90'lı yılların ortalarından itibaren, ta ki irrureta'nın deportivo'su (4-5-1), ferguson'un manu'su (4-2-3-1) ile tek forvet ve bir kişi fazla orta saha ile yeni bir oyun tarzı sunana kadar en popüler olan futbol dizilişiydi.
otto'nun yunanistan'ı saylanmaz. o 6 maçlık, kısa süreli bir plandı ve o turnuvada işe yaradı. hepsi bu kadar. turnuva bitti ve 5 yıl sonra yunanistan faroe adaları'na falan yenilen bir takıma dönüştü. ha pardon ben fifa 17'de hala öyle oynuyorum. ahaha.
diziliş, oyun anlayışını belirlemez. oyun anlayışı, dizilişi belirler bana göre. bugün en önemli teknik direktörler bile bunun ikilemi içerisinde. guardiola'nın manchester city'deki denemeleri malumunuz.
her şey bir tarafa öyle somut bir şey var ki elimizde. futbol tarihinde en çarpıcı iki uzun soluklu başarı var. leicester city ve atletico madrid'in şampiyonlukları. futbolu bıraktıktan sonra laboratuvarda incelenmesi gereken messi'nin takımını, premier lig'de milyar dolarlık takımları geçip lig şampiyonu olan takımlar bunlar.
ortak yanları: 4-4-2.
atletico madrid son maçta nou camp'a david villa-diego costa ikilisiyle çıktı. leicester city, okazaki-vardy ikilisini neredeyse hiç bozmadı. çift forvetli oyunlarıyla, ciddi bir defansif başarı yakalayarak, rakiplerinden çok daha az gol yiyerek şampiyon oldular.
nasıl? simeone ve ranieri gelip sabaha kadar anlatırlar. bunu bulan, bunun yapılabilirliğini sunan adamlar onlar. özet: stoperler ve kaleciye baskı. barcelona'nın hakim futbolundaki en önemli etkenlerden birinin kaleci ve stoperlerinin rakip takımın orta saha oyuncuları kadar iyi top tekniğine sahip olduğunu biliyoruz.
burada tamamız, burada bazı şeyler oluştu. okazaki ve diego costa gibi iki inatçı, kovalamayı seven forvet söz konusu olduğunda rakip stoperin rahat edebilmesi imkansız!
peki ya monaco? 107 gol atarak şampiyon oldular.. şampiyonlar liginde yarı finale kadar yükseldiler.. ben monaco'yu izlerken zevkten eridim, yok ettiler beni. sahte 4-3-3 ağırlıklı oynanan ligue 1'de 4-4-2 ile yaptıkları şey inanılmazdı. 4-4-2'nin kusursuz halini ben monaco'da gördüm! oyuncularının pozisyonları, yer değiştirmeleri bir görsel şölen gibiydi. 4-5 gol attıkları çoğu maçta rakip artık "tamam sizsiniz. gelin atın tamam:(" diyerek diz çöktü. nasıl bir sezon öncesi geçirdiklerini, jardim'in takımı nasıl çalıştırdığını çok ama çok merak ediyorum. ve aklıma fenerbahçe'nin bu takımı neredeyse eleyeceği geldikçe çıldırıyorum. işte onunla karşılaşsam, bir fenerbahçeli olsam bile, futbolun adaleti yoktur diye bağırarak yerlerde yuvarlanırdım.
falcao.. senden özür diliyorum. 2 yıl önce futbolu bırakman gerektiğini düşünüyordum. şimdi ise heykelinin dikilmesi gereken takımda yeniden doğuşunu izlemek, topsuz oyundaki ustalığına şahit olmak beni şaşırttı, mutlu etti, utandırdı.