Lafa "Lozan'ın yenilenmesi mümkün değil"le başladı. "Ben bir hukuk profesörüyüm"le bizimkine fırça çekmeye kalktı.
Sinirlendiği yüz ifadesinden anlaşılan Erdoğan'ın "Ben de siyasetin profesörüyüm"karşılığını vermesi ortamı iyice gerdi.
İlginç olan söz birliği etmiş gibi Başbakan Çipras'ın da aynı temayı işlemesiydi. Batı Trakya'daki soydaşların ve diğer Müslümanlar'ın -Pomaklar- müftülerinin atanma yoluyla göreve getirilmesini telaffuz etmek ortalığı iyice karıştırdı.
Bölgedeki azınlıkların Yunan millî gelirinden aldıkları payın azlığından söz eden Erdoğan tekrar ağır bir karşılık aldı; "Bu Yunanistan'ın iç meselesidir".
Sonunda gerilen ortamı yumuşatan sözler Erdoğan'dan geldi; "Komşuluğumuza dayanarak, bir ricada bulunduk".
Ya en önemli konu!
Doğrusu Türkiye Cumhurbaşkanı'ndan daha başka çıkış beklediğimi itiraf etmeliyim.
Bizim Ahmet Takan'ın yıllardır sürdürdüğü, Ege'deki 18 adamıza el konulmasından bahsetmesini bekliyordum.
Oysa tek kelime etmedi. Tapu kayıtları Muğla ve Aydın İl Özel İdaresi'nde bulunan topraklarımızda Yunan bayrakları dalgalanıyor.
Bu yetmemiş gibi, üstlerine Yunan askeri üsleri kuruldu. Hem de topların namluları bize çevrili.