Güzel bir halk türküsüdür. Hikayesinde yine bir çok türkümüz gibi toplumsal bir dram yatar. Kadının ikinci sınıf görüldüğü o yıllarda yaşanılan zorluklar. Nasıl olsa evlenip gidecek gözüyle bakılan kız çocuklarının doğumundan itibaren yalnızlaştırılması ve istenmemesi. İşte böyle yıllarda evin kızı evlenip Gesili bir delikanlıyla düğün yapılır. Kız ana evinden Gesi'ye gider. Oğlanın parası yok, toprağı yok, çalışmaya uzaklara gitmek zorundadır. Oğlan gurbete gider, yeni evli elleri kınalı gelin evde yalnız kalır. İlk zamanlar eşinin mektuplarıyla yalnızlığı biraz olsun unutur. Gel zaman git zaman kocasından mektup da gelmez olur. Yeni doğmuş bebeğiyle bir başına kalmıştır. Kocası eve bir daha dönmez, gurbette öldüğü veya tekrar evlendiği iddia edilir. Baba evine de dönemez artık. İşte o dönemlerde yaşadığı zorluklarla bu türkünün sözleri çıkar. O yıllarda kadının yaşadığı acıları, sıkıntıları ve zorlukları anlamak açısından nadide bir örnektir. dinleyen herkesin yüreğinde buruk bir tat bırakması da belki bundan.
gesi bağlarında dolanıyorum
yitirdim yarimi aman aranıyorum
bir tek selamına güveniyorum
gel otur yanıma hallarımı soyleyim
derdimden anlamaz, ben o yari neyleyim
gesi bağlarında üç top gülüm var
hey allah'tan korkmaz sana bana ölüm var
ölüm varsa bu dünyada zulüm var
atma garip anam beni dağlar ardına
kimseler yanmasın, anam yansın derdime.