Ne demek olduğunu hala anlayamadığım tabir. İlginç.
sıkmabaş
bu siyasal islamcılardan hayatı kararan seküler bir allahsız olarak söylüyorum ki, nefret suçu içeren iğrenç tabirdir.
Son 5-6 senedir kullanmaya başladığım bir tabir. Eskiden bilirdim ama söylemekten haz etmezdim. E devir değişince konjonktüre göre bu tabirler de yerlerine oturuyor.
Nefret söylemi veya hakaret olarak değil de bir durum tespiti yada tanım olarak ele alıyorum ben bunu. Sadece giyim üzerinden değerlendirmeyin, hayata bakışı, ötekileştirmedeki ustalıkları ve düşünce yapılarına bir tepki olur olsa olsa. tatlı su hümanistliğim bu tabirde yerini daha inovatif belkide kimine göre kırıcı bir duruşa bırakıyor kendisini. Şu topraklarda, Kadının kadını aşağıya çektiği kadar ataerkil eriller çekmemiştir. Bu sıkmabaş kültürün düşünce yapısıda bunun en büyük mimarlarından.
Daha iyi canlanması açısından şöyle örnekleyeyim, geçenlerde hava alanında arıza çıkaran sarışını hatırlıyorsunuz, çalışana sarf ettiği hakaretleri. İşte o modellerin hem görsel olarak zıt hem de içerik olarak benzer versiyonları sıkmabaşlar. İkisi görünüş olarak çok farklı noktalarda ama kafa olarak benzer reflekslerle yaşıyorlar "öteki" lere karşı.
Özellikle Türkiye için, modern Türkiye kadınının imajına yönelik oluşturulan PR çalışmaları son 10 senedir büyük süratle ilerliyor ve toplum nezdinde meyvelerini çoktan verdi. Cahilin örtünmesi kimsenin umurunda değil genel olarak, ama açınması, giyimde özgür davranması bir anda mahalle konusu halini alabiliyor anadoluda. sıkmabaşlık Türkiye kadınının kimliği, görsel imajı halini alıyorsa, ekonomik olarak iş ve çalışma alanında normalleşirken dokunduğu her yerde etkileşim halinde yeni bir övgü alanı, taktir alanı, ve süregelen toplu yaşam kurallarında küçük küçük dokunuşlarla değişiklikleri tetikleyen bir unsur halini alıyorsa, kimsenin sandığı kadar basit sadece "kafaya takılan örtü" den ibaret bir olgu olmadığını görmek lazım özellikle Anadolu'da, istanbul vb. kozmopolit kim kime dum duma türkiye'den bahsetmiyorum. Büyükşehirler'in dışındaki kalabalıklara baktığınızda sıkmabaş kültürünün görsel ve yazılı basın yoluyla uygulanan pr lar sayesinde meyvelerini verdiğini görüyorsunuz. Şekillendirme çalışmalarının bir parçası siyasi bir aksesuar ve dinsel kimliği vurgulama aracı. Bu süreçten farklı düşüncelere sahip fakat ortam itibariyle "tam olarak özgür" yaşayamayan, orta veya alt gelir sınıfı kadınların etkilendiğini hatta psikolojik baskı hissederek sosyal yaşamda daha dikkatli, belki de isteği dışında daha kapalı giyindiği de bir başka gerçek.
sonuç olarak alt tabaka veya orta tabaka kitlelerde popülize edilmiş sıkmabaş kültürü erillerin buna destek olarak oluşturduğu algı itibariyle mahallesine, komşusuna, ailesine kişisel olarak özgür giyinme hakkını tam olarak savunmaayacak durumda olanlara gerici anlamda en büyük etkiyi yaptığını düşünüyorum.
