aşkın, mücadelenin ve türkçenin en az nazım hikmet kadar önemli bir şairidir. ömrü sürgünler, maphuslar ve suikastlerle geçmiş bir öğretmendir.
bugün bir kez daha hayatını okurken basit bir cümle tüm vücudumu karıncalatmaya yetti. ''ankara'da öldü''
ankara'dan bu kadar uzakta ve hasretle bir kez daha acıyla andım öğretmenimi. epeydir dileklerimi o kadar minimalleştirdim ki, en önemlilerinden biri ankara'da ölmek.
ustamızın ruhuna ve diline saygıyla;
başımı döndürüp bakamıyorum
nasıl kaldı gerilerde onca yıl
karanlık bir gömütlüğü düşte geçmiş gibiyim
tatmadığım bir içkiyi bir akşam
afrikasal bir törende içmiş gibiyim
birdenbire kan yağmurlu bir bulut
birdenbire kan kokulu bir duman
şaşkınlıktan gemileri yakmış gibiyim
ışıklarla oynamayın / dedim ben size
yararı yok karanlıkta sürek avının
dedim ben size
yanlış kalemlere kayar elleri yazıcıların
tutanaklar yanlış yazar
dedim ben size
karanlığı az kullanın / kirliler kokar birgün
birgün yanar bu ışıklar sırıtır suratlarınız
kirlilere sığınmayın / dedim ben size
yararı yok oynaşmanın törensel aklıklarda
kaçın kaçabilirseniz uzak sulara
ışıklarla oynamayın / dedim ben size