başlangıçta onlar ve sen vardın, onlar ve ben vardım. diğer herkesten azade olarak dokunulmayan ve fark edilmeyen iç dünyalarında yüzüyordun. tıpkı benim gibi. yalnızdın ve hissedilmemek soğukluğu içinde, sakin bir denizde kendini temaşa ediyordun. tıpkı benim gibi.
sonra yıldızların ölüm gibi birbirine uzak olduğu kainatta çarpışan ve birbirini yutan iki yıldız misali iç dünyalarımız çarpıştı seninle. denizler karıştı, benim göklerimden senin göklerine esti rüzgarlar.
son halde biz şimdi yıldızların birbirine ölüm gibi uzak olduğu bir kainatta tek bir yalnızlık içinde birleşmiş olduk. soğukluk yerini bir başka ateşe bıraktı.
artık olan ikimizin yalnızlığı, ikimiz ne kadar tek isek başka herşey o kadar uzak gibi. sanki uzaklar aynı mesafede uzak gibi ikimize de. bu aynı nokta üzerinde duruyor olmamız sebebiyle olabilir mi? sence bu yüzden midir başım saçlarının boynunun sıcaklığından ikliminden ruhum ruhunun omuzlarına dayanmış ve kenetlemiş ellerini ellerime, öylece kalsın istemem?
Biz kalabalığız seninle.