Peki ben nefret veya kıskançlıkla bu tespitleri yapıyor olayım. Son 17 senede ülkede kum gibi sıkmabaş sayısının artması bir tesadüf mü? Gözle görünen bir gerçek var. Televizyon reklamlarında kamu spotlarında, yarışma ve haber programlarında artan sıkmabaş nüfusun bir realite olduğunu hepimiz görüyoruz. Peki bu artış son 17 yılda olumlu yönde en azından "kadınlar" adına ne gibi bir düzenleme yapmış toplumsal hayatta? Aile ve sosyal politikalar dahil en yüksek mevkilere kadar ilerleyip görev almış sıkmabaşlılık, ülkeye kadın sorunları ve kadın hakları konusunda 70 sene öncekinden farklı olarak ne getirmiştir? Yani şunu soruyorum ikinci sınıf kadının, Türkiye coğrafyasında bir şeylerden etkilenerek veya "bir tercih" olarak kapanmaya yönelmesi, ülkeye pozitif anlamda dogmatik pratiklerin hayata daha fazla karışması dışında ne kazandırmıştır? Kadının giyinme özgürlüğüne ket vurduğunu bu artıştan anlamak zor değil. Hakim akılların güttüğü koyunlar pr ve motivasyonlardan etkilenmiyor demek yalan. Peki bu etkilenme hali sıkmabaş kadının artması dışında kapanmayan kadında nasıl bir etki bırakıyor? bunu kimse araştırmıyor. Özgür ama kısıtlanmış milyonlarca kadına bu değişimde üzerinizde bir baskı hissediyormusunuz sosyal hayatta, örneğin etek boyunu diz altına çekmenizde bu algının payı varmı diye kimse sormuyor. Peki o zaman burada bir özgürlük hakkı ihlalinden bahsetmek gerekmez mi.
Üniversiteye perukla giren türbanlı bacılarım sayesinde yıllarca iktidar olan bir düşünce yapısı, bu yıllar içerisinde sosyal yaşamda her alanda, iş, ortak alan, aile, arkadaş çevresi dahil olmak üzere örtünmeyen ve giyiminde nice daha özgür kadında nasıl yaralar açmış veya onu kötü anlamda nasıl etkilemiş olabilir? Yakın çevresindeki 5 arkadaşından 3 tanesi yaşadığımız yıllar içerisinde bir anda kapanan bir kadının yaşadığı psikolojik baskı, hissettikleri. Onaylanan ve ödüllendirilen bu yeni kadın imajına bakış açısına, zamanla duyduğu zorlama sempatiyi tetikleyen bir gizli baskı faktörüne dönüşmüşmüdür. Bu dönüşümün anadoluda oluşturduğu gizli veya açık toplumsal baskı özgürlüklerini yaşama ve insan hakları noktasında nasıl ele alınmalıdır. Konu başlıkları bunlar, buyrun;
Nefret söylemi veya hakaret olarak değil de bir durum tespiti yada tanım olarak ele alıyorum ben bunu. Sadece giyim üzerinden değerlendirmeyin, hayata bakışı, ötekileştirmedeki ustalıkları ve düşünce yapılarına bir tepki olur olsa olsa. tatlı su hümanistliğim bu tabirde yerini daha inovatif belkide kimine göre kırıcı bir duruşa bırakıyor kendisini. Şu topraklarda, Kadının kadını aşağıya çektiği kadar ataerkil eriller çekmemiştir. Bu sıkmabaş kültürün düşünce yapısıda bunun en büyük mimarlarından.
Daha iyi canlanması açısından şöyle örnekleyeyim, geçenlerde hava alanında arıza çıkaran sarışını hatırlıyorsunuz, çalışana sarf ettiği hakaretleri. İşte o modellerin hem görsel olarak zıt hem de içerik olarak benzer versiyonları sıkmabaşlar. İkisi görünüş olarak çok farklı noktalarda ama kafa olarak benzer reflekslerle yaşıyorlar "öteki" lere karşı.
