düşüşte der ki bu zat;
doğru konuşalım: Unutkanlıklarımın övgüye değer olduğu da oluyordu. dikkat etmişsiznizdir, inancı, tüm hakaretleri bağışlamak olan insanlar vardır, bu hakaretleri bağışlarlar gerçi, ama hiç unutmazlar. ben hakaretleri bağışlayacak kadar iyi yapıda değildim, ama sonunda onları unutuyordum hep. benim kendisinden nefret ettiğime inanan biri, onu geniş bir gülümseme ile selamladığımı görünce apışıp kalıyordu. o zaman, yapısına göre ya bendeki ruh büyüklüğüne hayran oluyor ya da ödlekliğimi küçümseme ile karşılıyordu, oysa bu davranışımın nedeni daha basitti: adını bile unutmuştum adamın. ilgisiz ya da nankör kılan aynı sakatlık o zaman büyük ruhlu hale getiriyordu beni.