güzel sevmekte değil maharet. bir kadını ahmed arif kadar güzel sevebilmekte marifet.
istanbul'da ki sevdiği kadına mektup gönderebilecek parayı bulmak için hammalık yapmakta bazen. hiç eli eline değmemiş bir kadına hemde. aşkının yalnızlığında sevgisini kalabalıklaştırmak. toplumsallıkta sevdiği kadını şiire dönüştürmek. yenilmiş gözler ama dimdik bakışlar.
aşkta idolu ahmed yiğitliği olmayan erkek kadın sevmesin.
büyük usta maphusla daha yirmili yaşlarında tanışmış. trende iki yanında iki jandarma bir cezaevin den başka bir cezaevine nakil edilirken bir teyze acımış haline. azığını bölüşmüş arifle. suçun nedir diye sormuş teyze.
ahmed arif "komünistlikten" yatarım teyze dese olmaz.
"sevdandandır" demiş.
teyze de sanmış ki arif kız kaçırmaktan yatıyor. "iyi oğlum iyi evlenir çıkarsın" demiş.
ahmed arif yalan söylemiyordu. onun en büyük sevdası halkı ve ülkesiydi. sevdiği kadınları da bu güzel halk ve güzel ülke'nin kökleri kadar derin seviyordu.