anonimliğin vardığı rahatlıkla yapılan dertleşmedir.
bazen öyle daralıyor insan. ailesiyle, arkadaşlarıyla bir şeyler paylaşmak istiyor. çok doğal ve beşeri bir durum bu. Ama sonrasını düşünerek hep vazgeçiyor. "dertleşme" anı ile kalsın istiyor sadece karşısındaki. Oysa ailesi de arkadaşları hayatında var olmaya devam ediyorlar. daha da kötüsü bu dertleşme sırasındaki şeyleri sizin hakkınızda bir veri haline getirerek.
şimdi tabiki de yakınlarınız sizinle samimi bir şekilde dertleşmiyor sonucunu çıkaramayız bundan. Ama insan yapısı işte. o bilgi aktarımı olduktan sonra bir şey olmamış gibi devam edemiyorlar. Sizi her gördüklerinde, sizle her konuştuklarında anlattıklarınız geliyor akıllarına. Hatta bazen sinir dolu bir anda yüzünüze vurabiliyorlar onlara itiraf ettiğiniz hatalarınızı.
hem insan dertleşirken savunmasız dertleşmek ister. Tüm kalkanlarını indirir, zayıf kalır karşısındakine. bu da tanıdığınız insanlarla dertleşince çok büyük sorun oluyor. belki dertleşirken zayıf halinize gerçekten üzülüyorlar, anlamaya çalışıyorlar. Ama sonrasında sonu gelmez bir acıma süreci başlıyor. Size hep o gözle bakıyorlar. Sizi hep o kalkansız, savunmasız halinizle görmeye başlıyorlar.
Bazen de atlatıyorsunuz bazı şeyleri Dert ettiğiniz şeyleri etmez oluyor, geride bırakıyorsunuz. Ama bu sefer de onlar bırakmıyor. Böyle olunca siz de bırakamıyorsunuz. Çünkü anlattınız bir kere. Anlatmamış olamıyorsunuz.
yani, tanımadığın ya da tanıdığın kişiyle dertleşmek aslında çok da farklı değil olay esnasında. Gerçekten dertleşmek isteyen insan zaten dürüst olur anlatır. Farklılık olayın sonrasında gelişiyor. seni tanımayan insanlar hayatlarına devam ediyorlar, sen de devam ediyorsun. bir mesaj kadar yakın olsalar da aynı zamanda o kadar da uzaklar. ama tanıdığın insanlar o dertleşmeye bir süre sonra "veri" gözüyle baktığı için iyi ya da kötü, acı ya da tatlı bir veri vermiş oluyorsun sadece onlara. öyle işte.