arda turan

dusunmeye usenen filozof
hakkında flood yazabilecek kadar tanıdığım futbolcu.

1998 yılında kasabasının ilk istanbullusu olarak istanbul'a geldim. kasabamda arkadaş çevremin yüzde doksanı galatasaraylı. Bunlar zaman zaman istanbul'a geliyorlar. gelmişken galatasaray maçlarına gitmek istiyorlar. Tabi gelişler bazen maçlara uymuyor. o zaman da galatasaray antremanlarına götürüyorum florya'ya. maksat futbolcuları yakından görsünler. istiyorlar çünkü.

arda turan galatasaray a takımı ile idmanlara çıkıyor o zamanlar. ama henüz a takıma alınmamış. bazen de hafta sonları sıkılıyorum alt yapı maçlarına gidiyorum. arda turan'ın diğer gençlerden daha yetenekli olduğunu ve kendini çok belli ettiğini söylememe gerek yok sanırım, ufacık çocuk daha sempati duyuyorsunuz haliyle. zaten abilerinin gözbebeği, taklit falan yapıyor boyuna. takımın maymunu gibi bir şey.

sonra manisaspor'a gitti, parasının hepsini babasına verdiği falan söylendi. iyi sezon geçirdi. caner erkin ile falan fenerbahçe'yi beşleyip şampiyonluktan falan ettiler. galatasaraylılar geri alınsın baskısına başladı. bana verseler evimde bakıp besleyeceğim öyle seviyorum.

bu arada bayrampaşa altıntepsi'de oturuyorum, ardanın baba evine 100 metre uzaklıkta, babasıyla aynı kahvede manisaspor maçı izlemişliğimiz var, adam gururlanıyor falan, daha düşünün babasına maç yayını yapan platformu alamamış o zamanlar. nerelerden geldiğine dikkat çekiyorum.

sonra galatasaray'a geri döndü. takımın resmi sitesinde yapılan bir yarışmada, galatasaraylı futbolcularla öğlen yemeği şansı kazandık. yeşilköy'de kasaba restaurant diye bir yer vardı hala açık mı bilmiyorum. kazanan 10 kişiyi 12 kişilik bir masaya oturttular. futbolcular bizden en az 20 metre ötede yiyorlar. masamıza sadece gelip iki galatasaraylı futbolcu oturdu. kimlerdi biliyor musunuz? sabri sarıoğlu ve arda turan.

orada yaptığımız sohbette benim de geçmişte profesyonel top oynadığım ama şimdi takım bulamadığım konuşulunca sabri bana numarasını verdi ve onun yakın olduğu amatör bir kulüp olan eyüp kalespor'da oynamaya başladım. sabri'ye de arda'ya da yakınlığım biraz daha gelişmiş oldu.

okan buruk, bayrampaşa'da halı saha açtı. arada toplanıp halı sahanın reklamı olsun diye maçlar yapıyorlar, eksik kalan 2-3 kişiyi bizlerden tamamlıyorlar, bu esnada onlarla 4-5 maç falan da yaptım, kankalarım gözüyle bakıyorum, tabi o kadar da değil aslında. çünkü gelir olarak onların yaşantısına falan ayak uyduracak durumda değilim, en basitinden maçtan sonra adamlar lüks arabalarına atlayıp gidiyorlar. ilk maç beni evime kadar bırakan arda, sonrasında bunu yapmadı. tabi her seferinde mecbur mu adam? deyip geçiyorum ama biliyordum ki arda para ile birlikte artık değişiyordu. tabi bende yiğitliğe bok sürdürmüyordum. aslında gelirim dolmuşluk. ama utanıp taksi çağırıyorum. allah'tan halı saha ve ev aynı ilçede 10-15 tl verip yırtıyorum.

sonra türk telekom yapıldı. bu sahada üçüncü maç falandı sanırım fenerbahçe ileydi. yeni stadyum fener maçı derken biletler karaborsa. ilk defa aradım arda turan'ı işim için. 10 bilet istedim. memleketten arkadaşlarım gelecek. "tamam" dedi. maç gündüzü florya'da kamptalar. girdim, ardayı aradım içerderdeyim, geldim diye. hasan abi'den alacaksın biletleri dedi. hasan tankaya o zaman gs tv genel yayın yönetmeni. gittim, "beş bilet yeter onlara" demiş. sanırım parasını vermeyeceğimi falan sandı. elden vermiyor ve yine de parasını alamam diye hasan abi'ye bırakıyor biletleri. verdim tabii parasını, bedavadan almak gibi bir niyet hiç gütmemiştim. ama arda'nın niyeti beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştı. çok zarara girmeyeyim diye beş bilet bırakmalar, başkasına yönlendirmeler falan, neyse

atletico'ya gidince telefonunu falan değiştirdi zaten. sanırım buradaki ortamını falan silmek istiyordu. büyük futbolcu olmuştu artık, para babasıydı.

sonra antalya kemer'de karşılaştık. gözgöze gelince ben gülümsedim, ancak tanıdığı halde sanırım yanındaki kıza, alt tabakadan biriyle tanışıklığı olduğunu belli etmek istemedi. tanımıyormuş gibi geçti gitti. sorun değildi. zaten artık siyasi görüşünü de belli ediyordu ve ben arda'yı sevmiyordum.

referandum sürecinde yaptıkları saçmalalıklarla zaten yok olmak olan son sevgi kırıntılarını da sıfırladı.

gazetecilere saldırması ve fatih terim egosunu bile yerle bir edecek ego sahibi olmasıyla da artık fazlaca negatifim durumunda.

kardeşim olsa bu kadar severim dediğim adamın, en görmek istemediğim adama dönüşmesinin hikayesidir bu...

bu başlıktaki tüm entryleri gör