ankara

cekubalim
içindeyken çoğu zaman ruhu bunaltan yapısıyla "ulan çekip gitsem mi?" dedirten ama yine de karanfil'i, kurtuluş'u, tunalı'sı ile, tiyatro sezonu ve kuğulu ile bu histen vazgeçirten; aynı zamanda uzaklaşınca kendini özleten bir şehir. bir köşe yazısında okumuştum:

"ankara farkettirmeden sevdirir, alıştırır kendine." cidden öyle sözlük.
bu başlıktaki tüm entryleri gör