bir zamanlar fransa 'da seine nehrine çok yakın bir yerde yaşayan la gargouile isimli bir ejderha varmış. la gargouile'in de diğer ejderhalar gibi yeşil bir derisi, uzun bir boynu, keskin pençeleri ve koca gövdesini taşıyamayacak gibi görünmesine rağmen şaşırtıcı bir biçimde uçmasını sağlayan minicik kanatları varmış. bütün ejderhalar gibi o da ateş soluyup , galonlarca su fışkırtırmış ve keskin pençeleri ile en büyüük ağaçları bile ortadan ikiye ayırabilirmiş.
yakınlardaki rouen kasabasının sakinleri ejderhadan nefret ederlermiş. sürekli korku içerisinde yaşıyorlarmış ama ejderhaya karşı yapabilecekleri bir şey yokmuş. o yüzden de ejderhanın iştahını yetiştirmek için ona her sene bir kurban vermek zorunda kalıyorlarmış.. ejderhaların adeti olduğu üzere la gargouile de en fazla bakire kızlardan hoşlanıyormuş ama kasabalılar ona genellikle suçluları kurban etmeyi tercih ederlermiş. ama ne olursa olsun sonuçta insan yendiği için durum pek hoş değilmiş.
bu yıllarca böyle devam etmiş, taa ki m. s 600 yılında romanus isminde bir rahip kente gelene dek. rahip la gargouile ismini duyunca onu zapt etmeyi bir de kendisi denemek istemiş. eğer halk kasabaya bir kilise yaptırmaya ve kasabada yaşayan herkesi vaftiz ettirmeye söz verirse ejderhayı yollayacağına yemin etmiş.
kasabalılar bunun iyi bir pazarlık olduğunu düşünüp teklifi kabul etmişler.
böylelikle romanus yanına bir incil , bir haç, bir mum ve bir çan alıp seine yolunu tutmuş. ilk başta mumu yakıp yere koymuş. sonra la gagouile'i çağırmadan önce incil'i açmış. ejderha miskin miskin çıkmış mağarasından. karşısında ki insanı akşam yemeği olarak düşünmüş.
ejderha görünür görünmez romanus çanı çalmış - tıpkı ölümü haber veren bir uyarı gibi ve tanrı'nın sözlerini okumaya başlamış.
bu ejderhanın çok komiğine gitmiş, burnundan dumanlar çıkararak gülmeye başlamış. ama o sırada farketmiş ki alevler püskürtemiyor artık. ciğerlerinde korkunç bir acı hissetmiş ve çok geçmeden nefesi kesilmiş.
rahibi alevleri ile haklayamayacağını anlayan la gargouile bu kez öne doğru bir hamle yapmış. rahip vakur bir eda ile haçı çıkarıp canavarın önüne kaldırmış. bunun üzerine ejderha olduğu yere çakılmış, sanki görünmez bir el onu geriye çekiyor gibiymiş. ne tarafa dönse rahip bir şekilde hareketini tersine çeviriyormuş ve incil'den dualar okumaya devam ediyormuş..
bunca yıllık hayatında hiç böyle bir şey görmeyen la gargouile sonunda geri çekilmeye başlamış. rahip sonunda ejderha mağarasına çekilip diz çökene dek okumasına devam etmiş. sonunda incili kapatıp mumu söndürdüğünde ejderha iyice uysallaşmış artık.
savaşacak dermanı kalmayan la gargouile rahibin cübbesini boynuna geçirmesine izin vermiş. rahip elindeki haçla cübbeden tasmayı iyice bağlayarak ejderhayı kasabaya sürüklemiş.
bir ejderhayı öldürmenin tek yolunun onu diri diri ateşe atmak olduğunu herkes bilir. la gargouile de öyle yapmışlar. canavar acı içerisinde kıvranırken çıkardığı sesler kasabalıya müzik gibi geliyormuş. ateşe bağışıklık kazanan boynu ve başı yanmadığı için çığlıkları son nefesini verene dek devam etmiş. canavarın sesinin kesilmesi ile kasabalılar bu lanetten sonsuza dek kurtulmuşlar.
kasabalılar saygın insanlar oldukları için sözlerinde durmuşlar ve iyiliğin bedelini ödemişler. her geçen gün bir başkası daha vaftiz ediliyormuş ve kasabanın semalarında muazzam bir kilise yükselmekteymiş. la gargouile'in yanmamış başını kilisenin en tepesine yerleştirmişler . kiemera ve gargoyle heykelleri yüzyıllardır la gargoile'in başından model alınarak yapılmıştır.