aslında pek genç sayılmayacağım bir yaşta kaybettim babamı. bundan 35 sene evvel annemin karnındayken hakka yürümüş. tesadüf ki o da o gün 35 yaşındaymış.
ilkokul dan itibaren baban ne iş yapıyor türlü sorular karşısında ''vefat etti'' deyince genelde bu soruyu soran yetişkin insanlar beni üzdükleri için üzülürlerdi. neden üzüldüklerini anlamazdım. hiç tanımadığım için 30'lu yaşlarımın başına kadar eksikliğini veya acısını anlamamıştım.
bir gün ben de zamansız üç çocuğumu bırakır giderim diye üremedim bile. en yakın arkadaşımın 3 çocuğu varken durup durduk yerde beyin kanamasından ölmesi daha beter sarstı beni.
insan her durumda ve koşulda doğru ile yanlışın ayrımını bilen bir varlık. fakat işte doğru ile yanlışı ona yine de belli bir yaşa kadar otoriterce birilerinin hatırlatması gerekiyor. 30'lu yaşlarda buna dahildir. sanırım yaşam içinde baba en çok bunun için var. bundan 3 sene önce hayatımın ilk defa amına koyulduğunda bunun acısını ve eksikliğini çok yaşadım.
hera'ya hamd olsun ki atlattım, atlatıyorum.