çok mutlu oldu. ben onu, oda beni öpüyordu.. yerinden kalkmak istedi izin vermedim..
-sen otur ben vazoya koyarım..
+olmaz ya ben yaparım, dese de izin vermedim buna..
hemen gidip vitrinde duran boş vazoya biraz su doldurdum.. çiçekleri paketinden açıp vazoya yerleştirip salonun ortasındaki sehpanın üzerine koydum. güzel kokuları yayılsın diye odaya.. gelip uzandım dizine annenin.. o an fark ettim huzur bu işte.. mutluluk... sevgi.. her şey bu.. her şey bunun için.. evde olmak.. en sevdiklerinle.. elindekileri bıraktı hatunum tehlike yaratmayacak bir yere.. gözlerinin içi gülüyordu.. içim huzurla doluyordu.. gözlerinin içi gülüyordu, içim mutlulukla doluyordu..
+nasıl geçti günün..
-iyiydi.. anlattım kısaca.. sizin nasıldı, dedim.. karnına bir öpücük koyarak.. çok yordu mu ufaklık bugün seni..
+sorma, bugün çok hareketliydi..
-bizimle tanışma zamanı yaklaşıyor ya ondan heyecanlıdır..
+bilmiyorum artık.. bugün çok tekmeledi anneyi dimi oğlum(eli karnında küçük bir yuvarlak çizdi)
-yapmaz öyle şey benim oğlum.. değil mi oğlum?
tekrar öptüm seni.. sırt üstü döndüm.. parmakları saçlarımda geziyorken hatunumun öylece uyuyakalmışım.. huzur içinde..
evet oğlum, bir gün o hatunu bulduğumda ya da o beni bulduğunda seni böyle bekleyeceğiz.. heyecanla, merakla, sevgiyle, aşkla.. seni çok özledim..
baban..