Özellikle Türkiye için, modern Türkiye kadınının imajına yönelik oluşturulan PR çalışmaları son 10 senedir büyük süratle ilerliyor ve toplum nezdinde meyvelerini çoktan verdi. Cahilin örtünmesi kimsenin umurunda değil genel olarak, ama açınması, giyimde özgür davranması bir anda mahalle konusu halini alabiliyor anadoluda. sıkmabaşlık Türkiye kadınının kimliği, görsel imajı halini alıyorsa, ekonomik olarak iş ve çalışma alanında normalleşirken dokunduğu her yerde etkileşim halinde yeni bir övgü alanı, taktir alanı, ve süregelen toplu yaşam kurallarında küçük küçük dokunuşlarla değişiklikleri tetikleyen bir unsur halini alıyorsa, kimsenin sandığı kadar basit sadece "kafaya takılan örtü" den ibaret bir olgu olmadığını görmek lazım özellikle Anadolu'da, istanbul vb. kozmopolit kim kime dum duma türkiye'den bahsetmiyorum. Büyükşehirler'in dışındaki kalabalıklara baktığınızda sıkmabaş kültürünün görsel ve yazılı basın yoluyla uygulanan pr lar sayesinde meyvelerini verdiğini görüyorsunuz. Şekillendirme çalışmalarının bir parçası siyasi bir aksesuar ve dinsel kimliği vurgulama aracı. Bu süreçten farklı düşüncelere sahip fakat ortam itibariyle "tam olarak özgür" yaşayamayan, orta veya alt gelir sınıfı kadınların etkilendiğini hatta psikolojik baskı hissederek sosyal yaşamda daha dikkatli, belki de isteği dışında daha kapalı giyindiği de bir başka gerçek.
sonuç olarak alt tabaka veya orta tabaka kitlelerde popülize edilmiş sıkmabaş kültürü erillerin buna destek olarak oluşturduğu algı itibariyle mahallesine, komşusuna, ailesine kişisel olarak özgür giyinme hakkını tam olarak savunmaayacak durumda olanlara gerici anlamda en büyük etkiyi yaptığını düşünüyorum.
Peki ben nefret veya kıskançlıkla bu tespitleri yapıyor olayım. Son 17 senede ülkede kum gibi sıkmabaş sayısının artması bir tesadüf mü? Gözle görünen bir gerçek var. Televizyon reklamlarında kamu spotlarında, yarışma ve haber programlarında artan sıkmabaş nüfusun bir realite olduğunu hepimiz görüyoruz. Peki bu artış son 17 yılda olumlu yönde en azından "kadınlar" adına ne gibi bir düzenleme yapmış toplumsal hayatta? Aile ve sosyal politikalar dahil en yüksek mevkilere kadar ilerleyip görev almış sıkmabaşlılık, ülkeye kadın sorunları ve kadın hakları konusunda 70 sene öncekinden farklı olarak ne getirmiştir? Yani şunu soruyorum ikinci sınıf kadının, Türkiye coğrafyasında bir şeylerden etkilenerek veya "bir tercih" olarak kapanmaya yönelmesi, ülkeye pozitif anlamda dogmatik pratiklerin hayata daha fazla karışması dışında ne kazandırmıştır? Kadının giyinme özgürlüğüne ket vurduğunu bu artıştan anlamak zor değil. Hakim akılların güttüğü koyunlar pr ve motivasyonlardan etkilenmiyor demek yalan. Peki bu etkilenme hali sıkmabaş kadının artması dışında kapanmayan kadında nasıl bir etki bırakıyor? bunu kimse araştırmıyor. Özgür ama kısıtlanmış milyonlarca kadına bu değişimde üzerinizde bir baskı hissediyormusunuz sosyal hayatta, örneğin etek boyunu diz altına çekmenizde bu algının payı varmı diye kimse sormuyor. Peki o zaman burada bir özgürlük hakkı ihlalinden bahsetmek gerekmez mi.
Üniversiteye perukla giren türbanlı bacılarım sayesinde yıllarca iktidar olan bir düşünce yapısı, bu yıllar içerisinde sosyal yaşamda her alanda, iş, ortak alan, aile, arkadaş çevresi dahil olmak üzere örtünmeyen ve giyiminde nice daha özgür kadında nasıl yaralar açmış veya onu kötü anlamda nasıl etkilemiş olabilir? Yakın çevresindeki 5 arkadaşından 3 tanesi yaşadığımız yıllar içerisinde bir anda kapanan bir kadının yaşadığı psikolojik baskı, hissettikleri. Onaylanan ve ödüllendirilen bu yeni kadın imajına bakış açısına, zamanla duyduğu zorlama sempatiyi tetikleyen bir gizli baskı faktörüne dönüşmüşmüdür. Bu dönüşümün anadoluda oluşturduğu gizli veya açık toplumsal baskı özgürlüklerini yaşama ve insan hakları noktasında nasıl ele alınmalıdır. Konu başlıkları bunlar, buyrun;