Haksızlığa uğrama hissine dayanamamak ile karıştırılır.
Örnek verelim, tipin biri gelir, yazdığınız duyuru yorumunda kullandığınız " git askere yazıl bari" cümlesini aynen alıp cevap verir. Sonra bir girinizde Suriyeli çocuklarla ilgili söylediğiniz " ben olsam yerimi veririm" cümlenizi aynen alır böyle söyleyenler de genelde dediklerini yapmazlar falan der. Aynısı en az iki giride daha olur. Ki ben ontolojik i bilirim, bir bayram gününün yarısını yardım vakfında geçirir, insanlara maddi manevi destek olur. İtiraz edersiniz giride cevap verir, sonra yönetim tartışmayı siler. Mesaj atarsınız, benimle sorunun ne dersiniz, yanlış anlaşılma var denir, özür dilenir ama yine aynısı olur.
Bir sosyal medya ortamında tanımadığınız ve hiçbir özeliniz olmayan biri ile olan tartışmayı 5 yıldır cigerinizi bilen günleri geceleri beraber geçirdiğiniz insana anlatırsınız, adam gelir bunu " özel hayatın gizliliği" diye ajite eder, manipülasyon yapar, yaygara koparır, dava edeceğim dava! Der. Pardon da hangi özel hayat, sen kime kimin mesajını gösterme sınırı koyuyorsun? Senin benle ne özelin var, sosyal medya platformunda yapılan yorum ve paylaşımlar nasıl benim arkadasima anlatmamam gereken şeyler olabiliyor diyemezsiniz. Bu pişkinlik karşısında susarsınız. Utanırsınız tartışma büyüdü diye. Çekip gitmek istersiniz, birileri gelir kankacılık der yok çocuk tribi der.
Ontolojik benim canım ciğerimdir. Bu tartışmaya ben kendi isteğimle dahil oldum çünkü durduk yere canı sıkılıyor, canının sıkkın olduğunu gördüm sordum o da anlattı. O bizim özelimiz ve bizi ilgilendirir. Ne konuştuğumuzun hesabını Kilimcinin kör oğluna mı vereceğiz? Derin olduğu kadar hassas bir insandır. Tek derdi gönlünce yazmaktır. Ne tartışmaya kapalıdır ne de eleştiriye. Saldırı hariç.